Hasankeyf
için bir umut
Dicle üzerine kurulması planlanan
Ilısu barajının altında kalacak olan tarihi
Hasankeyf için bir umut doğdu. Çevreye ve kültüre değer
veren örgütlerin ve bizzat yöre halkı ile yurt dışındaki
Kürtlerin çabaları olumlu sonuçlar vermekte. Balfour
Beatty adlı İngiliz şirketi Ilısu Barajı
inşaatından çekildi.
Bu barajı inşa edecek olan
bir konsorsiyumun içindeki en büyük şirket olan Balfour
Beatty, bu işten vazgeçmesine şu nedenleri gösterdi:
·
Kurulacak
şirketin çevreye büyük zarar vermesi;
·
Başta
Hasankeyf olmak üzere değerli tarihi yerlerin ve eserlerin,
ayrıca verimli tarım topraklarının sular
altında kalmasına yol açacak olması;
·
Baraj
altında kalacak yüzlerce köyün halkı için (75 bin
kişi) iskan sorunlarının ve diğer sosyal
sorunların çözülmemiş olması.
Şirket, yaptığı
araştırmalar sonucu, Türk hükümetinin bu konularda
tedbir almaya yanaşmadığını da gördüğünden
bu işten çekildiğini açıkladı. Skanska
adlı İsveç şirketi de daha önce benzer nedenlerle
konsorsiyumdan çekilmişti.
Böylece İngiliz hükümetinin bu
inşaat nedeniyle Balfour'a sağlıyacağı
200 milyon sterlinlik (yaklaşık 300 milyon dolar)
kredi de suya düştü.
Balfour'un bu işten çekilmesi
çevre, tarih ve yüzlerce köyün halkı için önemli bir
kazanımdır. Demek ki bu konuda iç ve dış
kamuoyunu ve bizzat barajın inşaatıyla ilgilenen
ülke ve şirketleri aydınlatmak boşa gitmedi.
Ancak, elde edeceği elektrik enerjisinden,
bunun dolar olarak değerinden başka bir şey
düşünmeyen Türk rejimi, barajın inşaatında
ısrar ediyor. O, tarihe, kültüre, çevreye ve insana hiçbir
değer vermiyor. Yöre insanını, Kürt halkını
ise zaten düşmandan sayıyor.
Türk rejimi böylece, Dicle, Fırat,
Munzur üzerindeki barajlarla tam bir çevre ve tarih kıyımı
ve kitle sürgünü yapıyor.
Bu nedenle, çevre, tarih, kültür dostları
ile Kürt halkının da mücadeleyi gevşetmeden
sürdürmesi gerekir.
|