PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

DEHAP olayı ve hukuk denen komedi

Dört DEHAP yöneticisi resmi evrakta sahtecilik yapmaktan mahkum oldu ve Yargıtay kararı onayladı. Türkiye´de gündemin başına bu gelişme oturdu.

Sözkonusu karar önemli sonuçlar yaratacak görünüyor. YSK´ya seçimlerin iptali ya da DEHAP oyları yok sayılarak seçim sonuçlarının yeniden değerlendirilmesi, yani AKP ve CHP´den düşülecek 66 milletvekilliğinin DYP´ye verilmesi için başvurular var.

YSK nasıl bir karar verecek, bu istemlerden biri yönünde mi, yoksa seçim sonuçlarına dokunmayacak mı?

YSK seçim sonuçlarına dokunmasa bile parlamento ve hükümet için bir meşruiyet tartışması başlayacak görünüyor. Bu, yeni genel seçimler için zorlayabilir.

Türkiye´yi yönetenler cephesinde bu tartışma başladı bile. Kimisi bundan yararlanıp AKP´den kurtulmanın planlarını yapıyor. Kimisi parlamentoya taşınmanın. Bütün bu kavga gürültü ya „vatan-millet“ ya da „hukuk“ adına laflarla perdeleniyor. Kimi de yeni bir seçimin ya da politik kargaşanın hassas ekonomik dengeleri alt üst edebileceğinden kaygılanıyor. İşin özüne inen, bu duruma yol açan asıl hukuksuzluğu, çarpıklığı irdeleyen ise yok. Basındaki az sayıda bazı namuslu, demokrat kalemlerden başka..

Evet, ne AKP yöneticileri, ne CHP,  DYP, MHP, GP gibi öteki düzen partileri, ne durumdan görev çıkarmaya yeltenen generaller, bir kez daha kendilerine iş düşüp ahkam kesen hukukçular, proflar ve saireler, bu durumun, işlerin böyle çarşafa dolanmasının nedenleri üzerinde düşünmüyorlar, ya da işin özüne inmekten elleri yanacakmış gibi kaçıyorlar.

Varsayalım ki DEHAP yöneticileri, mahkeme kararında dile getirildiği gibi seçime girebilmek için yeter sayıda ilde örgütlü değillerdi, ama evrakta sahtekarlık yaparak girdiler. Peki kitlelerden iki milyon oy alan bir partiyi buna zorlayan ne? (Arada şunu da belirtelim ki birçok partinin de durumu benzerdir, ama Yargıtay Başsavcısı onların üstüne gitmedi, buna gerek görmedi.)

Bir başka soru: Seçim yasasındaki bu kadar engel, örneğin bir sayasi partinin seçimlere girebilmek için en az 45 ilde örgütlü olması şartı neden? Ya seçimlerden en az altı ay önce söz konusu örgütlenmeyi tamamlamış ve büyük kongresini yapmış olmak?.

Ya yüzde 10 baraj engeli?.

Bu kadar engel, böylesine bir yüksek seçim barajı hangi demokratik ülkenin secim ve siyasi partiler yasasında var?

Neden baylarımız bunu hiç tartışmıyorlar? Neden bir partiye verilmiş iki milyona, hatta üç milyona varan oyun çöpe gitmesini umursamıyorlar, buna bir çözüm bulmuyorlar?

Diyarbakır´da ve başka birçok ilde halkın yüzde 40´nın, 50´sinin, hatta 70‘inin oy verdiği bir partinin temsilci çıkaramaması neden hukuk ve vicdan açısından kendilerini hiç düşündürmüyor?

Ama biz bu olağanüstü engellerin neden konduğunu biliyoruz, herkes de biliyor. Bunlardan amaç Kürt halkını ve solu engellemektir. Yıllar boyu seçim ve siyasi partiler yasasıyla bunun için oynadılar, onları binbir engel ve tuzakla donattılar.

Çoğu kez doğrudan partileri kapama yoluna gittiler. Önce Kürt halkının kitlesel desteğine sahip olan HEP´i kapadılar. Yerine DEP kuruldu. DEP, yüzde 10 barajını aşmak için SHP ile ortak seçimlere girip meclise yirmiye yakın parlamenter sokunca, bu kez bu parlamenterleri tutuklayıp bir daha çıkmamak üzere cezaevine koydular!

