General, istifa et!
Kemal Burkay
Türk Genelkurmay Başkanı Büyükanıt dün (12 Nisan 2007) düzenlediği
basın toplantısında bir siyasi parti başkanı
gibi konuştu.
“Kuzey Irak”a (siz Güney Kürdistan anlayın) hemen girelim, dedi. 14 Nisan
Mitingi’ni düzenleyen darbecilerden yana açık tavır
koydu. Seçilecek cumhurbaşkanı “şöyle olmalı,
böyle olmalı” dedi...
Bu her bakımdan açık bir siyasi tavır. Subayların siyasi
açıklamaları bu ülkenin yasalarına göre ağır
cezalık suç. Ama bu, siyasi açıklamadan öte dayatma
ve tehdit.
Kime karşı mı? Hükümete karşı, parlamentoya karşı...
Bundan da öte, halka karşı...
Bay General açıkça suç işledi. Bu türden ilk suçu değil. Ama
bu artık çuvala sığmayacak türden bir suç.
Diyarbakır Barosu, hakkında suç duyurusunda bulunmuş.
Bu çok yerinde ve onurluca bir tavır. Diyarbakır
Barosu’nu kutlamalı. Ama bu onurlu tavır asıl
Ankara, İstanbul ve İzmir barolarına düşerdi.
Bu onurlu tavır asıl bu ülkenin savcılarına
düşerdi. Böylesi kalmadı mı?..
Galiba kalmadı. Adana Savcısı Sacit Kayasu’nun, Diyarbakır
Savcısı Mithat Özcan’ın, Van Savcısı
Ferhat Sarıkaya’nın başına gelenlerden
sonra böylesi bir kahramanlığa, belki de donkişotluğa,
özenecek savcı kalmadıysa şaşmamalı.
Savcı efendiler -geleneğe uygun olarak- darbecilerin değil, darbe
haberi veren Nokta Dergisi’nin üzerine gidiyorlar!
Ya General’in orduyu Güney Kürdistan’a sokmak için yanıp tutuşması,
savaş çığlıkları?..
Yeni bir soykırıma mı hevesleniyorsun efendi? Yüzbinlerce Memetçiği
Çanakale’de Filistin’de toprağa gömen, Sarıkamış’ta
donduran Enver’in hastalığına mı yakalandın?
Fransız devlet adamlarından Clemanceau demişti: “Savaş generallere
bırakılamıyacak kadar ciddi bir iştir.”
Bu, hem savaşın yönetilmesi hem de özellikle savaş
kararı ile ilgili, ünlü bir sözdür.
Ama sen kendi başına savaş kararı alıyorsun. Bu yolda
toplumu kışkırtıyorsun. Hükümeti ve parlamentoyu
zorluyorsun.
Sen ne yaptığını sanıyorsun, General?!
Ordu niçin Güney Kürdistan’a operasyon yapacak? Burdaki 20-25 milyonluk Kürt
halkına özgürlük tanımamakta bunca direnirken sınırın
ötesindeki Kürtlerin de özgürlüğünü boğmaya çalışmak
nasıl bir tavır ve duygudur? Bu iyi, vicdani, insani
bir şey midir? Buna mecbur musun?..
Orda PKK’mı var? PKK kuzeyde Şırnak’ta, Bitlis’te, Bingöl’de,
Tunceli’de de var. Sen içerdekini önleyebiliyor musun?
Sen geçmişte, elini kolunu sallayarak, üstelik KDP ve YNK’nın desteği
ile girerek yaptığın onca operasyondan bir
sonuç alabildin mi?
Sen, “PKK terörü” dediğin şey konusunda da kamuyonu, en başta
Türk halkını aldatıyorsun. PKK’nın geçmişi,
kimler tarafından örgütlendiği, bizzat Kürt halkının
başına kimler tarafından bela edildiği
bir yana, ki sen de ötekiler gibi bunu çok iyi bilmektesin,
ama o PKK bile yedi-sekiz yıldır silahları
susturmuş durumdaydı. Siz isteseydiniz tümüyle bırakacaktı.
Siz kışkırtmasaydınız bir daha eline
almayacaktı...
Siz isteseydiniz, bir genel af çıkarsaydınız, siyasetin yolunu
açsaydınız PKK şimdi yoktu, “terör” dediğiniz
şey yoktu...
Şu anda da PKK, bir kez daha silahları tek yanlı bırakmış
durumda. Size silah sıkmıyor. Ama siz ısrarla
üstüne gidiyorsunuz. Bakın, ölen askerler çatışmada
ölmüyor, mayınlara basarak ölüyorlar. O mayınları
kimin döşediği bile belli değil. Büyük ihtimalle
bu da Şemdinli’ye bombaları atan “iyi çocuklarınızın”
işi...
