PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Herkese Lazım Olanlar...

Mesud Tek

KONGRA-GEL’e bağlı silahlı güçlerin, Musul’da, kendisinden ayrılıp Partiya Welatparêzên Demokrat’ın inşasında yer alan eski yönetici ve kadrolarına yönelik saldırısıyla ilgili yaptığımız açıklama, bir hayli tepki aldı.

E-mail adreslerimize gönderilenlerle, diğer sitelerde yeralan açıklamamızın altına yazılan tepkileri, çok çeşitli olmalarına karşın iki gruba ayırmak mümkün..

Tepki gösterenler arasında tahmin edeceğiniz gibi, PKK-KONGRA GEL taraftarları da bir gurubu oluşturuyor. Onların ilettikleri tepkilerin içeriği, yine tahmin edeceğiniz gibi tehdit, yapılan saldırıyı onaylama, Abdullah Öcalan’a körü körüne bağlılık, vb..

Tabii bu arada partimizi de ihmal etmiyorlar..

Parti olarak alıştığımız bu tür saldırılar ilk değil. PKK daha önce çeşitli vesilelerle, elindeki gazete ve televizyon kanalıyla  partimize, eski Genel Sekreterimiz Sayın Burkay’a yönelik haksız saldırılarda bulunmuştu.

2000 yılında, PKK, örgütten ayrılmak isteyen kadro ve gerillaları tutukladığında, aynı yılın 20 Temmuzunda yaptığımız açıklamayla PKK’nin elindeki tutukluları serbest bırakmasını istemiştik.

Bildirimizin yayınlanmasından sonra olanlar malum:  Özgür Politika gazetesinin “okuyucu köşeşi” birbirinin benzeri, Partimize ve Sayın Burkay’a küfürlerle dolu mektupların uğrak yeri oldu. Sadece gazete mi? Televizyon ekranı da aynı amaç için kullanıldı.

“Kösül Çetesi” adı altında yürütülen yaygara ise biliniyor.

İşin ilginç yanı, o dönemde bu uğursuz kampanyada görev alanlardan bazıları, daha sonra benzeri saldırılara uğradılar..

PKK’nin küfür, iftira, tehdit üzerine kurulu, partimizle PKK’nin yanlış politikalarına karşı tavır alanları simdirme amaçlı kampanyasının tek nedeni, elbette elindeki tutukluların serbest bırakılması talebimiz değildi. O bardağı taşıran son damlaydı. Asıl neden, PKK’nin Öcalan’ın yakalanmasında sonra uygulamaya koyduğu İmralı patentli politikaya karşı çıkmamız, halkı yeni politikanın içerdiği tehlikeler konusunda uyarma çabamızdı.

Bu çabayı bundan böyle de sürdüreceğiz.

Açıklamamıza gelen tepkiler arasında, saldırıya uğrayanların, geçmişte saldırı emri verdiklerini, ellerinin yurtsever kanıyla bulandığını, böylesi bir desteği haketmediklerini ifade edenler de var.

Parti, örgüt ve gurupların, değişik düşünceleri nedeniyle kendilerinden ayrılanlara yönelik anti demokratik tavırlarına sessiz mi kalacağız, yoksa karşı mı çıkacağız? Cevaplanması gereken soru budur. 

Sessiz kalınmaması inancıydayız ve sözkonusu bildiriyi de bu nedenle yayınladık.

Çünkü, hava, kadar, su kadar demokrasiye ihtiyacı olan Kürtlerin, kendi aralarında da  demokratik ilişkilere aynı oranda ihtiyaçları vardır. Kürtler arasındaki demokratik ilişkilerin yerleşmesi, ete kemiğe bürünmesi ise, başta siyası partiler olmak üzere, Kürt kurum ve kuruluşlarına, aydınlar ve sanatçılarına önemli görevler yüklemektedir. Sözkonusu bildirimiz aynı zamanda bu görevimizi yerine getirmek içindir.

Ve ayrıca biliyoruz ki demokrasi öyle bir şeydir ki, gün gelir herkes ona ihtiyaç duyar!..

Tepkilerin bazıları ise, sözkonusu tavrımızın PWD’nin örgütlenmesine hizmet edeceğini, oysa bu kişilerin güvenilir olmadıkları, dolayısıyla kuracakları örgüte de güvenilmemesi gerektiğini söylüyor.

Bildirimizde açıklanan tavrımızın belirlemesinde sözkonusu kişilerin siyasi geçmişlerini, “güvenir”liklerini değil, yukarıda izah etmeğe çalıştığımız kıstasları gözönünde tuttuk. Ama bu tavrımız iddia edildiği gibi onların “örgütlenmesine yardımcı” olacaksa bu bizi rahatsız etmez. Sadece onlardan değil, Kürtlerin ulusal demokratik hakları için sömürgeciliğe karşı mücadeleyi hedef edinen, dışındaki Kürt örgütlerine düşmanlık yapmayan her yeni örgütlenmeden de rahatsızlık duymayız. Bu tür örgütlenmeler bizi değil, sömürgeci devletlerle onların dümen suyuna girenleri rahatsız eder.

Çünkü, kurtuluşun örgütlenme ve mücadele sayesinde sağlanacağını, en gevşek örgütlenmenin bile, örgütsüzlükten daha iyi olduğu inancındayız.

 
 
PSK Bulten © 2004