Bununla da kalmayıp DEP´i de kapadılar.

Kapananların yerine başka partiler, DDP, HADEP, KDP kuruldu, ama onlar da aynı akıbete uğradılar.  DEHAP da satırın önündeki HADEP´in yedeği idi. Aceleye geldi ve belki de seçimler için yeterli örgütlenmeyi tamamlıyamadı.

Peki bu nasıl demokrasidir baylar? Neden Kürt halkını, solu bu kadar engelliyorsunuz? Neden parlamentoda temsil edilmelerine tahammül edemiyorsunuz?

Neden onların temsilcileri zindana?

Neden milyonlarca insanın temsil hakkını gaspediyorsunuz?

Neden yüzde 10 baraji?

Bu nasıl demokrasidir baylar, bu nasıl halkoyuna dayanan yönetimdir? Sizde hiç utanma, sıkılma yok mu?

Bu demokrasi mi, yoksa Nasrettin Hoca´nın leyleği türünden bir garabet mi?

Kürtlere ve sola tuzak üstüne tuzak kurdunuz, sonunda bu tuzaklara kendiniz takıldınız. Yüzde 10 barajının ipi bizzat kendi boynunuza geçmeye başladı. 3 Kasım seçimlerinde oyların yüzde 45´i temsil edilemedi.

Şimdi AKP yüzde 30 oyla parlamentoda yüzde 66 bir ağırlık kazandı diyorsunuz.

Ama bundan şikayet etmeye hakkınız var mı? Bu çarpık durum sizin ürününüz.

Oyun, hile, tuzak derken, işte sonunda çarşafa dolandınız. DEHAP´a kurulan tuzağa hepiniz düştünüz.

Çıkın bakalım işin içinden!

Ama DEHAP oyununun çok daha ilginç yönleri de var.

Hem HADEP´in, hem de yedeği DEHAP´ın baraji aşma şansı yoktu. Bu nedenle başlangıçta seçimlere bağımsız adaylarla girme eğilimi ağır basıyordu. Ama bu, derin devlet ve onun İmralı´daki sözcüsü tarafından engellendi. Apo HADEP yönetimine cezaevinden emirler ve tehditler yağdırdı, „örgütü seçime sokmamak ihanettir!“ dedi.

Bu arada bazı sözde „kamuoyu yoklamaları“ da HADEP´i barajı aşar gösteriyordu!.

HADEP kapanma tehdidiyle yüzyüze kalınca seçimlerde onun yerine, yeter ilde örgütlü olmadığı biline biline, DEHAP devreye kondu. Örgüt içinde çoğu kişi Yargıtay ve YSK bunu kabul etmez diye kaygılanırken, aksine, Türk devletinin ilgili yargı mercileri oyuna uygun olarak buna göz yumdular.

Böylece, İmralı süreciyle oldukça törpülenmiş, rejimin dümen soyuna sokulmuş haliyle de olsa HADEP çevresinin, yani Kürtlerin, bağımsız adaylarla parlamentoya 15-20 kişi sokma „riski“ önlenmiş oldu.

Girseler acaba ne olurdu, o da ayrı hikaye..

Ama işte size oyun içinde oyun! İki milyon oy böylece boşa gitti. Sahtecilik işi ise  kimi „derin“ güçler tarafından şimdi gündeme konuyor; bu kez AKP´yi engellemek için...

Hukuk ise ne onların umurunda ne AKP´nin.

Eğer bu adamlarda azıcık demokrasi ve hukuk terbiyesi olsa, utanırlar. En başta seçim ve siyasi partiler yasalarındaki şu engel ve tuzakları kaldırırlar. Seçime girmeyi siyasi partiler için kolaylaştırırlar.

Yüzde 10 barajını yüzde ikiye-üçe düşürürler.

Kapı kapar gibi parti kapamaktan vazgeçerler.

Ama nerde onlarda o anlayış, o hoşgörü, o demokrasi terbiyesi..

Böyle şeyler dağdaki kurtta var, bunlarda yok.

Bu halleriyle de AB´ye girmek istiyorlar. Bunlar mı sapıtmış yoksa AB mi, anlaması güç...

 
PSK Bulten © 2003