PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Bazılarına Bazı Hatırlatmalar

Hangi İpe Sarılalım?

H. Bengin

Daha önce de “Bazılarına Bazı Hatırlatmalar” başlığı altında birkaç yazı yazmış, adlarını vererek bazı kişilere bazı şeyleri hatırlatmıştım.

Hatırlattıklarımın faydası oldu  mu? Adı geçen kişiler yazılarımı okudular mı? Bilemiyorum.

Ama çok iyi bildiğim bir şey var. Hafızası nisyan ile malul olanların çoğunluğu oluşturduğu toplumumuzun selameti için, bazı şeyleri bıkmadan usanmadan hatırlatmak gerekiyor.

Bu kez bir veya birkaç kişiye değil, “Öcalan’ı siyasi iradem olarak kabul ediyorum” diyerek imza verenlere bazı şeyleri hatırlatmak istiyorum.

Hemen belirteyim ki imza vererek Öcalan’ı siyasi iradesi olarak görenlerin büyük çoğunluğunun yurtseverliğinden, bedel ödediklerinden kuşkum yok. Bu nedenle yazdıklarımın okunmasını, hatırlattıklarımın dikkate alınmasını can-ı gönülden diliyorum.

***

Halk arasında “Dara düştüğünde Allahın ipine sarıl” denir.

Hatırlıyorum, Anam da öyle yapardı, gerçi şimdi de öyle yapıyor. Dara düştüğünde Düzgün Baba’yı, Sultan Hıdır’ı, Bozatlı Hızır’ı yardıma çağırırdı. Yani dardan kurtulmak için Dersim Evliyalarının ipine sarılırdı; şimdi de sarılıyor..

Dersim Evliyalarının dardan kurtulması için Anama yardım edip etmediklerini bilmiyorum, sormadım da. Ama bildiğim birşey var. Anam başkasının, yabancının ipine değil, Kürdistan Evliyalarının ipine sarılıyor.

Oysa verdikleri imzalarla Öcalan’ı siyasi idadeleri olarak kabul eden Kürtler, bize yabancı bir ipe, kemalizmin ipine sarılıyorlar.

Nasıl mı?

24 Arılık 2005 tarihli Ülkede Özgür Gündem gazetesinde yer alan bir haber ve Abdullah Öcalan’ın 4-11 2005 tarihli görüşme notlarına bakıldığında sarılan ipin kemalizm olduğu açığa çıkar.

Adı geçen gazetede yer alan bir haberde, “Öcalan Referandumu” olarak da bilinen, Öcalan’ı siyasi irade olarak kabul etmeye yönelik kampanyayı yürütenlerden Taylan Şeker, Öcalan’ı neden siyasi irade olarak kabul ettiklerini şöyle açıklıyor: ”Biz Öcalan’ı düşüncelerinin toplumda bir barış havası yaratacağına inandığımız, savaş ortamının kaldırılıp, siyası çalışma yolunun, diyaloğ yolunun önünü açacağını düşündüğümüz için, toplumsal barışa katkı sunacağına inandığımız için siyasi irade olarak kabul ettik.”

20 yüzyılda diktatörlerin yolaçtıkları yıkım, gerçekleştirdikleri katliamlar ve döktükleri kanlar bilinirken, 21 yüzyılda bir kısım insanların bir kişiyi siyasi irade olarak kabul ettiklerini deklere etmelerinin, mutlaka soyal ve psikoloik nedenleri vardır. Bu nedenleri ortaya çıkarma ve irdeleme işini uzmanlarına bırakalım, asıl konumuza dönelim.

Taylan Şeker’in “savaş ortamının kaldırılması; siyasi çalışma ve diyaloğ yolunun açılması” gibi talepleri doğru ve Kürtlerin büyük bir çoğunluğu tarafından paylaşılan talepler.

Ama kampanyaya katılıp imza verenlerin sırıldıkları ip bu iş için uygun değil. Aksine çatışma ortamını yaratan, barış ve diyaloğ yolunu kapatan bir ip.

