PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 
30. Yıl Partimize ve Halkımıza Kutlu Olsun!

Kemal Burkay

Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) 30 yılını tamamlıyor. Bu yoğun, coşkulu, kesintisiz bir mücadeleyle, eylemle, ürünle geçen 30 yıl...

Partimizi, altı ay kadar süren bir hazırlık çalışmasının ardından, yedi kurucu arkadaşla birlikte, 1974 yılı sonunda, yılbaşı gecesi kurmuştuk. Örgüt bu 30 yıl boyunca zaman zaman sorunlar yaşasa da, bunları demokratik tartışma yöntemleriyle aştı, örgütsel çalışma kesintiye uğramadan sürdü, bugünlere geldik.

PSK bugün de ayakta, mücadele ve eylem içinde.

Bazan kimi insanlar bize soruyorlar: Ne yaptınız?

Bunu soranların bir bölümü iyi niyetten yoksun, önyargılı; ağzımızla kuş tutsak da bu soruyu soracaklar. Ama işi, başarıyı salt sonuçlarıyla ölçen, Kürdistan´ı hala özgürleştiremediğimize, sosyalizmi hala kuramadığımıza (!) bakıp bu safça soruyu soran iyi niyetlilerin bulunduğunu da var sayıyoruz..

Evet, henüz sonuç alamadık ve ne zaman alacağımız, ya da bu sonucu almanın kimlere, hangi kuşağa, hangi örgütlere nasip olacağı da belli değil. Kürt halkının ulusal kurtuluş mücadelesi, Abdurahman Paşa Baban´nın 1806´daki ayaklanmasından bu yana iki yüz yıla ulaşıyor. Bu süre içinde kimse, hiçbir örgüt, hiçbir lider, hiçbir direniş, Kürdistan´ı özgürleştirmeyi başaramadı. Güney Kürdistan´ın –o da bir bölümünde- 13 yıldır yaşanan özgür ve özerk durum ise hala önemli risklerle yüz yüze.

Sosyalizme gelince, o çok daha sonraki iş. Dünyada sosyalizmi kurmayı deneyen süper devletler ve toplumlar bile kapitalizme yüz geri ederken, bizim şu koşullarda, yoksul ve zincire vurulu Kürdistan´da sosyalist devrimi başarıp sosyalizmi kurabileceğimizi her halde kimse beklememeli.

Öte yandan bu, söz konusu 30 yıl içinde gerek Kürt halkının ulusal kurtuluşu, gerekse sosyalizm için az şey yaptığımızı göstermez. Bu dolu dolu bir 30 yıl oldu.

Aslında neler yaptığımızın bir dökümünü yapmanın tam zamanıdır. Toplumun hafızası zayıf derler; özellikle de bu ülke de.. Bazan çok önemli gelişmeler bile bir hafta sonra yerini bir yenisine bırakıyor, unutuluyor ve hafızalarda üstü külleniyor. Eskiler olan biteni unutuyorlar, yeni nesillerin ise haberi olmuyor. Bu nedenle, geçmişi unutmamak, hatırlatmak için zaman zaman o külleri eşeleyip ateşi harlatmak gerekiyor.

Ama bu ayrıntılı, uzun bir yazı gerektirir. Bense şimdilik parti tarihimizin yalnızca önemli nirengi noktalarına değinebilirim.

PSK Kuzey Kürdistan´da kurulan ilk sosyalist parti idi. Daha sonra bu parçada kurulan bir dizi sol parti zaman içinde sahneyi terk etti; ama PSK bugün de varlığını sürdürüyor. Bu bile bizim için bir onur vesilesi. Dünyamızın sosyalizme doğru evrildiğine tanık olacak gelecek kuşaklar –ki bundan kuşkumuz yok- bunun önemini ve değerini daha iyi anlayacaklar.

Partinin kuruluşundan 5 ay sonra, Haziran 1975´te Özgürlük Yolu Dergisi´ni yayın hayatına soktuk. Hacim olarak kapsamlı (90-100 s. boyutlarında) içerik olarak da yeni ve cesur bir yayındı. Bu, 12 Mart sonrası, Kürtlerin çıkardığı ilk yayındı. Tirajı 5 binle başladı, zamanla 10 bini aştı.

