9-10 Eylül
Köln Toplantısı Sonuç Bildirisi
Kuzey Kürdistan Ulusal Platformu´nun
çağrısı üzerine Avrupa´nın çeşitli
ülkelerinde yaşamakta olan 200 dolayındaki Kürt
yurtseveri, 9-10 Eylül 2000 tarihinde F. Almanya´nın
Köln kentinde biraraya gelerek, Kürt ulusal
hareketinin son durumunu ve Türk Devletinin
buna ilişkin politikalarını
degerlendirdi; uluslararası
ve Kürt kamuoyuna aşağıdaki
bildirinin yayınlanmasını
kararlaştırdı:
Ortadoğu’nun en eski ve büyük
uluslarından biri Kürt ulusudur. O, zengin bir tarihe,
dile ve kültüre sahiptir. Dünyadaki tüm uluslar gibi Kürt
ulusu da, kendi kaderini özgürce belirleme, kendi toprağı
üzerinde özgürce yaşama, devlet kurma hakkı dahil
kendi ülkesini yönetme, onun zenginlik
kaynaklarından, çağdaş
bilim ve teknikten yararlanma,
dilini ve kültürünü özgürce kullanma hakkına sahiptir.
Ülkemizi aralarında bölüşmüş
olan sömürgeci devletler, bugüne kadar Kürt ulusunun varlığına
ve ulusal haklarına saygı göstermediler; onun özgürlük
istemine baskı, zulüm ve soykırımla karşılık
verdiler.
Bu eşi görülmemiş baskı,
zulüm, asimilasyon ve inkar politikasına karşı
Kürt ulusu sürekli olarak direnmiştir. Bu direniş
bugün de sürmektedir.
Türk rejimi
özellikle PKK Genel Başkanı Öcalan’ın
yakalanmasının
ardından,
Kürt ulusal hareketini tümüyle sindirmek
ve teslim almak için yoğun çaba içine girdi. Bu bağlamda,
PKK`nın kemalist rejimin Kürt halkını yoketmeye
yönelik oyunlarına alet olmamasını beklerken,
bu örgütün „Yeni Strateji“ adıyla yaşama geçirmek
istediği çizgiye karşı çıkan „Kürdistan
Özgürlük İnsiyatifi“nin platforma gösterdiği dayanışma,
toplantıya katılanlar tarafından anlamlı
bulunmaktadır.
Kuzey Kürdistan‘da
sorunu bitirdiği hayallerine kapılan Türkiye Cumhuriyeti,
Güney Kürdistan sınırlarını ihlal ederek
Kürt köylerini bombalıyor, masum Kürt köylülerini öldürüyor.
Kürt halkının en önemli kazanım ve başarılarından
biri olan Federe Kürt Devleti`ni, „Kürtler“ eliyle yıkmanın
senaryolarını hazırlıyor. Katılımcılar,
Güney Kürdistan´da elde edilmiş mevzileri önemli kazanımlar
olarak görür
ve bu kazanımlara yönelik saldırılar karşısında
olduğunu belirtir.
Bizler, Kürt ve dünya kamuoyunun
dikkatini, Türk devletinin bu plan ve oyunlarına çekiyor,
bunların boşa çıkartılması için duyarlı
davranmalarını telep ediyoruz.
Kürt ulusu, hiçbir zaman
yabancı boyunduruğunu ve teslimiyeti kabul etmemiştir
ve bundan böyle de etmeyecektir. Bunlar yanlış ve
başarı şansı
olmayan yöntemlerdir.
Türk devleti, Avrupa Birliği´nin
kendisine kapıları araladığı ve aday
adayı olarak kabul ettiği bir dönemde bile Kürt
halkının varlığını kabul etmiyor.
O, eski politikasında ısrar ediyor.
Toplatıya katılan bizler,
Türk devletini uluslararası sözleşmelere uymaya
ve bunların gereklerini yerine getirmeye çağırıyor,
bu bağlamda şu
acil taleplerde bulunuyoruz:
1- Olağanüstü Hale son verilmeli;
Köy Koruculuğu sistemi, kontrgerilla, JİTEM, Özel
Timler ve benzeri örgütler dağıtılmalı;
Kürdistan coğrafyası mayınlardan ve patlamamış
bombalardan arındırılmalı;
2- Köy ve kasabaları yakılıp-yıkılan;
göç etmek zorunda kalan milyonlarca Kürdün kendi topraklarına
dönmelerine olanak tanınmalı, bunun sonucu ortaya
çıkan zararları tazmin edilmeli;
3- 1984 yılından buyana
süregelmekte olan savaşta bir insanlık suçu olan
cinsel tecavüz olaylarına ülkemizde sıkça rastlandı.
Bu nedenle de “dün dündü"
deyip geçmemeli, konu ciddi olarak araştırılmalı,
sorumluları yargılanıp cezalandırılmalıdır.
