Çağlar’ın
yurt dışındaki milyarları
Basına
yansıyan son bilgilere göre, Demirel’in yüreğinin
yandığı, ”manevi oğlu” Cavit Çağlar’ın
yaklaşık iki milyar dolar tutarındaki servetinin
bir milyar doları yurt dışına kaçırılmış.
Bunun 400 milyon doları İsviçre bankalarında,
270 milyon doları İngiltere’de, gerisi de para ve
mülk olarak ABD’de, Bahama adalarında filanmış..
Hortumlanan
paraların nerelere gittiği ortada. Üstelik bu yalnızca
bir zatı muhtereme ait. Bu kişi geçmişte iş
alanında ”imparator” diye adlandırılan biriydi.
Tekstil işlekmeleri, bankaları, televizyon kanalları
vardı.
Aratışmalar
bu türden dışarıya kaçırılan paraların
60 milyar doları bulduğunu gösteriyor.
İçişleri
Bakanı Sadettin Tantan, boşuna her katıldığı
forumda, her basın toplantısında ülkeyi soyup
soğana çevirenlerin
”şerefli”, ”itibarlı” geçinen, ”vatandaşların
önlerinde düğmelerini ilikledikleri” türden kişiler
olduğunu söyleyip durmuyor. Tantan, TESEV’in düzenlediği
”Yolsuzlukla Mücadele Paneli”nde, 27 Şubat günü yaptığı
konuşmada aynen şunları demişti:
”Hırsızlar şimdiye
kadar halka, kendilerini onurlu, şerefli insanlar gibi
sunmasını bildiler.”
Bu
paranın dışarıya kaçırılmasında
rol alanların kimliği ise daha da ilginç. Bunlardan
biri eski Jandarma Genel Komutanı Orgenaral Teoman Koman!
Emekli olmadan önce adı özellikle Susurluk davası
ve JİTEM’le ilgili olarak sık sık geçmişti.
TBMM’nin araştırma komisyonunun, bilgisine başvurmak
üzere yaptığı çağrıya aldırmamış,
jandarma bünyesinde örgütlenen ve adı pekçok siyasi cinayete,
uyuşturucu ticaretine ve benzer kirli işlere karışan
JİTEM’in varlığını ise inkar etmişti.
Koman, emekli olduktan sonra Çağlar’ın bankalarından
birine yüklü bir maaşla yönetim kurulu üyesi oldu.
Kuşkusuz,
Koman, bu kirli işlere karışan ve emekli olduktan
sonra özel teşebbüsün şirket ve bankalarında
yönetim kurulu üyesi olan tek emekli general değil. Bu
tür yerler emekli generallerin arpalığı…
Tantan
geçmişte bir de sistem içindeki ”Tapınak Şövalyeleri”nden
söz etmişti. Bilindiği üzere bu şövalyeler
Haçlı Seferleri sırasında Kudüs ve Doğu
akdeniz kıyılarındaki öteki kutsal yerleri,
tapınakları koruma adına ortaya çıktılar;
ama aynı zamanda Doğu ile Batı arasında
ticaret ve para işleri (bir tür bankacılık)
yaptılar, yüklerini tuttular.
Türkiye’nin
şu dönemindeki tapınak şövalyelerinin –polis
müdürleri ve generallerin- durumu bu işe gerçekten de
tıpa tıp uyuyor. Onlar da ”vatanı ve milleti
savunmak” gibi kutsal bir gerekçeyle işbaşındalar!..
Ama Doğu’dan Batı’ya ticaret ve para işlerini
de bir güzel yapıyorlar. Üstelik bugünkü değerler,
geçmiştekilerle kıyaslanamıyacak kadar astronomik
büyüklükte. Uyuşturucu, kumar, silah ve bir bütün olarak
kara para trafiğinde yüzmilyarlarca dolar dönüyor. Bizzat
MHP’li başkan yardımcısı Yahnici’nin sözleriyle,
bu kervanlara polis ve general arabaları eskortluk yapıyor.
Uyuşturucu resmi jiplerle, helikopterlerle, kırmızı
pasaportlarla taşınıyor!..
Buyrun
baylar, geçen dönemde Koman ve Veli Küçük gibilerinden, kendi
vatandaşlarına iftira eden ve onlara komplolar düzenleyen
Çevik Bir ve benzerlerinden hesap soramadınız. Ama
artık mızrak çuvala sığar gibi değil.
Çaglar’ı tutukladınız. Onun paralarını
kaçırmasına yardımcı olan bu orgeneralden
de hesap sorabilecek misiniz? Yoksa onun apoletleri yine elinizi
kolunuzu bağlıyacak mı?..
Geçmişte
çeşitli ülkelerde Lockheed firmasının verdiği
rüşvet skandalına karışan devlet adamları
–devlet başkanları, bakanlar, generaller- adaletin
önüne çıkıp hesap verdiler; ama Türkiye hariç. Kimse
bu rüşvete adı karışan eski Hava Kuvvetleri
Komutanı Tahsin Şahinkaya’ya hesap soramadı.
Bu
tür generaller, ya da alışık deyimle ”paşa”lar,
bu ülkede ”şerefli”, ”onurlu” olmayı sürdürüyorlar.
Halk da parası çok, rütbesi büyük olanın önünde
saygıyla eğiliyor, düğmelerini ilikliyor… Bu
rezalet ne zamana kadar devam edecek?.
Bu
ülkede hukuk işleyecek mi? Değilse, bari insanları
aptal yerine koymayın, haktan hukuktan söz etmeyin, ayıptır!
|