PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Yanlış kapı çalıyorsun, Bay Özkök!

Hüseyin Azad

Hürriyet yazarı ve yönetmeni Ertuğrul Özkök, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki ve İstanbul’daki son bombalamaların ardından imdat çağrısı yapıyor, hem de Kürtlere! PKK'ya ve bu eylemleri üstlenen TAK adlı örgüte karşı ayağa kalkmalarını, onları lanetlemelerini istiyor!

Yaa?!. Demek Kürtler böyle şeyler yapabilir, ayağa kalkıp sokaklara meydanlara dökülebilir, protestolar yapabilir, seslerini yükseltebilir?.. Sahi mi?!.

Bunları yaptıkları için polis ve jandarma onların kafasını gözünü kırmaz mı? Hatta çocuk ve kadın bile demeden kurşun yağdırmaz mı?. Evlerini başlarına yıkmaz mı?. İçeriye tıkıp işkence etmez mi?. Kitle halinde sürgünlere yollamaz mı?.

Desene Türkiye demokratik bir ülke olmuş!..

Ama elbet, lafı yanlış anlamaya gerek yok; Özkök bunu Kürtlerin Kürtlere karşı yapmasını istiyor. PKK’lı Kürtlere, TAK’çılara…

O zaman yürüyüş de, sokaklara dökülmek de, sesini yükseltmek de, bağırıp çağırmak da, küfür de linç de serbest!..

PKK’nın ne olduğu malum. Tabi kimine göre malum, kimine, birtakım ezeli ve ebedi “famkor”lara göre de gayri malum!.. Peki bu TAK neyin nesi oluyor?. “Kürdistan Özgürlük Şahinleri” denen bu örgüt de kimine göre PKK’nın kurduğu, onun güdümünde bir örgüt. Kendi adına yapmak istemediği eylemleri ona yaptırıyor.. Kimine göre ise, PKK’dan kopmuş ve kendi başına eylem koyan bir örgüt…

Sorunun çözümüne, yani Bay Özkük’ün derdinin nasıl derman bulacağına gelince.. Bizce Bay Özkök Kürtlere seslenmekle yanlış kapı çalıyor. Bu işin anahtarı ne yazık ki Kürtlerin elinde değil.

Eğer PKK kurmuş ve onun güdümünde ise ne yapılması gerektiği malum: Genelkurmay’a, doğrudan Yaşar Büyükanıt Paşa’ya başvurmak gerekir. Çünkü PKK’nın pek sayın başı, 1970’li yıllar bir yana, yakalandığı günden, yani şu 1999 yılından beri doğrudan Türk derin devletinin, yani Genelkurmay’ın hizmetinde. Kameraların, tüm dünyanın gözleri önünde, kanıtlı ve şahitli olarak! “Canımı bağışlayın, ne istiyorsanız yapayım!” demedi mi? Siz de, Bay Ecevit’in ağzından, “ölüsü işe yaramaz, herkes yararlanıyor, biz neden yararlanmayalım?” demediniz mi?. Ondan sonra da Apo, her dediğinizi söyler ve yapar olmadı mı? PKK da onu adım adım takip etmedi mi?

Haa, şu son eylemler, asker öldürmeler filan mı? Bunu da en iyi yine sizin MİT’iniz, Genelkurmayınız, JİTEM’iniz, hatta hükümetiniz ve de zatıaliniz bilir, sayın Özkök!

“Hırsız evin içinde”dir… Ama bu bir devlet sırrıdır, açığa vuran gider…

Bu oyun sizin oyununuz, bilmezlikten gelmeyin, adamı aptal yerine koymayın lütfen!

Şemdinli’de “iyi çocuklar”ınız suç üstü yakalandı. Ankara’da da, başka yerlerde de.

Bitlis’teki askerleri uzaktan kumanda ile öldüren koruculara ne oldu? Onlar kimden emir almışlardı?.

Beyoğlu’ndaki otobüse bombayı koyan “vatansever” kim?.

Danıştay’ı basıp yargıçları kurşuna dizen “ulusalcı” kimin adamı; dincilerin mi, yoksa derin devletin mi?..

Bütün bunlar seninkilerin planı, darbe hazırlığı, bilmezlikten gelme! Bu işler için ortalık biraz karışmalı, kızışmalı, kan dökülmeli, değil mi?. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez!

Nitekim, hükümetinizin de hepinizin de korkaklığı, sinmişliği, ikiyüzlülüğü sayesinde darbeyi adım adım hayata geçiriyorlar. İktidarı ele geçirmek her zaman tankları harekete geçirmeyi, redyoevine elkoymayı gerektirmiyor…

Bu TAK’ın da ne olup olmadığını en iyi sizinkiler bilir. PPK’yı nasıl uzaktan kumanda ile, yani İmralı’dan yönetiyorlarsa, kuşku olmasın ki bu TAK’ı da elleriyle koymuş gibi bilmekte ve doğrudan ya da dolaylı, onlar sevk-u idare etmektedirler!

Bütün bu olaylar kaynaması gereken kazanın altına atılan odunlardır. Kanlı elleri tanımak için uzağa bakmayın, bunun için ne teleskoplara, ne mikroskoplara ihtiyacınız yoktur; onlarla hergün “ağam, paşam” diyerek haşır neşirsiniz!

Bu turistik yerlere bombaların da neden turizm mevsimi öncesinde değil de sonrasında atıldığını bir düşünün?.. Hem de neden ordunun Güney Kürdistan’a saldırmak için sınıra yığıldığı ve de bahaneler aradığı bir zamanda?.

Sakın bunlar, Türk toplumunu, hatta dış kamuoyunu “hizaya getirmek için” atılmış “birkaç bomba” olmasın?.

Bu işlerin nasıl olduğunu en iyi Amerikalılar ve de Avrupalılar bilir.. Yönetenler tabi, yönetilenler değil…

Bilirler ama söylemezler. Herkesin kirli çamaşırları, karşılıklı hesapları vardır…

Bu oyunda kimisi eşek rolünde, kimisi it!..

Biz Kürtler ne yapalım Bay Özkök, bizi de yirmi-otuz yıldır ki içimizden bulup yönlendirdiğiniz bazıları eliyle oyuna getirip serseme çevirdiniz. Bizde de şaşkınlık diz boyu; aynen sizin şu sevimli, şaşakçı, büyük bayrakçı, linççi kamuoyunuzda olduğu gibi!

Öyle olmasa, Apo gibi birinin ardından o kadar insan hala gider miydi?.

Sizde ve bizde kitlelerin bu duruma düşürülmesinde Hürriyet Gazetesi’nin ve Bay Özkök, bizzat senin, payınız her halde az değildir, değil mi?..

Elbet, bilmezlikten değil, bile bile yanlış kapı çalıyorsun. Ne bitirimsin sen, Bay Özkök!

 
 
PSK Bulten © 2006