İlk sayılardan itibaren demokrasinin ve antifaşist mücadelenin önemini dile getirdik. Kürdistan´ın ekonomik ve sosyal yapısı, sömürge statüsü ve Kürt halkının ulus kimliği dahil, ulusal kurtuluş mücadelesinin temel tezlerini ortaya koyduk. Sömürgeci-faşist rejimin unutturduğu yurdumuzun adı, Kürdistan, kitlelere yeniden mal oldu. Özgürlük Yolu, 1960´lı yıllarda Kürt aydınlarının çıkardığı üç-beş sayıyı aşmayan ve küçük boyutlu yayınlarından farklı olarak 44 sayı sürdü.

Ardından, „kellemizi kesmekle“ tehdit eden rejimle tam anlamıyla boğuşarak ve Ankara Valiliği´nin yasaklama kararını hiçe sayarak, iki dilde (Kürtçe-Türkçe) Roja Welat Gazetesini çıkardık. Tiraji 30 bindi, bazı sayılarsa 40 bin... Yarı Kürtçe bir gazete çıkarma girişimi Cumhuriyet tarihinde ilkti. Roja Welat, sıkıyönetimce tamamen kapandığı güne kadar 12 sayı yayınlandı.

Ayrıca, Özgürlük Yolu Yayınları ile, teorik türden yayınların yanı sıra, Kürt dili, kültürü ve tarihi alanında, her iki dilde (Kürtçe ve Türkçe) bir dizi kitap yayını yaptık.

Söz konusu dergi, gazete ve kitap yayınları, Kuzey Kürtleri arasında ulusal coşkunun ve bilincin yanı sıra, sosyalist görüşlerin doğup yükselmesinde büyük bir rol oynadılar.

Partimiz, 1976-77 yıllarında İstanbul ve Ankara´daki Newroz geceleriyle, Kuzey Kürdistan´da unutulmuş Newroz geleneğini canlardırdı. Bu da Kuzey Kürdistan bakımından bir ilkti.

1976-1980 arasında 4 yıl süreyle, 200 bin üyeli  Türkiye Öğretmenler Birliği (TÖB-DER) yönetimini Türk sosyalist ve devrimcileriyle paylaşmak dahil, sendikalarda ve demokratik kitle örgütlerinde önemli roller oynadık.

Partimizin çevresinde oluşan Devrimci Halk Kültür Dernekleri (DHKD), Kürt gençliğinin örgütlenmesinde önemli bir işlev gördüler.

Bağımsız adaylar göstererek ve tümüyle devrimci sloganlarla yürüttüğümüz seçim propagandası sonucu, düzen partilerini yenilgiye uğratarak 1977 yılında Diyarbakır´da, 1979 yılında ise Ağrı´da belediye başkanlıklarını kazandık. Bu yalnızca Kuzey Kürdistan bakımından değil, Türkiye bakımından da bir ilkti. Mehdi Zana‘nın daha sonra yozlaşıp Partiye ters düşmesi bu başarıyı gölgelemez. Bunu yaptığı zaman da dışlamakta tereddüt etmedik.

Bu çalışmalar yurt dışındaki Kürtler arasında da yansıdı, bilinç ve örgütlenme düzeyini yükseltti; 1979 yılında Federal Almanya´da Kürdistan İşçi Dernekleri Federasyonu (KOMKAR) oluştu. Bunu diğer Avrupa ülkelerindeki dernekler izledi. KOMKAR 26 yıldır Avrupa´da Kürt sorununun tanıtımı, yurt içindeki mücadeleye destek sağlama, Kürt dili ve kültürünün yaşatılması alanında çok şeyler yaptı ve saygınlık kazandı.

12 Eylül faşist darbesinin ardından PSK, çalışmalarını yeni koşullara uyarlayıp hem yurt içinde, hem dışında aksatmadan sürdürdü. Antifaşist mücadelede yoğunlaştı ve yayın, kültür, diplomasi alanlarındaki çalışmalara hız verdi. Riya Azadi (Özgürlük Yolu) dergisi yeni bir biçimle yayın hayatına sokuldu, Dengê Komkar ve Roja Nu ile birlikte yurt içine ulaştırıldı.

PSK başından beri Kuzey Kürdistan´da ulusal güçlerin cephesi ile Kürt ve Türk halklarının antiemperyalist, antifaşist, demokratik cephesine büyük önem verdi, bunun için kararlıca çalıştı. 1979 yılında üç Kürt örgütü (Özgürlük Yolu (PSK), KUK ve Devrimci Demokratlar) arasında Ulusal Demokratik Güçbirliği (UDG) oluşturulmasında aktif bir rol oynadık. Daha sonra Beşli Çalışma (HEVKARİ) bu doğrultuda devam etti. 1984 yılında, altı örgütle (PSK, PPKK, TSİP, TKP, TİP ve TKEP) Türkiye ve Türkiye Kürdistanı Sol Birlik´inin oluşturulmasında, 1987 yılında 8 Kürt örgütü´nün katıldığı Tevgera Rızgariya Kurdistan´ın (TEVGER) oluşturulmasında aktif rol aldık.