4- İdam cezası kaldırılmalı,
tüm siyasi tutuklu ve hükümlüler koşulsuz serbest bırakılmalı
ve yurt dışında bulunan politik göçmenlerin
serbestçe dönüşlerine imkan tanınmalı;
5- Türkiye’nin yasal sistemi demokratikleştirilmeli,
Kürt ulusal kimliginin yer
aldığı yeni
ve demokratik bir anayasa
yapılmalı;
6- Düşünce ve örgütlenme özgürlügü
önündeki tüm engeller kaldırılmalı;
Kürt partilerinin kendi özgün adlarıyla
ve programlarıyla legal planda serbestçe çalışmalarına
olanak sağlanmalı;
7- Kürt diliyle eğitim,
basın, radyo ve televizyon serbest olmalı;
8- Kürtçe adları yasaklayan
tüm yasa ve kararnameler kaldırılmalı; Kürdistan
coğrafyasında değiştirilmiş olan
adlar geri verilmelidir.
Bu istemler, Kürt ve Kürdistan
sorununun çözümünün önündeki engelleri kaldıracak acil
adımlardır. Bu bağlamda da, Türkiye´deki tüm
ilerici, demokratik çevreleri, Kürt ve Kürdistan sorununun
çözümü önündeki engellerin aşılması, barış
ve demokrasi için çaba göstermeye
çağırıyoruz.
Öte yandan, uluslararası
kamuoyunu, özellikle de Avrupa Birliği’ni, Türk rejiminin
üstlendiği yükümlülükleri, bu arada Kopenhag Kriterlerini
dejenere etmeden, iç ve dış kamuoyunu oyalamadan
yerine getirmesi için çaba göstermeye çağırıyoruz.
Birleşmiş Milletler Örgütü ve Avrupa Birliği
başta olmak üzere uluslararsı kurum ve kuruluşlardan
Kosova, Doğu Timor ve Kıbrıs sorunlarına
gösterdikleri hassasiyeti
Kürdistan sorununda da ortaya
koymalarını istiyoruz.
Kürt yurtseverleri,
Ulusumuz tarihin nice zorlu sınavını
vererek bugünlere geldi. Bugün de yaşanan tüm zorluklara
ve acılara rağmen, umutsuz olmak için bir neden
yoktur. Kürt halkının mücadele potansiyeli ve azmi
geniştir, hiçbir güç ve hiçbir oyun bunu bitiremez.
Türk rejiminin oyun ve planlarını
boşa çıkarmak, ulusumuzun biran önce özgürlüğe
kavuşması için yurt içinde ve yurt dışındaki
yurtseverler olarak güçlerimizi birleştirmeli, mevcut
potansiyeli harekete geçirmeliyiz. Döneme uygun örgüt ve mücadele
biçimlerini yaratmalıyız. Bu anlamda da, ülke içinde
en geniş Kürt yurtsever kesimlerini
biraraya getirecek kitlesel
bir partiye ihtiyaç vardır.
Yurt dışında ise,
Kürt halkının istemlerini uluslararası kamuoyuna
duyurmak, etkin diplomasi çalışması yapmak
için Kürt politik ve demokratik
örgütleri güçlerini birleştirmeli; dünya kamuoyunun dikkatlerini
ülkemizdeki gelişmelere
çekmek için barışçıl,
demokratik eylemleri hayata geçirmelidirler. Toplantiya katilan
bizler, gerek bu madde ve gerekse bildirinin öteki bölümlerinde
geçen taleplerin gerçekleşmesi için K. K. Ulusal Platformu
başta olmak üzere tüm yurtsever kurum ve kişilere
görev düştügü inancindayız.
Yine, sesimizi
en geniş kesimlere ulaştırmanın yolu olan
basın-yayın alanında
da daha etkili araçlar yaratmak
için de girişimler başlatılmalıdır.
Öte yandan, Birleşmiş
Milletler Örgütü’ne, Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı’na ve
diğer uluslararası
kuruluşlara, Kürt ve Kürdistan
sorununu gündemlerine almaları,
çözümü için çaba göstermeleri
çagrısında bulunuyoruz.
Avrupa Birliği, Türkiye’nin Birlik normlarını
dejenere etmesine fırsat vermemelidir. TC, Kürt ve Kürdistan
sorununun barışçı çözümü yolunda adımlar
atmadığı sürece, AB askeri ve ekonomik yardımları
durdurmalı, siyasi destek vermemelidir.
Katılımcılar, Avrupa´nın
değişik ülkelerinde bulunan Kürt aydınlarının,
bulundukları ülkelerde insiyatifler oluşturarak
K.K. Ulusal Platformu ile dayanışma içerisinde çalışma
yapmalarının önemini vurgular, bu amaçla katılımcılar
arasından
merkezi bir komisyon oluşturmayı kararlaştırır.
Yine katılımcılar, Avrupa´nın çeşitli
ülkelerinde faaliyet gösteren
demokratik kitle örgütleri ile
kültürel kurumların, en kısa sürede bir araya gelerek
ortak bir çalışma programı yapmalarının
ve buna denk düşen örgütlenmeyi gerçekleştirmelerinin
önemine de dikkat çeker, kendilerinden, bu yönde çaba
harcamaları talebinde bulunur.
Köln, 9-10 Eylül 2000
|