Taylan Şeker ve yürüttüğü kampanyaya katılanların siyasi iradeleri olarak gördükleri Öcalan, aynı gazetede yayınlanan görüşme notlarında şöyle diyor: “Benim adıma bunu yazabilirsiniz. Ben Kürt ulusundanım ve Türkiye ulus vatandaşıyım. (...) Türkiyeli ulus kimliği üst ulus kimliğidir.” (4-11 mayıs 2005 tarihli görüşme notları, 24.12. 2005 tarihli Ülkede Özgür Gündem)

Türkiye’de yaşayan ve ayrı, ayrı dillere, tarihe ve ruhi şekillenmelere sahip olan halkların hepsini bir sepete koyarak onlara “Türkiye ulusu” diyor. Ve “Türkiye ulus kimliği” diyerek sosyoloji bilimine yeni bir katkı yapıyor!..

Öcalan, samimi olduğunu göstermede ve insanları söylediklerinin doğruluğuna inandırmada dara düşeceğini bildiği için de Mustafa Kemal ipine sarılıyor, tıpkı son haftalarda Erdoğan ve Baykal’ın yaptıkları gibi...

Erdoğan ve muhalefeti arasında yaşanan “Alt kimlik-üst kimlik” tartışmalarının, meclis oturumlarında da devam ettirildiği biliniyor. Karşıtları, Başbakan’ın “yanlışlığını” ortaya koymak için Mustafa Kemal’in söylemlerine sık sık başvurduklarında, Erdoğan da aynı söylemlere atıfta bulunuyor.

Erdoğan’ın kendisini savunmak için meclis kürsüsüne elinde Kemalizmin temel kitabı olarak bilinen “Söylev” le çıkması size de ilginç gelmiyor mu?

Anlıyacağınız dara düşen her iki kesim de kemalizmin ipine sarılıyor!..

Öcalan da öyle!..

Yukarıda söylediklerinin inandırıcı olmadığını biliyor ve hemen şunları ekliyor. “Mustafa Kemal ‘Türk Devleti’ kavramını kullanmadı. O dönem ‘Paşam Türk Cumhuriyeti diyelim’ diyenlere ‘Hayır, Türkiye Cumhuriyeti diyeceğiz’ diyor. Biz nasıl Türkiye Büyük Millet Meclisi diyorsak, Türkiye Cumhuriye devleti diyorsak, Türkiye ulusu da deriz.” (Yukarıda adı geçen kaynak).

Görüldüğü gibi Öcalan da görüşlerinin doğruluğunu ispat etmek için kemalizmin ipine sarılıyor; bu sarılmayı Sevr konusunda kemalistlerle aynı sendrumu yaşayarak devam ettiriyor. Kendi önerilerini kastederek “Dört reform, bu Türkiye’yi kurtuluşa götürür. Başka yolu yok. İki yol var: Ya İkinci Sevr’dir, katliam getirir, ya da bu yol. Doğru yol budur” diyor. (Yukarıda adı geçen kaynak)

Öcalan’ın kemalizmin ipine sarıldığı gösteren daha yüzlerce alıntı yapılabilir, ama görmek, anlamak isteyenler için bu kadarı kafi diye düşünüyorum.

Öcalanı siyasi iradeleri olarak görenlere şunları hatırlatmakta yarar var:

- Öcalan’ın sarıldığı kemalizm ipi, Şeyh Said, Cıbranlı Halit, Seyid Rıza ve arkadaşları başta olmak üzere binlerce Kürt yurtveverinin boynuna takılan darağacı ipidir.

- Piran’da, Dersim’de, Ağrı ve Zilan’da sürgüne gönderilenler bu iple birbirine bağlandılar.

- Son kirli savaşta sık sık yaşandığı gibi öldürülen gerillalar kemalizmin ipiyle tanklara bağlanarak  sürüklendiler.

Öcalan’ı siyasi iradeleri olarak ilan edenler bu gerçeği görmelidirler. Kemalizmin ipine sarılmak yerine onu paramparça etmelidirler. Çünkü kemalizm ipi Kürt özgürlüğünün önündeki en büyük engeldir.

Öcalan’ı siyasi iradeleri olarak deklere edenler Kürdistan yurtseverliği ipine sarılmalıdırlar. Çünkü bizi özgürlüğe ancak bu ip götürür.

 
 
PSK Bulten © 2005