1993 yılında PKK ile yaptığımız protokol´un ardından 12 Kürt örgütünün katıldığı cephe çalışmasında yer aldık. Ne yazık ki PKK‘nın süregiden olumsuzlukları nedeniyle bu çalışma hedefine ulaşamadı.

Bir ulusal kongre oluşturmak için Kürdistan´ın dört parçasından örgütlerin katıldığı çalışmalar yaptık.

Bu dönem boyunca değişik dillerde yüzlerce bildiri, mektup, onlarca rapor, broşür hazırlayıp ulusal ve uluslararası kamuoyuna, ilgili kurumlara sunduk.

Yüzlerce toplantı, konferans, miting, yürüyüş düzenledik.

Parti heyetlerimiz onlarca ülkeyi ve birçok kez ziyaret ederek hükümetler, siyasi partiler, demokratik kuruluşlarla, üst düzeyde görüşmeler yaptılar.

1989 yılında Kürdistan´da insan haklarıyla ilgili olarak, iki yüze yakın seçkin politikacının, bilim adamının, hukukçunun, gazetecinin katıldığı ilk uluslararası konferansı (Bremen Konferansı) düzenledik. Bunu, 1991 yılında, o zaman Aşağı Saksanyo Eyaleti Başbakanı olan şimdiki Alman Şansölyesi Gerhard Schröder‘in himayesinde yapılan uluslararası nitelikteki Bonn Konferansı izledi.

Ben parti heyetlerimizin başında, çağrılı olarak üç kez Avrupa Parlamentosu´nda (bir kez Politik Komisyon´da, 26 Mayıs 1993; iki kez de AP Yeşiller Grubunda,1992 ve 1999‘da) Kürt sorunuyla ilgili olarak konuşma yaptım. Birçok ulusalararası konferansta olduğu gibi bu konuşmalarımı da ana dilimde, yani Kürtçe yaptım.

Yurt içinde legal planda örgütlenme için öneri yaptık ve ilk girişimleri başlattık. İlk legal Kürt partisi HEP bu girişimlerin sonucu oluştu. DEP´in kuruluşunda benzer bir rol oynadık. Daha sonra da taraftarlarımız bu alanda (DDP, DBP gibi…) etkin oldular.

Yurt içinde çeşitli gençlik, kadın, kültür ve sanat derneklerine,Yurt dışında da KOMJIN, KOMCIWAN gibi kadın ve gençlik örgütlenmelerine destek olduk.  

12 Eylül döneminden bu yana da yurt içinde ve dışında Kürtçe, Türkçe ve Almanca, İngilizce, Fransızca, İsveççe, Yunanca gibi batı dillerinde, siyasal, kültürel ve enformatik nitelikte sayısı onları aşan aylık, 15 günlük, haftalık dergiler, gazeteler, bültenler çıkardık.

Partimize yandaş yayınevleri Kürt ulusal mücadelesi, dili, tarihi üzerine küçük bir kütüphane oluşturacak yüzlerce kitap ve broşür yayınladılar.

Partimiz 30 yıl önce benimsediği ilkeleri, Kürt halkının kurtuluşu için dile getirdiği temel istemleri bugün de kararlılıkla savunuyor. Bunların bir bölümü, örneğin siyasal mücadelenin temel alınması, demokrasinin önemi ve federal çözüm, bugün geniş kitlelere mal olmuştur.

Bir uçtan diğer uca savrulanlara, önce maceraya, sonra teslimiyete düşenlere karşılık, hiçbir dönemde maceraya düşmedik, düşenleri uyardık; teslimiyetçi politikaları ise cesaretle teşhir ettik. PSK bugün de Kürt ulusal mücadelesinin hayati konumlarını ve sosyalizmin değerlerini kararlılıkla savunuyor. Bunlar özgürlüğün, eşitliğin, adaletin, barışın değerleridir. İnsanlık tarihinin ve çağımızın en ileri, en güzel değerleridir.

Sevgili okurlar, bunlar Partimizin yaptıklarından bir özet... Kürdistan Sosyalist Partililer bugüne kadar yaptıklarından ne denli onur duysalar haklarıdır.

