PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”

Mesud Tek

Görüşmeler yapmak üzere Ankara’ya gelen AB Troyası, Türkiye’nin üyeliğe nasıl hazırlandığını, güvenlik güçlerini AB standartları çerçevesinde nasıl eğittiğini televizyon kanallarından canlı olarak izledi; gördü, öğrendi.

Güvenlik güçlerinin 8 Mart nedeniyle gösteri yapan kadınları nasıl jopladıklarını, göstericileri gaz sıkarak nasıl dağıttıklarını, kaçarken düşen kadınların arkadan gelip yetişen polisler tarafından sırasıyla nasıl dövüldüklerini AB Troyasıyla birlikte biz de izledik. Troya ile görüşme yapan Türk Dışişleri Bakanı Gül de izlemiş olacak ki, AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Olli Rehn ile birlikte basın mensuplarının karşısına çıktığında yüzü allak bullaktı. “Şimdi zamanı mıydı, bu işi televizyonların karşısında yapmanın ne alemi var?” der gibiydi.

AB Troyası’nın da gördüğü mızrak çuvala sığmayacak kadar büyük ve de açıkta olunca Dışişleri Bakanı ezberini bozmak zorunda kalarak ilgili bakanlığın olayı soruşturacağını söyledi.

İlgili bakanlığın, yani İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı soruşturmaların ne menem bir şey olduğunu, kamuoyu en son Kızıltepe’de yaşanan cinayetle ilgili yapılandan biliyor.

TBMM İnsan Hakları Komisyonu başta olmak üzere siyasi parti ve insan hakları örgütlerinin hazırladığı raporlar, olayın tanıkları, 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ve babasının güvenlik güçleri tarafından katledildiklerini söylemesine karşın, araştırma yapan İçişleri Bakanlığı Müfettişleri’nin polisleri aklayıp, mağdurları suçladığı henüz unutulmadı.

Diyarbakır’ın kulp İlcesine bağlı Keper mezrasında bulunan toplu mezarlarla ilgili olarak Başbakan R.T. Erdoğan’a verilen soru önergesine verilen cevapta İçişleri Bakanı A.Kadir Aksu, “Bu tür iddiaların örgüt sempatizanı kuruluş-şahıslar tarafından güvenlik güçlerini yıpratmak amacıyla gündeme getirildiğini” söylüyor. Yani bölücüler, ona hizmet edenler önce insanları öldürüp suçu güvenlik kuvvetlerine yıkıyorlar, daha sonra da AİHM giderek Türkiye’yi mahkum ettiriyorlar!..

Aynı anlayış 8 Mart gösterilerinde yaşananlara yönelik olarak ta dile getiriliyor. Hükümet sözcüleri “olayın provakasyon” olduğunu söyleyerek güvenlik güçlerinin “astığım astık, kestiğim kestik” tavrına desteklerini devam ettiriyorlar; 12 yaşındaki Uğur’u katledenleri taltif ettikleri gibi... Hükümet sözcülerinin dediğine bakılırsa AB üyeliğine engel olmak isteyenler kendilerini polise kovalatmış, yerlerde sürükletmiş, joplatmışlar!...

AKP hükümeti,  AB üyeliğini gerçekten istiyorsa eğer, gülünç duruma düşmekten vazgeçmeli. Demokrasi konusundaki ezberini bozmalı, demokrasiyi sadece işine geldiği kadarıyla değil, herkes için istemeli ve bu doğrultuda çalışmalıdır. AB karşıtlarının bizzat ordu ve emniyet içinde de yuvalandıklarını görmeli, iktidarını korumak amacıyla sözkonusu militarist ve tutucu kesimlerin sırtını sıvazlama yerine, Kopenhag Siyasi Kriterleri doğrultusunda yapılan değişikliklerin hayata geçmesi için çaba sarfetmelidir.

***

Öyle anlaşılıyor ki “bölücüğü önlemek” öteki tüm hükümetler gibi AKP Hükümeti’nin de öncelikleri arasında.

Ülkenin birliği ve bütünlüğünü koruma amacıyla cansiparane çaba harcayan hükümet hızını alamamış olacak ki bazı tilki, yabani koyun ve karaca türlerinin isimlerini ülkenin birlik ve beraberliği için tehlikeli bularak, değiştirmiş.

Çevre ve Orman Bakanlığı, “Türkiye'nin üniter yapısını” korumak amacıyla  adı “Vulpes Vulpes Kurdistanica” olan Kızıl Tilki’ye “Vulpes Vulpes”, adı Ovis Armeniana olan Yaban Koyunu’na “Ovis Orien Anatolicus”, “Capreolus Capreolus Armenius adlı Karaca türüne de “Capreolus Caprelus Capreolus” adını takmış,.

Bilimsel literatüre usulüne uygun olarak kaydedilen bu isimlerin, siyasi saiklerle değiştirilmesinin bilim çevrelerince kabul edilmesi söz konusu bile olamaz.

Buna rağmen AKP hükümeti, tüm hükümetlerin TC’nin kuruluşundan itibaren devam ettirdiği geleneği sürdürmekte herhangi bir beis görmüyor. Kürtçe, Ermenice, Lazca, vb olan şehir, köy, dağ ve vadilerin yanısıra hayvanların isimlerini de değiştirerek “üniter yapıyı” koruyor!..

Oysa Türk hükümetinin, kendisini uluslararası bilim arenasında gülünç duruma düşürmeden de “üniter yapıyı” koruması mümkün. Bölücü adlar taşıyan tilkiler, yaban koyunları, karaca ve öteki hayvanlar toptan yok edilirlerse, “üniter yapı” sonsuza kadar korunmuş olur.

Hükümetin hayvanseverlerin tepkisinden korkmasına da gerek yok. Bazı hayvanseverlerin bölücü hayvanların öldürülmesine sessiz kalacaklarından emin olabilir. Ülkenin birliği, bütünlüğü için bu konuda çıkabilecek bazı çatlak seslere de gögüs germek gerekir artık!...

AKP bilimsel literatüre geçmiş hayvan isimlerini değiştirerek “üniter yapıyı” koruyabilir mi? Bilinmez.

Ama bu kafa yapısıyla AB’ye giremeyeceği kesin.

 
 
PSK Bulten © 2004