Kamuoyuna
Türkiye Güney Kürdistanı
işgale hazırlanıyor
Bu saldırganlığa dur denmeli
Irak´la ilgili olarak gelişmeler hızlandı. ABD ve İngiltere
bölgeye askeri yığınağı sürdürüyorlar. Saddam ve yakın çevresi
iktidarı bırakıp ülkeyi terk etmezse, yeni bir BM kararı çıksın
ya da çıkmasın, bir ay içinde savaşın başlaması büyük ihtimal.
Türk devleti ve hükümeti başlangıçta savaşa sözde karşı çıktı
ve sorunun barışçı yöntemlerle çözümünü ister göründü. Ancak
bu içtenlikli bir tavır değildi, daha çok iç ve dış kamuoyuna,
özellikle islam dünyasına yönelik bir ikiyüzlülüktü. Türk
Hükümeti son günlerde bir yandan ABD´nin kuzeyden, yani Türkiye
üzerinden ikinci cepheyi açması için gerekli yasal ve fiili
adımları atarken, bir yandan da bizat kendi odusuyla sınırı
aşıp “Kuzey Irak”ı, yani Güney Kürdistan´ı işgal etmek için
harekete geçti.
Türk devletinin en büyük derdi ve tasası Kürt sorunudur.
Zorba rejim, yalnızca kendi sınırları içindeki 20 milyon Kürdü
en temel haklarından yoksun kılmak için terör estirmekle,
ülkeyi alt üst etmekle, kan dökmekle kalmıyor, sınırın öbür
yanında, Irak, ¢ran ve Suriye sınırları içindeki toplam 20
milyon Kürdün de herhangi bir hak ve özgürlük elde etmemesi
için çılgınca çabalar peşinde.
Türkiye, 1991 yılından beri Güney Kürdistan´da oluşmuş özerk
Kürt yönetiminden korkunç derecede rahatsızdır. Şimdi ise,
Irak savaşı sonrası statükonun daha da bozulmasından, Kürtlerin
bağımsız ya da federal biçimde daha iyi bir statü elde etmelerinden
büyük korku ve kaygı duymaktadır. Bu nedenle, ABD´nin açacağı
kuzey cephesini bir fırsat bilerek, türlü bahanelerle ordusunu
güneye sürüp Kürdistan´ın Güney parçasını da işgal etmek istemekte,
böylece Irak´ın yeniden düzenlenmesinde söz sahibi olmaya,
Kürtlerin daha iyi bir statü elde etmelerini önlemeye, hatta
mevcut özerk yönetime bile son vermeye heveslenmektedir.
Irkçı-militarist rejim, bu konuda ordusu, hükümeti, muhalefeti,
sermayesi ve basını ile tam bir ağız ve davranış birliği içindedir.
Bu baylardaki Kürt korkusu ve düşmanlığı akıl almaz boyutlardadır.
Amaçlarından biri de Musul ve Kürkük petrollerinden pay kapmaktır.
Kürt halkı bu pervasızca saldırganlık karşısında uyanık ve
tedbirli olmalıdır. Güneyli Kürtler, buna karşı ortak bir
tutum almalı. Onlar ancak sıkı bir birlikle ve kararlı bir
tutumla böylesi bir işgali ve müdaheleyi önleyebilirler.
Kuzeyli Kürtler başta olmak üzere, Kürdistan´ın öteki parçalarındaki
tüm yurtsever güçler de Türk devletinin bu saldırgan tutumuna
karşı tavır almalı, bu konuda Güneyli kardeşlerimizle sıkı
dayanışma içinde olmalıdırlar. Türk rejiminin kötü ve haksız
niyet ve eylemlerini teşhir etmek için yurt içinde ve dışında
elden geleni yapmak gerekir.
Kürt halkının iflah olmaz düşmanlarının heveslerini ancak
bu şekilde kursaklarında bırakabilir, oyunlarını bozabiliriz.
Dünya kamuoyunu, uluslararası kuruluşları, tüm demokrat,
barışsever ve hümaniter çevreleri, Türk devletinin bu sınır
tanımayan zorbaca tutumuna, saldırganlığına karşı tavır almaya
çağırıyoruz.
Türkiye´nin Güney Kürdistan´a müdahaleye hakkı yoktur. Kendi
kaderini özgürce belirlemek Kürt halkının da hakkıdır.
Kürt halkına karşı gerek Kuzey Kürdistan´da gerekse diğer
parçalarda yürütülen bu ırkçı, şoven, düşmanca tutum ve tavra
artık son verilmelidir.
Türkiye´nin, insan haklarını ve ulusların haklarını hiçe
sayan bu yayılmacı, soykırımcı, saldırgan tavrına artık dur
denmelidir.
Kemal Burkay
Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK)
Genel Sekreter
4 Şubat 2003
|