PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP

Kemal Burkay

Türk hükümetlerinin son 15-20 yılda Kürt sorununa, ya da kendi deyişleriyle “Güneydoğu sorununa” sözde çözüm getirme amacıyla ortaya koydukları “paketler”in sayısı pek çoktur. Bu dönemde gelip geçen hükümetlerden her birinin en azından böylesi birkaç paketi olmuştur. Türk devlet politikasının borazanı Türk basını da her keresinde bu paketleri, “açıl ya susam!” der gibi, büyük bir şaşaa ile kamuoyuna sundu.

Ancak bunların ciddiye alınacak tarafı var mıydı?

Olmadığı ortada. Onca paket, sözde yatırım, “tedbir” neyi değiştirdi? Sorun ağırlaşarak devam ediyor.

Çünkü, hükümetler değişse de Kürt sorununa yaklaşım değişmedi. Amaç Kürt sorununu uluslarararası hukuk kurallarına, gerçeğe ve adalete uygun biçimde çözmek değildi. Amaç hep Kürtleri asimile, Kürt dilini ve kültürünü yok etme idi. Kürtlere yönelik yöntemlerden biri şiddet ve bastırma idiyse, öteki de aldatmaca ve asimile yöntemleriydi.

AKP’nin Başbakan Erdoğan eliyle Diyarbakır’da ilan ettiği son paket de bu türdendir. Bu paketin bir ayağı GAP, biri sözde Kürt TV’si, biri de ilköğrenim öncesi çocuklara ilişkin eğitim, yani Türkleştirme planıdır.

GAP yeni bir olay değil. Gelip geçen Türk hükümetleri, bu devletin sözcüleri, ister Demirel, ister Özal, isterse Erdoğan olsun, GAP’ı “Güneydoğu”yu kalkındıracak, Kürt sorununu da çözecek bir proje gibi sundular. Bölge halkına, yani Kürtlere yönelik olarak Türk devletinin büyük bir bağışı gibi gösterdiler. Bu her iki bakımdan da aldatmaca idi. Biz bu proje ile ilgili olarak Türk devletinin gerçek niyetleri üzerine geçmişte çok yazdık. GAP’ın amaçlarından biri gelişen Türk sanayiine enerji sağlamaktı. Sanayi ise Kürdistan’da değil, Batıda idi. Buna karşılık Kürdistan’ın, Dicle ve Fırat’ı çevreleyen verimli toprakları, aynı zamanda antik çağlara uzanan zengin, paha biçilmez bir tarih, bu barajların suyu altında kalacak, yüzbinlerce insanımız göçertilecekti. Bu hedefe önemli derecede ulaşıldı.

GAP’ın amaçlarından biri de Güneydoğu’nun sulanması ile sanayi bitkileri, tahıl ve sebze-meyve üretiminde, hem iç tüketime, hem de ihracata yönelik olarak büyük artış sağlamaktı. Bunun Kürt köylüsü için yapıldığı ise söylenemezdi; çünkü topraklar büyük ölçüde ağaların elindeydi. Ancak ciddi bir toprak reformuyla bölge köylüsü sulamanın sonuçlarından yararlanabilirdi. Ama rejim bir toprak reformuna yanaşmadığı gibi, bölge topraklarını Kürt ağalara bile bırakmak niyetinde görünmüyordu. Bölgeye Türk ve yabancı sermaye sokarak toprakları latifundiyalaştırmayı ve Kürt halkını bölgeden sürmeyi düşünüyordu.

Ayrıca bu büyük proje, hep ileri sürüldüğü gibi, “Türkiye’nin kıt kaynakları” ayrılarak değil, Dünya Bankası tarafından finanse ediliyordu.

Sonuçta, aradan geçen 40-50 yıl içinde, bu projede yer alan ana barajlar tamamlanıp Türkiye’nin batı bölgelerinde yoğunlaşmış sanayi tesislerine enerji sağlandığı halde, sulama sistemleri nedense gerçekleşmedi. Hatta son yıllarda bu proje, tarihi Hasankeyf’i ve güzelim Munzur Vadisi’ni su altında bırakma çabalarının ötesinde nerdeyse tümüyle durdu.

GAP’a ve söz konusu gerçekleşmeyen sulama sistemine ilişkin ilginç bir yorum 15 Mayıs tarihli Star gazetesinde çıktı. Değerli iktisatçı Eser Karakaş’a ait “GAP’ın Anlamı Nerede?” başlıklı bu yazıda GAP’la ilgili olarak bazı farklı ve önemli hususlara değiniliyor.

