Bugün Her Zamandan Daha Fazla
Birliğe İhtiyacımız Var
Mesud Tek
Kürdistan Sosyalist Partisi-PSK 30 yaşına giriyor.
30 yıl, insan ömrünün yarısı, Cahit Sıtkı’nın
dizeleriyle “yolun yarısı”ndan 5 durak öncesi..
Örgütlü Kürt mücadelesinin İkinci Dünya Savaşı
yıllarında ete kemiğe büründüğü, en yaşlı
Kürt partilerinin bu yıllarda kurulduğu gözönüne
alındığında azınsanmayacak bir süre
olan 30 yıl, toplumsal mücadele açısından ise
çok ama çok kısa bir zaman dilimi.
Geride bıraktığımız 30 yıl,
amansız mücadele ve direnişlerle, cezaevleri-işkence
ve sürgünlerle dolu.
30 yılda birçok başarı yaşadık.
Yenilgilerimiz, önümüze koyup da gerçekleştiremediğimiz
hedeflerimiz de oldu. Maalesef üzülüp hayıflandığımız
günlerin sayısı, sevinçli olduğumuz günlerden
çok fazla.
“12 Eylül Fırtınası’ ve sonrasında yaşanan
15 yıllık savaş ve oluşan devlet kaynaklı
terör ortamında güç ve mevzi yitirdik. Ama davanın
haklılığından, tuttuğumuz yolun doğruluğundan
aldığımız güç ve inançla ayakta kalmayı
başardık. Mücadelemizi yalpalamadan, kararlı
bir biçimde sürdürdük.
Bugün, yola çıkarken önümüze koyduğumuz hedefleri
gerçekleştirmekten uzağız. Hatta bazı
alanlarda daha geride olduğumuzu söyleyebiliriz. Örneğin,
yola çıkılırken Kürt ulusal hareketinin gündeminde,
Köy Korucu’luğunun ortadan kaldırılması,
yakılıp yıkılan köylerin yeniden inşa
edilmesi, sürgün edilenlerin köylerine geri dönmesi, zararlarının
tazmin edilmesi gibi talepler yoktu. Şu anda varolan
bu ve benzeri talepler 15 yıllık savaşın
ürünleri, bizlere armağanı!..
Kürtler ülkesi işgal edilmiş, bölünüp parçalanmış
bir halktır. Kuzey Kürdistan’da, halkımız ulusal
baskı altındadır, hakları zorla gaspedilmiştir.
Ülkesini özgürleştirmek, kendi kaderini tayin etmek
tüm Kürtlerin ortak amacıdır. Bu amaca ancak ayrı
sınıfsal kökene mensup, çıkarları, dini
inançları, dünya görüşleri farklı tüm Kürtlerin
ulusal- demokratik bir cephede biraraya gelmesiyle, ortak
mücadelesiyle ulaşılır.
Partimiz, bu gerçekten hareketle her zaman ulusal demokratik
güçlerin birliğini savundu. Okun sivri ucunun sömürgecilere
çevrilmesi gerektiğine inandı, yurtsever güçlerin
bir araya gelmesi için çabaladı, fedakarlıktan kaçınmadı.
Kuzey Kürdistan’da, ete kemiğe bürünemeyip dağılanlar
da dahil, oluşturulan tüm birliklerin içinde yer aldık,
bazılarının oluşturulmasına ön ayak
olduk. Bu partimiz için bir övünç kaynağıdır.
Bir başka övünç kaynağımız ise, öteki
parçalardaki Kürt yurtsever güçleriyle olan ilişkilerimizdir.
Parçalar arasında gerginliğe yol açabilecek eylem
ve söylemlerden uzak durduk, karşı çıktık.
Her parçadaki mücadelenin kandine has özellikleri olduğunu,
kurtuluşun başlıca o parçadaki yurtsever güçlerin
eseri olacağını savunduk. Diğer parçaların
işlerine karışmadık, örgütlerini dost
olarak gördük, dostluklarını kazanmaya çalıştık.
Bununla birlikte, parçalarda yürütülen mücadeleler arasında
dayanışma ve işbirliğini sağlamak,
tüm Kürt örgütler arasındaki ilişkiyi güçlendirip
geliştirmek amacıyla, adı ne olursa olsun bir
ulusal kurumun oluşturulmasından yana olduk; bu
uğurda çaba sarfettik. Günümüzde böylesi bir yapıya
her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. ABD’nin Ortadoğu’ya
yönelik politikası, AB-Türkiye ilişkilerinde varılan
yeni boyut, başta Türkiye olmak üzere bölge devletlerinin
Güney Kürdistan ve Kerkük sorununa yönelik tavırları,
Irak’dan sonra sıranın İran ve Suriye’ye geleceğina
dair söylemlerin artması, böylesi bir kurumun oluşturulmasını
elzem hale getirmektedir.
