PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

TÜRK POLİTİKASINDAN MANZARALAR

Zavallı İsmail Cem!

İsmail Cem bir düzen partisinde politikacı ve Türk hükümetinde dışişleri bakanı olmadan önce entellektüel geçinen biriydi. Demakrat, hatta bir parça da sol görüşlü biriydi. Eğer öyle kalsa, belki o da bugün demokrasiyi savunan, baskı rajimini eleştiren yazılar yazardı.

Ama hayat yolu onu bir düzen partisine götürdü, düzenin bir sorumlusu, avukatı yaptı. Bir başka deyişle roller değişti. Bu nedenle şimdi rejimin pisliklerine perde olmaya çalışıyor o da. Geçende AB-Türkiye Ortaklık Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada parti kapatmaları savunmuş, Avrupa’da da neo nazi partiler kapatılıyor demiş ve eklemiş:

“Türkiye’de bu tehdit yok.”

Doğru, Türkiye’de neo nazi tehditi yok; zaten bu partiler Türkiye’de iktidarlar. Rejimin kendisi başından beri ırkçı ve nazi benzeri. Hiç gitmedi ki yenisi gelsin..

Hey gidi dünya! Parti kapatmayı, bu ilkel, barbar, militarist ve ırkçı rejimi savunmak da eski entellektüel ve neo politikacı Cem’e düştü.. Şu düzen ne anasının gözü, insanları nasıl da tornadan geçirip dönüştürüyor!

Çiller Dut Yiyince..

Gazeteler yazıyor: “Çiller dut yedi..”

Çiller zaten anlatım güçlükleri çekiyor, zaman zaman çamlar deviriyor, zaman zaman da bazı sözcükleri, on kez denese bile söyleyemiyordu. Şimdi, üstelik bir de dut yiyince ne olur dersiniz?

Ne olacak, dut yemiş bülbül olur!..

Kurtarıcılar ve Hortlaklar..

Kriz yalnız ekonomiyi değil, siyaseti de tam bir iflasa götürüp mevcut liderler işportaya düşünce, toplumda kurtarıcı arayışı yeniden başgösterdi ve görülmemiş boyutlara vardı.

Önce bir “derviş” göründü, ama ondan umulan mucizeler gerçekleşmedi..

Arayış devam ediyor.

Kimisi ara rejim arayışı içinde ve paşaların sopasını gözlemekte..

Kimisi eskici dükkanına ya da mezarlıklara başvuruyor.. Bunlardan biri şu gariban Erdal İnönü.. Politikanın bu Kemal Sunal’ı, 12 Eylül sonrası birtakım gözaçıklar tarafından keşfedilip, baba yadigarı olarak politika sahnesine çıkarılmıştı da, bir uyurgezer gibi dolaştığı bu sahneden gidinceye kadar epey “süphanallah!” çekmiştik.. Anlaşılan bu kez bazı şaşkınlar onu geri getirip yeniden asabımızı bozacaklar..

Ya Bay Demirel’e ne dersiniz? Biz nice “ya sabır!”dan sonra ondan artık kurtulduğumuzu sanmış, hatta gidişini bir rakı ziyafetiyle kutlamıştık.

Gerçi, “bu Demirel mezarında bile bize rahat vermez!” deyip kaygılarımızı da belirtmiştik.. İşte korktuğumuz şimdi başımıza geliyor: Bay Demirel, politika sahnesine yeniden dönmek için atak yapmakta. Geçende, “Eğer bana görev verilirse, kaçmam!” dedi.

Sanki gelinen durum; bu batak, bu kriz, bu cehennem, Demirel gittiği içindir. Sanki herşey birkaç ayın içinde olup bitti! Sanki ülkenin bu duruma düşmesi Demirel ve Ecevit’in kırk yıllık tahtaravalli oyununun ürünü değil..

Demirel’e en iyi cevabı ise, o tatlı kalemiyle Bekir Coşkun verdi: Sen kaçmazsın, ama bu gidişle biz kaçacağız!

Canlı cenaze

Muzip gazetecinin biri “Ecevit öldü” diye bir haber yapmış ve bu yüzden borsa düşmüş, faizler fırlamış!

Ama canım, inanılmıyacak gibi değil ki! Adam ortalıkta canlı cenaze gibi dolaşıyor. Bir gözü, bir kulağı kapalı. Sesi ağlamaklı. Yeni “atta”ya gelmiş çocuklar gibi yürüyor. Pek yakında emeklemeye başlarsa hiç şaşmamak gerek. Hafıza dersen o biçim.. Kutladığı bayramı, tedavi gördüğü hastanenin adını şaşırıyor.

Bunlar ileri derecede yaşlılık belirtileri ve çoğu zaman da ölümün eşiğindeki insanların görüntüsü. Yaşlılıkta bunama bir tür çocuklaşmadır. Ayıp da değil hani. Herkesin yaşamında yaşlılık var, ölüm var. Bundan dolayı Ecevit’i ayıplayacak halimiz yok.

Ayıp olan, buna rağmen geminin kapanlığında direnmek.

Ama bu yalnız onun suçu mu? Ya bu parlamento, bu siyasi partiler, en başta kendi partisi?.. Alahaşkına bu memlekette başka adam yok mu?

Ama canım, derdi bize mi kalmış!.. İyidir iyidir, devam et sayın Ecevit! Gemi yan yatmış, ama sulara hala gömülmedi, belki bu işi başarırsın…

Bu kokuşmuş, bu zalim, bu rezil sistemin çivi ya da lehim tutar yeri yok. Batıp gitsin ki belki birşeyler değişsin. Kurtuluş tam da bundadır.

 
PSK Bulten © 2001