Olgun yaştaki yoldaşlarımıza düşen bu tarihi yeni kuşaklara iyi anlatmak, genç yoldaşlarımıza düşen ise bu tarihi iyi öğrenmektir.

Ama geçmişi bilmek yetmez. Mücadele bitmedi ve belli ki daha epeyce sürecek. Bundan böyle de aynı coşkuyu duymak, koşullara uygun örgütlü ve yaratıcı çalışmayı sürdürmek gerekiyor.

*  *  *

Biliyorum, bazı okurlarımızın aklına silahlı mücadeleyi eksik bıraktığımız gelecek. Evet, Kuzey Kürdistan bakımından ulusal ve uluslararası durumu uygun bulmadığımız için gerek partimizi, gerekse halkımızı bir silahlı mücadele macerasına sokmadık. Bize göre koşullar uygun olmadan girişilecek bir silahlı mücadele başarısız olur, ülkemize yıkım getirir ve karşı taraftaki sömürgeci, militarist, şoven güçlere yarardı. Bunu geçmişten beri sık sık yazdık; bu konudaki görüşlerimiz iyi biliniyor.

Bizce geçen yıllar ve bu alanda yaşananlar bizi haklı çıkardı. PKK‘nın giriştiği 15 yıllık silahlı çatışma büyük can kaybından, yıkımdan,  Kürdistan‘ın yer yer boşalmasından ve Türkiye‘de militarizmin, şovenizmin güçlenmesinden başka bir şey getirmedi. Kitlelerin gözü yıldı ve bu kesimlerin iddia ettiğinin aksine, Kürt halkı bu savaştan mevzi kazanmadı, aksine daha geri mevzilere düştü. İlginç olan şu ki, halkımızı bu maceraya sokup bunca büyük kayıplara yol açanlar, hiçbir şey elde etmedikleri, muhatap bile alınmadıkları halde, liderlerinin yakalanmasıyla tek yanlı savaşı durdurdular, tüm iddialarını terk edip teslim oldular. Bir genel afla silahları tümden bırakmaya da hazırlar. Ama rejim onlara bu fırsatı bile vermiyor ve onlarla, kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor.

Demek ki silaha el atmak kolay, bırakmak zor… Bu da başlı başına, partimizin siyasi öngörüsünü kanıtlamıyor mu?.

            *   *   *

Öte yandan, yapmayı istediğimiz her şeyi yaptık diyemeyiz elbet. Kitlelerin politikamıza kazanılması, örgütlenmesi ve eyleme geçirilmesi alanında ulaşmak istediğimiz kimi herdeflerin oldukça gerisinde kaldık. Önümüze koyduğumuz kimi projelerde başarısız olduk.

Örneğin kitlelere açılmada bize ve bir bütün olarak yurtsever güçlere büyük olanaklar sağlayabilecek olan bir günlük gazete ve TV yayını projemizi henüz hayata geçirebilmiş değiliz. Bunda bence, yurtsever kamuoyundan yeterince destek alamamanın yanı sıra, bizzat örgütümüzden kaynaklanan kusurların, bazı işler için yeterince ehil, becerikli olmamanın ve yeterince sorumlu davranmamanın da payı var. Bu konudaki gecikmeden dolayı ben şahsen üzgünüm ve bize güven duyup bu projeye (GEL-AG) maddi katkıda bulunan insanlara karşı mahçubum. Gerçi bu konudaki çaba devam ediyor ve umuyorum ki bu hedefe, şu veya bu biçimde varılabilsin.  

Sonuç olarak, henüz temel hedeflerimize ulaşamamış olsak da, Kürdistan Sosyalist Partililer olarak 30 yıl boyunca siyasal mücadelede güzel şeyler yaptık, iyi şeyler yaptık;

Zulme, sömürüye, haksızlığa, yalana, teslimiyete ve ihanete karşı kararlıca mücadele ettik;

Halkın çıkarlarını kişi ve örgüt çıkarlarının önünde tuttuk, birlik için çalıştık;

Eylem içinde olduk, mücadele bayrağını onurla taşıdık.

Bundan böyle de aynı şeyi yapacağız.

Bundan ve mücadelemizi bugüne ulaştırmış olmaktan mutluyuz.

Partimizin 30. yıldönümü tüm dost ve yoldaşlarımıza, tüm halkımıza kutlu olsun!

 
 
PSK Bulten © 2004