Son krizin ekonomiyi alabora etmesinin ardından Türkiye’de kimi işveren çevreler ve Ecevit, “Ekonomik kurtuluş savaşı” sloganını ortaya attılar.

Türkiye’nin, Birinci Dünya Savaşı benzeri bir savaştan değil, ama açlık ve işsizlikten bitap düşmüş, kendi yöneticilerinin soygun, talan ve yalanından anası ağlamış halkı bu sloganlarla gaza gelip bir kez daha Ecevit’in ardına takılır mı bilemeyiz. Ama bu kez durum “Birinci Kurtuluş Savaşı”ndan çok farklı.

Malum, o savaş, Osmanlı mirasını bölüşüp, bizzat Anadolu’yu işgale koşan emperyalist güçlere karşı verilmişti. Arabistan elden çıkmış,Yunanlıların yanısıra Ruslar, İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, ABD’nin desteğinde Anadolu’yu parçalamaya girişmişlerdi. Oysa bu kez halkın anasını ağlatanlar, Ecevit de dahil, bizzat kendi yöneticileri ve kendi “iş adamları”dır.. Türkiye’yi batmaktan kurtarmak için el açılanlar ve yardıma çağrılanlar ise, Amerikası, İngilizi, Fransızı, İtalyanı ile, emperyalistlerden başkası değil!..

Demek ki bu yeni savaş, bir kurtuluş savaşı sayılsa bile, yabancı işgalciden değil, bizzat kendisini yönetenlerden ve yerli haydutlardan kurtulma savaşıdır ve bunun için de dünyanın yardımına ihtiyaç vardır..

Tabi ikisi arasında bazı benzerlikler de yok değil. Örneğin Birinci Kurtuluş Savaşı’nın başını Mustafa Kemal çekmişti. Yenisinin başında da bir başka Kemal var: Kemal Derviş. İşin daha da ilginci, ikisinin babasının da Arnavut olması! Ancak Kemal Derviş’in Anası da Türk değil, Alman..

Birinci kurtarıcıya şükran borcu olarak “Atatürk” adı verilmişti. Peki ikincisine ne isim vermek gerekiyor? Belki “Babatürk” adı uygun düşer…

Demek ki Türk kardeşlerimizin Arnavutlarla sıkı bir hısımlığı var. Kimbilir belki onlar da Oğuz ya da Kayı aşeritlerine mensuptur! Zaten “Türk Tarih Teorisi”ne göre Macarlar, Finliler, hatta Amerikan yerlileri bile Türk değiller mi?..

Mars’ta insan var mı bilmiyorum, eğer varsa onların da Orta Asya’dan göç eden Türkler olduğuna kuşku olamaz!..

Tabi büyük Türkler yalnızca Arnavutlar, ya da Alman kırması Arnavutlar arasından çıkmıyor. Mesela büyük Türklerden, kırk yıllık lider, başbakan –kırk bir kere maşallah!” Ecevit de Kürdizade Mustafa Bey’in oğludur! Rahmetli Özal da bir Kürdizadeydi. Milli Şef İnönü de öyleydi!

“21 Yüzyıl Türk yüzyılı olacaktır!” diyen, kendileri ise asılmış Kürt liderinin torunu Bitlisli Şeyh Kamuran’dan söz etmeye hacet yok!

Gelmiş geçmiş biricik kadın başbakanımız Çiller’in de Boşnak asıllı bir hatun olduğu bilinmektedir.. Ona da herhalde “Mamatürk” adı yaraşır!

İsmail Cem malum..

Rizeli Mesut Yılmaz’ınkini, altından çıkacakları düşünerek karıştırmıyorum..

Türkeş’in Kıbrıs’lı Bogoszade olduğu söylenir.. Bahçeli Arapsoylu mu, bilemem..

Necmettin Efendi’nin tipi de balkanlara çalıyor…

Ispartalı Süleyman’ın ne zade olduğu bizce meçhuldur, burnu ve muhterem suretleri Moğollara değil, Greklere çalıyor..

Velhasılı kelam, görüldüğü üzere 72 buçuk milletten birhayli kurtarıcımız var. Acaba bunların arasına bir Japon, birkaç ingiliz, Fransız, İspanyol karıştırsak nasıl olur? Belki de Türkiye asıl o zaman kurtulur. Kemal Derviş iyi bir başlangıç oldu. Şimdi mesele bir kaç tane John, Son ve Don bulup başımıza geçirmekte! Adamlar deneyimli ne de olsa.. Bizim çocuklar büyüyüp adam olana kadar birkaç tanesini ithal edip devletin ve siyasi partilerin başına koyalım, olsun bitsin!.. Osmanlıyı da devşirmeler yönetmedi mi?.

Onları Türk yapmaksa zor değil. Bir pasaport verir, “Öztürk” soyadını takarız; safkan Türksoylu olur, bu memlekette artık izine pek rastlanmayan gerçek Türklerden bin kat daha Türkçülük, ırkçılık ve şovenizm yaparlar!..

Yerli takımları da böylesine Hagiler, Popeskolar, Tafareller, Jardeller, Baliçler, Moldovalar, Naumalarla ve Jonsonlarla  kalkındırmadık mı?..