Açılım devam etmeli
Mesud Tek
İlk adıyla “Kürt açılımı” başladığında
bir çokları gibi ben de, sürecin kolay işlemeyeceğini,
başta devlet kaynaklıları olmak üzere birçok
engelle karşılaşacağını tahmin
ediyordum.
Süreç başladıktan sonraki gelişmelerin de
gösterdiği gibi, sürecin önündeki en büyük engeller devlet
markasını taşıyor, Başbakan “bu bir
devlet projesidir” dese de..
Ve bu nedenle açılım süreci biraz da AKP Hükümeti
ile devlet arasındaki bilek güreşiydi ve öyle olmaya
da devam ediyor.
Ulusal, bölgesel ve uluslararası şartları
iyi okuyan Hükümet, devletin var olan yapısıyla
devam etmesinin mümkün olmadığını görüyor,
“devletin bekası” için bazı değişiklikler
yapmak istiyor.
“Devlet” ise düşünülen değişikliğe karşı,
bölünüp parçalanacağı inancında.
“Bölünüp, parçalanma, dağılıp un ufak olma
söyleminin”, CHP ve MHP’nin ağzından düşmemesi
bu nedenle.
Onların, devletin, kurulduğu andan itibaren her
türlü değişime karşı direnirken dile getirdiği
söyleme sarılmaları gayet normal.
Çünkü onlardan birisi Sunni Müslüman-Türk devletinin kurucusu,
ötekisi ise kendisini “son Türk devletinin idamesi”ne adayan
bir parti.
CHP, açılımda ısrar edilmesi halinde onlarca
“İzmir Olayı”nın yaşanacağını,
ülkesinin birliğine sahip çıkanların dünyayı
“açılımcılara” dar edeceğini söylüyor.
Geçmişte “son Türk devletinin komünistlerin eline geçmemesi”
için binlerce devrimci ve demokratın kanını
akıtmaktan geri kalmayan MHP, bugün devleti korumak için
dağa çıkmaktan dem vuruyor, halkı ayağa
kalkmaya çağırıyor.
Ve akabinde Ankara ve ilçesi Keçiören’de DTP binaları
kundaklanıyor..
Sadece bu mu?
Türkiye’de Umut yeşermeye, “iyi şeyler” olmaya
başladığında yaşananlar yeniden yaşanıyor.
Genelkurmay’da , askeri vesayet rejiminin devamını
sağlamak ve darbeye zemin oluşturmak amacıyla
hazırlanan ve gayri Müslimleri hedef alan “Kafes” planının
ortaya çıktığı, Ergenekon Davası’nın
kuvvet komutanlarının sanık olarak ifadeye
çağrıldıkları bir aşamaya ulaştığı
anda, sayın Ahmet Türk’ün dediği gibi, bir yerlerde
bazıları bir kez daha düğmeye bastılar.
Ve tarih bir kez daha tekerrür etmeye başladı.
Öcalan, AB’nin de talepleri doğrultusunda yeni hücresine
taşınıyor ve taşındığı
yeni yerinden verdiği ilk mesajında yeni yerinde
havasız kaldığını, yarı ölü
yarı sağ halde olduğunu belirtiyor ve taraflarını
tepki vermeye çağırıyor; kendisi ve PKK’yi
tasfiyeyi amaçladığını iddia ettiği
açılımın sona erdiğini ilan ediyor..
TBMM İnsan Hakları Komisyonu, DTP’nin Öcalan’ın
tutulduğu odayı yerinde incelemek amacıyla
heyet gönderilmesi önerisini reddediyor.
Her zaman asık suratlı olan DTP Eşbaşkanı
Ayna da, güleç bir yüzle gazetecilere, “ne açılımı,
açılım İmralı’ya yönelik tavır ile
sona erdi, açılım maçılım kalmadı
arkadaşlar”, “sorun odanın büyüklüğü,
küçüklüğü değil. Bakın biz ‘muhataplık’
diyoruz.” diyor.
Ve “Öcalansız dünyayı size dar ederiz” diyerek
sokaklara çıkıp, yakıp yıkanların
sırtını sıvazlıyor.
Daha önce de MHP ve CHP de değişik vesilelerle
örneğin Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un
Nusaybin’de söylediklerine bakarak “açılım sona
erdi” demişlerdi..
Sayın Ayna da Öcalan muhatap alınmadığı
için açılımın sona erdiğini müjdeliyor!.
Tokat’ta ise pusuya düşürülen 7 asker öldürülüyor.
Aynı gün aşağı yukarı iki yıldır
bekletilen DTP hakkında açılan kapatma davasının
görüşülmesine başlanıyor.
Ve Türk-Kürt gerginliği giderek artıyor, artırılıyor..
Bu ve benzeri gelişmeler olurken, açılımı
başlatan AKP hükümeti, yapacak başka bir şey
yokmuş gibi, taş atan çocukların terör olaylarına
bakan mahkemelerde yargılanmasını sağlayan
kanunun değiştirilmesini belirsiz bir tarihe erteliyor!..