Sayın Karakaş, GAP’ın öncelikle bir soğuk savaş dönemi projesi olduğunu belirtiyor. Amaçlardan biri bölgede Sovyetler Birliği’ne dost olan Irak ve Suriye’ye karşı, Dicle ve Fırat’ın sularını kontrol altına almak, onları gerektiğinde kuraklıkla veya sellerle cezalandırmaktır. ABD’nin güdümündeki Dünya Bankası’nın bu projeye verdiği desteği de buna yorumluyor. Nitekim 1989’da Sosyalist sistemin ve SSCB’nin çöküşünün ardından Dünya Bankası’nın bu projeye verdiği desteğin de bıçak gibi kesildiğini belirtiyor. Destek kesilince Türkiye de projeyi rafa kaldırıyor.

Öyleyse Erdoğan’ın bu yeni çıkışı neyin nesidir? Bu bir yanıyla propagandaya yöneliktir; yani daha önceki hükümetlerin yaptığı gibi, Kürt sorunuyla ilgili olarak “dostlar alışverişte görsün” tavrıdır. Diğer yanıyla ise, dünyayı ve Türkiye’yi sarsan, tarım ürünlerinde kriz yaratan son kuraklık dalgası nedeniyle “Güneydoğu”nun, yani Kürdistan’ın tarımsal ürünlerine duyulan ihtiyacın artmasıdır. Bu, sulama kanalları projesinin tazelenmesini gündeme getirmiş olabilir. Ama bu alanda bile sonuç verir mi? Şüpheli. Verse bile, bunun Kürt sorununun çözümüne yapacağı bir katkı yok.

2 milyar YTL’yi aşan yeni yatırımdan ve bunun bölgede milyonlarca insana iş olanağı sağlıyacağından söz ediliyor. Bunun gayri ciddi bir vaat olduğunu bu işlerden anlayan iktisatçılar da yazdılar. Şimdiye kadar GAP bölgesine yapılan yatırımların bugünün değeriyle 100 milyar doları aştığı ileri sürülüyor. Bunca harcama bölge halkına ekonomik olarak ne getirdi, bölge insanına ne oranda iş olanağı buldu ki –bölgedeki felaket derecesindeki işsizlik de ortada iken- yeni bir 2 milyar dolarlık yatırım bölge ekonomisini canlandırıp “milyonlarca işsize” iş bulsun?..

Erdoğan’ın paketindeki öteki şeylere gelince. “Kürt TV’si” denen şeyin de bir kez daha aldatma olacağından benim kuşkum yok. Zaten anlaşıldığı kadarıyla haftada bir gün, o da Arapça, Farsça ve başka dillerle karışık olacakmış... Yani bu yayını da yozlaştırmak için ne lazımsa yapacaklar. Ayrıca, yapılabildiği kadarıyla da bu yayının, sistemin savaşçı, şoven propagandasının kaba bir aracı olacağına kuşku olmasın. Zaten komutanlar, bunun, “adlarını vermek istemedikleri” Kürt TV’leri ile mücadelede bir işe yaramasını umut ettiklerini şimdiden açıklamış bulunuyorlar... Kürt halkının dilinde ihtiyaca cevap verir bir yayın projesi yine yok. Yurt içinde Kürt halkının kendi anadilinde radyo ve TV kurumlarını özgürce oluşturmasına yol yine kapalı.  

Bir de okul öncesi eğitime yönelik açılacak yüzlerce okuldan söz ediliyor. Bu da tipik bir Genelkurmay projesi. Yani Kürt çocuklarını daha ilköğrenim öncesi, bebeklik yıllarında alıp dillerini unutturmak. Kürt halkına kendi anadilinde eğitim ise, okul öncesi, ilk öğrenimde, orta öğrenimde, üniversitede yine yok. Kamu yaşamında Kürtçenin kullanılması yine yok. Sistemin Kürtçe önündeki binbir engeli, duvarı devam ediyor.

Kısacası, AKP’nin paketi de, kendisinin ve kendisinden önceki hükümetlerin tüm öteki paketleri gibi boş. Ortada Kürt sorununun adil çözümü yönünde bir anlayış ve niyet yok ki böyle projeler olsun. Aldatma, oyalama politikaları, tuzaklar sürüyor.

Kürt halkı bakımından da düzen partilerinden bu tür beklentilere girmek boşuna zaman yitirmektir. Haklar ancak mücadele ile kazanılabilir. Bu ise kitleleri sağlıklı bir program çevresinde örgütleyip harekete geçirebilmeye bağlıdır. Eğer bunu başaramıyorsak, eğer sistem bizi doğrudan veya kimi paravan örgütleri eliyle hâlâ oyalıyorsa bu da bizim kusurumuz ve zaafımız. Nedenleri üstünde düşünelim.

Karşı tarafın oyunlarını, tuzaklarını görmeden, hesaplarını boşa çıkarmadan, doğru bir program üzerinde biraraya gelme becerisini göstermeden, bunun için gerekli çabayı harcamadan; bir başka deyişle, yeterince öngörülü, dürüst olmadan, sorumlu ve özverili davranmadan özgürlüğü elde etmek mümkün değildir.

Yazarın önceki yazılarından:

Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 

 

 
 
PSK Bulten © 2008