Çünkü siz silahların susmasını değil, çatışma
istiyorsunuz. Siz gerginlik ve kan istiyorsunuz. Siz ortamı
kızıştırmak, ülkenin demokratikleşmesini,
AB ile bütünleşmesini engellemeye çalışıyorsunuz.
Bunda çıkarınız var. İmtiyazlarınızı, gücünüzü,
bölüştüğünüz rantları yitirmekten korkuyorsunuz.
Generaller olarak sivil yönetime bağlı memurlar olmanız gerektiği
halde, parlamentoya, hükümete, adliyeye, hatta üniversiteye
siz yön veriyorsunuz.
OYAK ve benzeri şirketlerle holdingler oluşturmuşsunuz.
Bu nedenle demokratikleşme, AB üyeliği sizi ürkütüyor.
Gücünüzü militarizmden, ırkçılıktan, şovenizmden, savaştan
alıyorsunuz.
Siz barışın, demokrasinin ve gelişmenin önünde engelsiniz.
Cepheye sürdüğünüz halkın çocuklarıdır. Siz onların
kanı üzerinde siyaset ve ticaret yapıyorsunuz.
Yıllar yılıdır darbelerle, işkenceyle, zindanlarla,
cinayetlerle, sürgünlerle ülkenin değişimden, ileriden
yana namuslu evlatlarını ezip geçtiniz. Baskıyla,
tehditle, kurt masallarıyla kitleleri sindirdiniz.
Siz halk düşmanlarısınız, generaller! Siz sömürünün, zulmün,
baskının, haksızlığın baş
bekçilerisiniz, generaller!
Bu halkın ayaklanıp sizden hesap sorması gerek! El koyduğunuz
özgürlükleri, işi ve ekmeği için... Ölüme sürüklediğiniz
gencecik çocukları için... Bu cennet ülkeyi kendilerine
cehennem ettiğiniz için...
Biz Kürtler ve Türkler, Aleviler ve Sünniler, Müslümanlar ve Hıristiyanlar
yan yana kardeşçe, barış içinde ve özgürce
yaşayabiliriz. Yeter ki siz ve adamlarınız;
cümle militaristler, ırkçılar, demokrasi düşmanları
aradan çekilin...
Yeter general, yeter!
Sen artık vatan-millet nutukları çekerek kimseyi aldatamazsın.
Demokrasinin ve barışın önünden çekil! Özgürlüğümüzün,
işimizin, ekmeğimizin önünden çekil!
Halkın önünden çekil! Daha fazla ayak bağı olma!
Çocuklarımızın kanı üzerinde siyaset ve ticaret yapma! Eğer
ticarete hevesleniyorsan bu ülkede yasak değil; üniformanı
soyun ve ticarete atıl...
Eğer siyasete hevesin ve kendine güvenin de varsa, üniformandan soyun,
buyur er meydanına! Süngünün, tankın topun, savaş
uçağının ardına saklanma!
Sen bu ülkede çoklarını korkutmuşsun, general! Benim bu söylediklerimi
her saat, her dakika akıllarından geçirdikleri halde
sana söyleyemiyorlar. Susuyorlar. Üstelik sana yağ çekiyorlar.
Bir bölümü önünde sıraya diziliyor...
Sen onları korkutmuşsun, general! Bu hükümet, bu parlamento, bu siyasi
partiler senden ürkmüş. Bu ülkede adalet ve üniversite
senin önünde bir emir eri gibi esas duruşa geçiyor...
Onlar korkaklar, sinmişler ve yalancılar... Onlar da çıkarları,
küçük hesapları için küçülmüşler...
Sen şu iktidarsız hükümeti ve yetkisiz parlamentoyu tehdit ederken,
onların yetki alanına el uzatır, hatta el koyarken,
onlar sana alkış çalıyorlar! Tehdit ettiklerin
bile, “General ne güzel konuştu!” diyorlar... Akılları
sıra, köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı diyorlar...
Ama onlar bu yürek ve bu kafa ile köprüyü geçemezler!
Sen onların kişiliğini öldürmüş, onları bir paçavraya
çevirmişsin!..
Yine de bunun sonu yok. Hitler ve adamları da aynen böyle yapmışlardı;
ama kötü gittiler. Saddam ve adamları da aynen böyle
yapmışlardı; ama kötü gittiler...
Siz Türkiye’nin generalleri de, ya çağa ve dünyanın gidişine
ayak uydurup süngüleri indireceksiniz, ya da tüm benzerleriniz
gibi, kötü gideceksiniz; bundan kuşkum yok.
Yazarın önceki yazılarından:
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|