Ve süreç bu yaşananların gölgesinde işliyor.
İşlemeli.
Çünkü devlet Kürt sorununu şiddet yolu ile çözmek için
her yola başvurdu, ama başarılı olmadığı
görüldü.
Aynı belirleme PKK için de geçerlidir.
PKK yöneticileri yaptıkları açıklamada bu
gerçeği defalarca dile getirdiler.
Bu nedenle sayın Ayna, üstü kapalı tehdit içeren
“tabanımız bize dağa çıkın diyor”
söylemi ve benzerlerini bir kenara bırakırsa çok
hayırlı bir iş yapmış olacak.
Sayın Ayna da bilir ki sorumlu politikacılar tabana
kulak verir ama her istediğini yapmazlar, tabii eğer
bağımlı ve muti değillerse!..
Kürt sorunun şiddet yoluyla çözülemediği görüldü.
Mevlana’nın dediği gibi “artık yeni şeyler
söylemek” gerek.
Yani bugüne kadar denenmeyeni denemek, sorunu barışçıl
çözümünü sağlamak, buna uygun söylem tutturmak, eylemler
yapmak, adımlar atmak...
Bunun için yapılması gerekenlerin başında
son gelişmelerin de gösterdiği gibi Ergenekon’un
işine yarayan, derindeki ve serindeki devletin ekmeğine
yağ süren eylem ve söylemlerden vazgeçmek, Diyarbekir’de
öldürülen gencin katili ile Tokat eyleminin arkasındaki
güçleri açığa çıkarmaktır.
Ki, bu görev en başta olayı “ikinci 33 asker olayı”
olarak niteleyen AKP hükümetinindir.
AKP hükümeti zorda kaldığında, Diyarbekirlilerin
dediği gibi “cızıxlıx” yapmayı bir
kenara bırakmalı, kendi başlattığı
sürece kararlılıkla sahip çıkmalıdır.
Sürecin başarısı, ilk elden, gelecekte gerginlik
kaynağı olmaya aday olan bazı DTP’li milletvekillerinin
polis zoruyla mahkemeye götürülmesini engelleyecek yasal düzenlemelerin
yapılmasını zorunlu kılıyor.
PKK ve çevresinin, bir halkın özgürlüğünün, ne
kadar önemli olursa olsun bir tek kişiden daha önemli
olduğu bilinci ile hareket etmesinin süreci olumlu yönde
etkileyeceğine kuşku yok.
PKK, şartları iyi okumalı, Öcalan’ın
muhatap alınmasının var olan şartlarda
mümkün olmayacağını, açılım sürecinin
ilerlemesinin, Öcalan’ın durumunun daha da düzelmesine
neden olacağını görmeli.
PKK dışında kalanlar ise, ki -buna biz de
dahiliz- süreci devlet-PKK düetinden çıkartmak için,
amiyane tabirle üzerlerindeki ölü toprağını
atmalı, kendi görüş ve önerileri ile daha görünür
hale gelmelidirler.
Biz Kürtler sık sık “bu lo lo, daha bunun lê lêsi
var” deriz.
Yaşananlar, sürecin ilk ve çok önemli sıkıntıları;
önümüzdeki dönemde benzeri ve daha ağırı sıkıntılarla
yüz yüze kalabilir.
Ama ben sürecin belirli bir müddet kesintiye uğrasa
da devam edeceğini düşünüyorum.
Çünkü süreci zorunlu kılan ulusal, bölgesel ve uluslar
arası etkenlerde bir değişiklik yok, olduğu
gibi duruyorlar.
Süreç devam etmelidir.
Aksi durumu hiçbir vicdan ve izan sahibi kişi düşünmek
bile istemiyor.
Bu nedenle aklı selim davranmanın ve barışta
ısrarcı olmanınve kararlı bir duruş
sergilemenin tam zamanı..
Yazarın önceki yazılarından:
Demek
ki Neymiş!..
Her
İkisi De Doğru Söylüyor
Açık Mektup
Sayın
Erdoğan Devamını da Getirin
Zorlu
Ama Önemli Bir Başlangıç
Kurd
û Proseyê Aşitî Li Tirkiyê
6.
Kürdistan Hükümeti
“Ortadoğu’da
Allah’ın Dediği Olur”
Ez
jî Çûme Hecê
Kendi
Liderlerimizden Öğrenmek..
Bir
kez daha “Keşke” Dememek İçin
“Türk
Sorunu” mu?
1
Eylül ve Süreç
“Ölüm
ile Korkutup Sıtmaya Razı Etmek”
Xala
Hertimî Ya Rojeva me Ya Siyasî
İyimserlik
ve Olmazsa Olmazlar...
Seçim
Sonrası Sınavı
Güney
Seçimleri Ve Tavrımız
Halwesta
me
Demokrasi,
Dipçik ve Cop
Yetersiz
ama önemli..
