PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 

Kimlik sorunu -1

Kemal Burkay

Ben neyim? Biz neyiz?.. Sevgili okurlar, hiç bu soruları kendinize sormak gereğini duydunuz mu?

Gerek birey, gerekse bir grubun mensubu olarak zaman zaman bu tür sorular gündemimize gelir ve onlara cevap vermek gereğini duyarız. Ben de bu yazımda bunu yapacağım.

Kanımca her birimiz öncelikle dünyalıyız ve insanız. Dünyanın neresinde doğarsak doğalım; tenimizin rengi, kafamızın biçimi ne olursa olsun; hangi dili konuşursak konuşalım; zengin ya da yoksul olalım; iyi bir eğitim görmüş ya da görmemiş olalım... Bizim temel kimliğimiz bu: Dünyalı ve insan olmak. Bu nedenle bir süre önce yazdığım bir yazıda “Bir Dünyalıyım” demiştim...

Temel kimliğimiz bu olsa da başka birçok kimliğimiz var. Öncelikle bir aileninin içinde doğarız; bu da bize bir kimlik verir. Eski zamanlarda bugünkü modern, çekirdek aile yoktu; bir klan içinde doğardık ve onun mensubu olmakla anılırdık. Söz konusu klan ve tribü (aşiret) biçimindeki sosyal yapının kalıntıları kimi toplumlarda, örneğin biz Kürtlerde, çok değişerek de olsa, günümüze kadar süregelmiştir.

Kürdistan’da, özellikle son yüzyıl içinde birhayli gelişen kentleşmeye rağmen, hâlâ ülkemizin birçok yerinde insanlarımız aşiretleriyle anılırlar; yani aşiret kendi mensubuna bir tür kimlik verir. Hatta pek çok kişi, örneğin Güney ve Doğu Kürdistan’da, aşiret adını bir soyadı gibi kullanır.

Doğum yerimiz de kimliklerimizden biridir. Bir köyde, kasabada ya da kentte doğmuşuzdur. Kendimizi tanıtmak için sırasında bunu da kullanırız: Nereliyiz?..

Doğduğu yeri bir soyadı gibi kullananlar da çoktur...

Doğduğumuz, çocukluğumuzu, ilk gençliğimizi geçirdiğimiz yer aynı zamanda kişiliğimizin, duygu ve düşüncelerimizin şekillenmesinde küçümsenmeyecek bir etki yapmıştır. Orası bazen “baba evi” dir, bazen daha geniş anlamda “yurt”tur. Zamanla çevre de değiştirsek, dünyanın dörtbir yanına da gitsek,  baba ocağı ve yurt özlemi çeker bizi...

Ama “yurt”, “memleket” ya da “vatan” geniş anlamıyla başka pek çoklarıyla, yüzbinler ve milyonlarla paylaştığımız bir coğrafyadır.

Bu dünyada yüzlerce halk ve onların yurdu anlamında yüzlerce ülke vardır. Kimisi geniştir, kalabalıktır, Çin gibi; üzerinde 1,5 milyar insan yaşar. Kimisi küçüktür ve yalnızca yüzbinleri barındırır: İzlanda adası gibi...

Bizim ülkemiz Kürdistan’dır.

Bize Kürt ve Kürdistanlı denmesinin nedeni anadilimizin Kürtçe olması ve bu ortak dili konuşanların yüzyıllardan, hatta binyıllardan beri bu topraklar üzerinde yaşamasıdır.

Bu topraklar üzerinde yaşayan insanlar, dilleri ve kültürleriyle, tarihleriyle, gelenekleriyle, onları birbirine yaklaştıran nice bağla kendilerine özgü bir halk oluştururlar. Bu Kürt halkıdır. Biz bu halkın mensubuyuz.

Kürt olmak milyonlarca Kürdün ortak kimliği.

Kürt halkının binlerce yıldan beri üzerinde yaşadığı bu coğrafya tarihi Mezopotamya’nın kuzeyini, İran’ın batısını ve Anadolu’nun doğusunu kapsıyor. Ama ülkemizi, bazılarının yaptığı gibi ne sadece “Mezopotamya”, ne “İran”, ne de “Anadolu” olarak adlandırabiliriz. Bu yanlış bir adlandırma olur ve ülkemizi bölen, adımızı ve ülkemizin adını yasaklayan baskıcı devletlerin istediklerini yapmak olur.