Kürt toplumu, sınıflı bir toplumdur, çıkarları,
dünya görüşleri farklı toplumsal kesimleri içinde
barındırır. Partimiz Kürdistanlı emekçilerin,
yoksul ve topraksız köylülerin partisidir. Bu kesimlerin
çıkarlarını savunmak başlıca görevlerimiz
arasındadır.
Bilim, teknoloji alanlarında yaşanan dev gelişmelere
karşın, kapitalizm toplumlarda eşitlik ve adaleti
sağlayamadı, yapısından kaynaklanan nedenlerden
dolayı sağlayamaz da. Yaşanılan yenilgilere,
dağılmalara karşın bugün de sosyalizm
kapitalizmin alternatifidir. Sömürünün ortadan kaldırılması,
toplumlarda eşitlik ve adaletin sağlanması
sosyalist bir yapı ile mümkündür.
Ama ülkemiz Kürdistan açısından sosyalizm uzak
bir hedeftir. Kürdistan özgürleşmeden; demokratik bir
toplum oluşmadan sosyalizm mümkün değildir. Öncelikle
bunun mücadelesi verilmeli, gerçekleştiğinde de
sosyalizm demokratik yol ve yöntemlerle kurulmalıdır.
Partimiz, Türk devrimci ve demokratik güçleriyle ittifaka
büyük önem verdi, veriyor. 12 Eylül öncesi, demokratik mücadelede
bu kesimlerle iş ve güç birliği yaptık. Değişik
nedenlerden dolayı bugün sadece bizim değil, Kürt
yurtsever hareketinin bu güçlerle olan ilişkileri zayıf.
Bu ilişkilerin güçlendirilip geliştirilmesi için
her iki kesim de çaba sarfetmelidir.
Kuruluşumuzdan itibaren tutucu davranmadık. Ülkede,
bölge ve uluslararasında yaşanan gelişmeleri
anlamaya, tahlil etmeye çalıştık. Yayınlanan
yurtdışı konferans belgelerimizin, kongrelerimize
sunulan rapor ve kararlarımızın da açıkca
gösterdiği gibi, köklü değişimlere paralel
olarak parti programımızı, hedef ve mücadele
ilkelerimizi, sosyalizm anlayışımızı
değiştirdik. Kendi kaderimizi tayin etme, Kürt sorununun
eşitlik temelinde çözümü ilkemiz ise her zaman varlığını
korudu, ülkemiz özgür olana kadar da koruyacak.
Parti’yi bir amaç olarak değil, amaca ulaşmada
bir araç olarak gördük. Amaç, araç ve mücadele yöntemleri
arasındaki diyalektik bağı her zaman gözönünde
tuttuk. Değişen şartların gerektirdiği
mücadele biçimine, bu biçimin zorunlu kıldığı
araçlara önem verdik.
Amaç, araç ve yöntem arasındaki bağ, ülkede ve
bölgedeki yeni gelişmelerle daha belirgin hale gelmiştir.
AB Komisyonu’nun Türkiye raporu, AB-Türkiye arasında
üyelik görüşmelerinin başlaması ihtimalinin
artması, yeni mücadele araç ve yöntemlerinin devreye
konulmasını gerektirecektir. Görüşmelerin başlaması
halinde, Türkiye istemese de bazı değişiklikler
yapmak zorunda kalacak. Sivil toplum örgütlenmelerinin, sendikalar,
kültür ve sanat kurumlarının daha da önem kazanacakları
bir dönem başlayacak. Legal mücadele daha bir önem kazanacak,
Kürt sorunun eşitlik temelinde barışçıl
çözümü olanağı giderek artacak.
Bu ve benzerleri, siyasi partilerin tek başlarına
gerçekleştirecekleri işler değildir.
Partimizin 30 yılı nedeniyle, bir kez daha yurtsever
partileri, ulusal kurum ve kuruluşları dönemin önümüze
koyduğu görevleri yerine getirmek, uygun mücadele araçları
oluşturmak amacıyla iş ve güçbirliğine
çağırıyoruz.
Geride bıraktığımız 30 yılda
bir hayli yoldaşımızla yollarımız
ayrıldı. Bazıları yürüyüşlerine başka
kanallarda devam ettiler, önemli bir bölümü ise aktif mücadeleden
uzaklaştı. Deyim yerideyse evlerine çekildiler.
Ayrılma nedenleri ne olursa olsun bu arkadaşlarımızın
da partimizin 30. yılına ulaşmasında payları
vardır. Bu insanlar Kürt halkının özgürlüğü
uğruna partimiz saflarında emek sarfetmişlerdir.
Partimizin 30 yılı nedeniyle bu emektar arkadaşlarımızı
evlerinden çıkmaya, yurtsever mücadeleye daha fazla katkı
sunmaya çağırıyoruz.
Eski, emekdar yoldaşlarımızın, bu katkılarını
partimizin saflarında sunmaları, bizleri daha da
mutlu eder.
|