“Peygamber
Ocağı” Böyle İse Eğer..
Olmazsa
olmazlar!..
Erdoğan Samimi İse Eğer..
Eğitim,
ama nasıl?
Gözden
Kaçırılmaması Gerekenler..
Türk
Devleti PKK İle De Görüşmelidir!..
Türkiye
Bir Kez Daha Yol Ayrımında..
Musul’da
Neler Oluyor?
“Türkiyelileşme"
Mi, Kürdistanileşme Mi?
Obama’nın
Ziyareti ve Derinlerin Çiçeği’ne Dair..
Şehidler
Günü
Soğukkanlı
Olmanın Zamanı
29
Mart Sonrasına Dair
“Ya
Hezar ya Hiç”
Mart
Ayı ve Dersleri
Can
Kurban Bu Provokasyona
Kim
Korkar Diyalogdan?
Onur..
“Bu
da böyle biline”
Yêzidiler,
Güven ve Vefa
“Kürdistanlı
Partiler Konferansı”
Bilim
İnsanı Siyaset İlişkisi Ya Da Atı
Arabanın Önüne Bağlamak
Eğri
Oturup Doğru konuşursak..
Darısı
Diyarbekir’in Başına!..
Tilkinin
Şahidi; Türk toplumu Ne zaman Isyan Edecek?
“Vatan”
ve teferruat!..
Tekrarın
getireceği sıkıcılığı da
göze alarak..
Velev
ki dedirtmesin!..
İtiraf..
Terk
Etmesi Gerekenler..
Arap
Şovenizmi ve Tersyüz Edilen Gerçekler
Başbakan’ın
Yeri ve Sakızı
Fırsat..
İkinci
Tezkereye Dair..
Kirli
Çamaşırlar Ortaya Dökülürken..
Beklenen Oldu..
Ben Işık Koşaner’i Sevdim
Bu
Sonbahar Güney’de Sıcak Geçecek
Yalandan
Kimin Evi Yanmış ki!.
Kürdi
Çatı
Uzlaşmak…
Güngören,
Kerkük ve Ergenekon’a Dair
Birlikte
Yaşama Üstüne
Taraf Olmak Yetmez Müdahil Olmak Gerek
Taraf Olmak
Takke Düştü Kel Göründü..
Malumun İlami Ya da Yeni Bir Şey Yok
“Ordu
Yargı El Ele”
Anayasa
Mahkemesi Kararı Neyi Gösteriyor?
1000
İmza ve “Yabancı”lar
1000
İmzanın Önemi
Samimiyetölçer!..
Gerçekçi
Olmak Gerekirse..
İyi
Şeyler
Kürt
Çatısı
Kargalar
Bile Gülmüştür
Kemalizmi
Kurtarmak Kürtlerin İşi Değil
Ağız
Bir Kere Yanmaya Görsün
“Bir
Musibet Bin Nasihattan Evladır”
Şehitler
Günü
Kendisine
Dokunulunca
Aklına Hukuk Ve Demokrasi Gelenler
Hasan
Cemal, Çocuk ve Berekete Dair
Haydi
Şaşırt Bizi Erdoğan!..
Kara Harekatı ve Acı
Gerçeklerimiz
Türk
Medyası, Çifte Standart ve Çocuk
“Türk
Devleti İnsanlık Suçu İşliyor”
Zorlukların
Üstesinden Gelmek İçin..
Allah
Söyletiyor!.
Sevinmek İçin Erken
“Gelin
Canlar Bir Olalım”
Havuç-Sopa
ve AKP’ye Dair
“Hak
İçin Haklıdan Yana Olmak”
Sorti,
Bombalama ve Bilime Katkıya Dair..
"Müslüman
Mahallesinde Salyangoz Satmak"
"Ya
Hezar Ya Sıfır"
Erdoğan
ve Nobel
Baykal’ın
Başına Düşen Taş
Samimiyet
Sınavı-2
Türkiye
Paşalar Cumhuriyeti
PKK
Ateşkes İlan Etmelidir (*)
Tezkere
ve Kararlılık
Çıkmaz
Sokak
Olması
Gereken..
Kemalizm
İçin Kaygılanmak Kimin İşi?
Perşembenin
Gelişi
Gerginlik
Kapıda
Sözcüklerin
Önemi!..
Şeyh
Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü
Masalları
Kıyamet
Koparken...
Anayasa
ve Kürtler
Qandil’e
Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı
Kendimize Batırmalıyız
Seçimler
ve Sonrası..
Rektörün
Tuttuğu Ayna
Öcalan
İçin Fırsat
Sular
Giderek Isınırken..
Lafla
Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi
Çocuklar”a İş Çıktı
Polis
Devleti
Papatya
Falı
İran-ABD
İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu
Süreç
Hazır
Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir
Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen
Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız
Kürdistan
Newrozu
Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun
İlani
Evren
Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul
ve Tokmak
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|