Bu nedenle Kürdistan’ı “Doğu Anadolu” veya “Güneydoğu Anadolu”, “Kuzey Irak” gibi adlandırmak yanlış ve çoğu zaman kasıtlı olduğu gibi, “Mezopotamya” deyip geçmek de aynı biçimde, ülkemizi yok sayanlara ve adını unutturmak isteyenlere hizmet eder.

Kürtler, kendilerine özgü yurtları, dilleri, kültürleri, tarihleri ve öteki ortak sosyo-ekonomik bağlarıyla, yalnızca farklı bir halk değil, aynı zamanda bölgedeki Türk, Arap, Fars ve benzeri uluslardan farklı bir ulusturlar.

Öte yandan, Kürdistan coğrafyasında, yani anayurtta, ortak kimliği oluşturan ve bizi başka halklardan ve uluslardan ayıran söz konusu özelliklerin yanı sıra, insanlar ve gruplar arasında onlara özgü öteki kimlikleri oluşturan farklar da vardır. Bunların bazısına yukarda değindim: Aileden, aşiretten, doğduğumuz köy veya kentten gelen kimlikler... Bunların yanı sıra farklı din ve inançlara mensup olmak gibi. Farklı diller ve lehçeler konuşmak gibi...

Hiçbir ülkenin halkı, hiçbir ulus, inanç bakımından türdeş değildir. Ülkeden ülkeye fark etse de çoğu zaman birden çok inanç bir arada vardır. Örneğin bizim ülkemizde ve bizzat Kürtler arasında Müslüman, Hıristiyan, Yezidi gibi farklı inançlar vardır. Alevilik kimine göre Müslümen inancının farlklı bir mezhebi, kimine göre tümüyle ayrı bir dindir. Bunlar da insanlara bir dinsel kimlik verir: Müslüman, Hiristiyan, Yezidi, Alevi gibi... Hiçbir dini inancı olmayan ateistleri de unutmamalı tabi.

Eğer ülkede demokratik ve çağdaş bir sistem geçerliyse, birbirinin varlığına saygı gösterme anlayışı, yani tolerans varsa, bu farklı din ve mezheplerden insanlar, bir arada barış içinde özgürce yaşayabilirler. Bu anlayış ya da tolerans yoksa, çatışma başlar. Dolayısiyle, gerekli olan söz konusu farklı inançlara dayalı farklı kimlikleri yok saymak, insanları türdeş yapmaya çalışmak değil, onların varlığına, haklarına saygı gösterecek, birarada yaşamasına olanak verecek bir toplumsal anlayışı, çağdaş bir hukuk sistemini var etmektir.

Aynı şey dil planında da geçerlidir. Kürdistan’da, Kürtçeden farklı diller konuşanlar da vardır ve biz, sayıları Kürtlere göre az da olsa bu etnik grupları yok saymıyoruz. Kürdistan aynı zamanda onların da yurdudur. Kürtler bugün ülkelerine –Güney parçası hariç- egemen değiller; ama egemen oldukları zaman da ülkelerinde var olan etnik grupların varlığını, Türkiye’nin şoven ve ırkçı egemen çevrelerinin yaptığı gibi yok saymamalı, varlıklarına ve haklarına saygı göstermeliler. Ülkemizde demokrasi ve barış ancak böyle sağlanabilir. Türkiye’de eğer bugün demokrasi ve barış yoksa, bu anlayış ve böylesi demokratik bir düzen olmadığı, Türk rejimi farklılıkları tanımadığı ve toplumu zorla, baskıyla türdeş yapmak istediği içindir.

Şurası sevindirici ki Güney Kürdistan halkımız Türkiye’nin Kemalist rejiminin düştüğü büyük yanlışa düşmedi ve Federal Kürdistan’daki farklı etnik grupların varlığına saygı göstermekte, tüm temel haklarını tanımakta.

