Ey “Fail-i Meçhul”, nerdesin?..
Büyük yankı yapan Uğur Mumcu
cinayetinin ardından Demirel şöyle demişti:
“Çok sürmez, katilleri yakalarız; bu, dewlet için namus
borcudur.”
Aradan yıllar geçti, katiller hala ortada yok..
Bu arada katil diye birileri yakalandı elbet. Hem de bir değil,
birkaç kez ve birçok katil! Her keresinde büyük bir yaygarayla
katilin ya da katillerin yakalandığı, suçlarını
itiraf ettikleri ve eylemin arkasında İran’ın
olduğu söylendi. Ama her keresinde de fos çıktı.
Ya Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar
Okan ve arkadaşlarının katli olayı?
Bu olay da delilsiz, kanıtsız Hizbullah’a mal edildi
ve arkasında yine İran gösterildi. Ama ortada katiller
yoktu, eylem timi sırra kadem basmıştı..
Aylar sonra kuşku dolu bir operasyonla Hasan Sarıağaç diye biri, bir
ev baskınında öldürüldü ve sözkonusu cinayetin tetikçilerden
olduğu söylendi. Madem öyle, adamı neden sağ
yakalamaya çalışmazsın? O konuşunca belki
olay aydınlanırdı.. Ardından Mehmet Fidancı diye biri yakalandı ve yine Fidancı’nın
her şeyi itiraf ettiğine, olayın açığa
çıkarıldığına ilişkin yaygara
koparıldı. Ama bunun da aslı çıkmadı.
Son günlerde yeniden bir miktar katil ve sözde Okan suikastinde kullanılmış
silahlar yakalandığı ileri sürülüyor. Buna
inanalım mı? Bu insanlar işkenceden geçirilip
parmakları da bu silahlara bastırılmış
olamaz mı? Öyle ya, her zaman kurana el basılmaz,
bazan da kirli silahlara basılır..
Bugüne kadar onlarca kez görüldü ki bu ülkede cinayetleri aydınlatmakla
görevli ve sorumlu olanlar, habire hedef şaşırtıyor,
halka yalan söylüyorlar.
Türk devleti bugüne kadar ne Mumcu, ne Okan cinayetlerini, ne de öteki binlerce
faili meçhul cinayeti açığa çıkardı.
Elbet bu, Türkiye için son derece normal. Türk devleti istese bu cinayetleri
bir bir çözer. Ama istemiyor. İstemesi mümkün de değil;
çünkü bu işin içinde kendisi var. Mumcu da, Okan da,
öteki yüzlerce, binlerce insan da Kontrgerilla, JİTEM,
“Özel Tim” ve benzeri rejimin güdümündeki resmi, yarı
resmi suç örgütleri tarafından öldürüldüler. Hepsi de
“vatan-millet adına…” Türk devletinin yetkilileri, bu
iğrenç, çağdışı rejimi, bu Zalim
Dehak’ı yaşatmak için Kürt yurtseverlerini, Türk
devrimci ve demokratlarını bu şekilde acımasızca
ortadan kaldırdılar.
Bizzat Hizbullah onların eseri değil mi? Bu örgütü kendi elleriyle
kurup jandarma bölgesinde kurulan kamplarda eğitmediler
mi, eylemlerini bizzat planlayıp yönlendirmediler mi,
katilleri korumadılar mı?.
Peki, herşey ayan beyan ortadayken, bu ülkenin halkı, aydınları
ve medyası, bunca komplo ve yalan karşısında
neden suskunlar? Denebilir ki halk baskıdan, soygundan
artık serseme dönmüş; aydın demeye layık
kişi bu ülkede zaten pek az; medyaya gelince, o da rejimin
suç ortağı, yalan kusan ağzı, komployu
süsleyip püsleyerek pazarlıyan tezgahı..
Ama birşey çok açık: Bu devletin yalancılığı,
komploculuğu… Onu tepeden tırnağa kanser gibi
sarmış… Yurtta ve dünyada bu rejimin sorumlularına,
yetkililerine inanacak bir allahın kulu bulmak artık
mümkün değil.
|