PSK Basın Bildirisi
BOŞ PAKETLER ve PİŞMANLIK
YASASI
AKP hükümeti de, kendisinden öncekiler gibi şu anda
parlamentoya “demokratikleşme paketleri” sunuyor. Bunlar
da sözde AB´ye uyum sağlamak için. Hem hükümet, hem birkısım
basın, her zaman yapıldığı gibi bu
paketlerle ilgili olarak da, demokratikleşme yolunda
büyük adımlar atılmakta olduğu havasını
veriyorlar.
Gerçekteise söz konusu paketler bir kez daha bölük pörçük
ve sorunlara cevap vermekten çok uzak. Örneğin yeni öneriyle
TMK´nın 8. Maddesi kaldırılmak isteniyor. İtirazlar
üzerine ise Adalet Bakanı Cemil Çiçek şöyle diyor:
“Bu maddenin kaldırılmasıyla bir boşluk
doğmaz; çünkü TCK´nın 312 maddesi buna cevap veriyor...”
Doğrudur da. TCK´nın yalnız 312. Maddesi değil,
onda ve diğer yasalarda, en başta da Cunta Anayasası´nda
daha bir sürü engel ve tuzak var. Onların sayesinde düşünce
özgürlüğünü engellemek, can sıkıcı görüşlerin
sahiplerini cezaevine tıkmak, onları susturmak mümkün.
Demek ki değişen bir şey yok. TMK´nın
8. Maddesini kaldırmak da dostlar alışverişte
görsünler türünden.
AKP hükümetinin hazırlıklarından biri de yeni
“pişmanlık yasası”. Bu da dağdaki PKK
militanlarına yönelik, “onları topluma kazandırmayı”
amaçlayan bir af yasası gibi sunuluyor.
Gerçekte ise söz konusu “pişmanlık yasası”nın
da, basına yansıdığı kadarıyla,
kendisinden öncekiler gibi, iç barışa hizmet etmediği
ve tümüyle onur kırıcı bir tuzak olduğu
görülüyor.
Teslim olanlardan yine işledikleri “terör suçlarını
itiraf etmeleri”, arkadaşlarını ele vermeleri
isteniyor. Buna rağmen cezaları affedilmiyor, bir
miktar indirim yapılıyor.
Diğer bir deyişle, rejim bununla bir kez daha PKK´lılara
diz çöktürmek istiyor. Amaç ne iç barışa hizmet,
ne de bu insanları topluma kazandırmak.
Kürt halkının hak ve isteklerinin ise esamesi okunmuyor.
Bu da gösteriyor ki, AKP´nin bu konudaki tutumu da kendisinden
öncekilerden farklı değil. Yapılanlar bir kez
daha iç ve dış kamuoyunun gözünü boyamaya yönelik
görtermelik şeyler ve aynı zamanda dağdaki
insanlar için de tuzak.
Bu “pişmanlık yasasının” da kendisinden
öncekiler gibi bir sonuç vermesi beklenemez. Şu günlerde
yeniden gündeme getirilmesinin nedeni ise son Körfez Savaşı´nın
ardından Irak´ta ve Güney Kürdistan´da ortaya çıkan
yeni durumdur. Rejim kendini sıkışmış
hissediyor. PKK-KADEK´in silahlı güçlerinin de Halkın
Mücahitleri´ne benzer biçimde, silah bırakıp bölgede
barınma imkanı elde etmesinden korkuyor. Böyle bir
durumda terör bahanesini yitirecek, Güney Kürdistan´dan birliklerini
çekmek zorunda kalacak.
Biz, Kürdistan Sosyalist partisi olarak, Türk yönetimini
bir kez daha bu tür sorun çözmeye hizmet etmeyen oyun ve tuzaklardan
vaz geçmeye, gerek Kürt sorununun çözümü, gerekse demokratikleşme
yönünde ciddi adımlar atmaya çağırıyoruz.
Bunun için gerekli olanlardan biri, koşulsuz bir genel
aftır. Ama bu yetmez, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün
önündeki tüm engellerin kaldırılması, Kürtlerin
temel haklarının tanınması gerekir.
Bunun için yeni ve demokratik bir anayasa yapılmalı,
Kürt kimliği bu anayasada tanınmalıdır.
Kürt halkının temel haklarının tanınması
yönünde ciddi adımlar atılmalıdır. İlk
elde, ilkokuldan üniversiteye kadar Kürtçe eğitim, kısıtsız
radyo ve televizyon yayını ve Kürt parti ve derneklerinin
serbestçe örgütlenmesi sağlanmalıdır.
Kirli savaş döneminde yurtlarından sürülen milyonlarca
Kürdün dönmesine olanak sağlanmalı ve yaraları
sarılmalı, zararları tazmin edilmelidir.
Bölgenin yıkılan ekonomisinin canlandırılması
için, ciddi ekonomik programlar uygulanmalıdır.
İç barış ancak böyle sağlanabilir. Bunun
dışında yapılacak şeyler havanda
su dövmekten öteye geçmez. Böylesine göstermelik yöntemlerle
ne Kürt halkı, ne dış kamuoyu kandırılabilir.
Sorunlar ise ağırlaşarak, büyüyerek devam eder.
Kemal Burkay
KürdistanSosyalist Partisi
Genel Sekreter
22 Mayıs 2003
|