Nisbeten geniş bir coğrafyanın ve binlerce yıla dayalı bir tarihin, asıl olarak da yüzyıllar süren yabancı işgalinin, ülkenin bölünmesinin bir sonucu olarak Kürt dilinde birkaç lehçe oluşmuştur: Kurmanci, Zazaki, Sorani, Gorani gibi... Aslında farklı lehçe ve şivelerin ortaya çıkışı salt Kürt diline özgü değil; aynı şey başka birçok dilde de görülebiliyor. Ama ülkenin yüzyıllar süren bölünmesinin yanı sıra, dil ve kültürün yasaklanması ve bunun hâlâ sürüp gitmesi de bu farkların ortaya çıkmasında ve büyümesinde etkili olmuştur.

Bu sorunu nasıl çözebiliriz veya nasıl çözmeliyiz? Kanımca bu konuda da, aynen farklı din ve inançlar konusunda olduğu gibi, tümüyle demokratik yöntemleri kullanarak. Yani dil birliğini sağlama adına türdeşlik peşinde koşarak çekişme ve çatışmaya yol açılacağına, her lehçeye kendini özgürce ifade etme olanağı tanıyarak. Bir başka deyişle, her lehçe basın yayın, eğitim dahil, toplumsal hayatın her alanında özgür olmalı ve dilin birliği de doğal sürece bırakılmalı.

Toplumda yukarda saydıklarımızın yanı sıra, bir dizi başka kimliğimiz vardır. Mesleğimiz bunlardan biridir. Sevdiğimiz işler, uğraşlar, örneğin siyaset ve sanat da bunlar arasındadır. Bir başkası cinsel kimliğimiz, yani erkek ve kadın olarak farklılaşan kimliktir.. Bir diğeri sınıf kimliğimiz ve bundan kaynaklanan dünya görüşümüz, siyasal eğilimimizdir.

Bu konuya gelecek yazımda devam edeceğim.

Yazarın önceki yazılarından:

27 Mayıs “Devrimi”

Anılarımın 2. Cildi ve
Gerçeğin aynasına öfke duyanlar... (1. Bölüm)

Anılarımın 2. Cildi ve
Pusulayı şaşıranlar...
(2. Bölüm)

Anılarımın 2. Cildi ve
Zeki Adsız’la ilgili tepkiler (3. Bölüm)

Anılarımın 2. Cildi ve
İki kazı bile güdemeyecek adam...

(Bölüm 4)

Viyana-İzlanda, Dil ve Şiir
Bir Dünyalıyım
Kovancılar Depremi, Lazaref, Dema Nû ve Newroz...
Geçmişten bir sayfa...
Çok laf değil, somut adımlar...
KÜRT SORUNUNDA BU DURUMA NASIL GELİNDİ? 1960 VE SONRASI...
Pervasızlığın bu kadarı:
“Balyoz” derbe planı...
Kar – Şiir
Ali Baba Kırk Haramiler Mağarasında
Açılımda eksikler ve yanlışlar
İki ihtimal
Ergenekon eylemde
Tüm barış ve demokrasi güçleri uyanık olmalı
TBMM’de Kürt Sorunu ve Dersim…
Statükocu güçler, Ergenekon ve şiddet birbirine bağlı
Hey, Hürriyet! Orada kimse yok mu?..
Aptallık insana özgüdür
Alevi sorununu çözmeye Munzur’dan başlayın!
Abdülmelik Fırat’ın ardından
Aldatanlar ve aldananlar...
Sisteme kurban edilenler...
Ayıp diye bir şey vardır, Bay Akyol!
Şu bölme, bölünme hikâyesi...
Dema Nu ile söyleşi
Ne yazmalı?
Bu nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko ile değişim arasında
Ahmet Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış ve çözüm ortamı var mı?
Mardin olayı üzerine
Nesimi, Mahzuni, İhsani…
“Korku imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK, Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon

Güngören bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar..
.
Obama’nın ziyareti derde derman oldu mu?
29 Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül Kürdistan deyince...
Kar, bahar ve Newroz üzerine…
DTP sorumluları bu işlere ne der?
Bir hastane yazısı
Yerel Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un kısa bir tarihçesi
İşte buna şaşıyorum!
Ergenekon üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının da düşmanı
Din-siyaset ilişkileri
Ergenekon ve 33 asker
Din üzerine bir sohbet
Takke düştü, kel göründü
Türkiye sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar, cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon ve Dağlıca
”Bilgi Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Bu nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 
PSK Bulten © 2010