PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 
Irak Seçimleri Ve Kürtler

Mesud Tek

Irak’da durumun normale dönmesinde 30 Ocak’da yapılacak seçimler başlangıç olarak değerlendiriliyor; bu tesbit genel bir kabul görüyor.

Diğer yandan seçimlerle ilgili tartışmalar da devam ediyor. Başta Araplar olmak üzere bölge devletleriyle, Irak’ın komşuları seçimlerle ilgilenmekle kalmıyorlar, ellerindeki tüm olanakları kullanarak seçim sonuçlarını etkilemeye çalışıyorlar. Bu ilgi seçim sonunda oluşacak parlamentonun, bu ülkeyi kalıcı bir anayasaya kavuşturmakla görevli olmasından kaynaklanıyor.

Irak’ın seçim sonucu oluşturulacak bir parlamentonun yapacağı anayasa ile yönetilmesi ihtimali, monarşi ve diktatörlüklerin hakim olduğu Arap coğrafyasında endişe yaratıyor, başta Arap şeyhleri olmak üzere tüm gerici ve statukocu güçleri ürkütüyor. Hele bir de yapılacak anayasa demokratik, Kürtlerin haklarını güvence altına alan, federatif yapıyı kabul eden bir anayasa olursa...

Bu nedenle seçimlerin yapılmaması için her türlü çabayı gösteren bir kısım Arap ülkesi, diğer yandan çabalarının boşa gitmesi ve seçimlerin yapılması halinde şoven ve tutucu güçlerin başarılı olması için çalışıyorlar.

Sadece Arap ülkeleri mi?

Öteki komşular da benzer kaygıları taşıyorlar. Irak’da durumun normale dönmesinden sonra sıranın kendilerine geleceğinin farkında olan İran ve Suriye de aktifler. Suriye Arap milliyetçilerini destekliyor, İran ise Şii kesimini...

Türk yetkililer her fırsatta seçimlerin tesbit edilen zamanda yapılması gerektiğini söylüyorlar. Bu talepleri, tatlı ticari karlar elde etmek için, Irak’da istikrar ve güvenliğin sağlanmasının zorunlu olmasından kaynaklanmıyor. Tüm dertleri Kerkük’ün şu andaki yapısıyla, bozulmuş demografisiyle bu kentte seçim yapılması,  federal Irak karşıtlarının hakim olduğu bir meclisin oluşması.

Türkiye’nin tüm bunlar dışında bir de ABD eliyle Güney Kürdistan’daki Kongra-Gel’i vurma gibi dermansız bir derdi daha var. ABD, Türkiye ve Irak arasında yapılan üçlü toplantıdan çıkan sonuca göre, Kongra-Gel’in vurulması yeni döneme kaldı, bu görev de yeni hükümete verildi.

Kürtler ise kelimenin tam anlamıyla Sırat Köprüsü’nden geçiyorlar. Bir yandan tüm güçleriyle seçimlere hazırlanırken, bir yandan da INC (Irak Ulusal Kongresi) üyesi örgütlere, muhalefette iken Kürt sorununda verdikleri sözleri, imzaladıkları anlaşmaları hatırlatıyorlar. Gecici Devlet Yasası’nın 58. Maddesi hayata geçirilmeden Kerkük başta olmak üzere, BAAS diktatörlüğünün demografik yapısını bozduğu bölgelerde il meclisi seçimlerinin yapılmaması için bastırıyorlar.

Kürtler bir yandan da Kerkük konusunda İngiltere ve ABD de dahil tüm tarafların baskı ve dayatmalarına karşı koyuyorlar. Saddam rejiminin yıkılmasından sonra kurtulan Kürt bölgelerinin yeniden inşası için uğraşıyorlar,  bu illerin Güney Kürdistan’ın sınırları içine dahil edilmesi için çaba sarfediyorlar.   

Güney Kürdistanlı örgütleri seçimler sonrası önemli ve tarihi görevler bekliyor. Kürdistan Ulusal Demokratik İttifak Listesi Programı’ında yer maddeleri hayata geçirmeye hazırlanıyorlar. Tek bir hükümet oluşturmak, askeri güçlerin birliğini sağlamak, ülkeyi inşa etmek, halkın yaşam seviyesini yükseltmek, dini ve ulusal azınlıkların haklarını genişletip güvence altına almak, vb. sorunlara kafa yoruyorlar.

Güney Kürtleri bir şeye daha fazla kafa yormaya başladılar: Seçimler sonucunda oluşacak Irak Parlamentosu, Kürtlerin kazanımlarını güvence altına alan bir anayasa yapmazsa, Bağdat’ı terkedip  Hemrin dağının kuzeyine çekilmek.. Referandum Hareketi’nin başlattığı çalışmaları güçlendirmek, Güney Kürdistan hükümetine uluslararası meşruiyet kazandırmak, bağımsız Kürt devlet ilanını gündeme taşımak...

ABD ise Kürtlerin sabrını denemekle meşgul. Bir yandan Kerkük’de Kürt bayraklarını indiriyor, yanlış istihbaratlara dayanarak Hewler’de “teröristlere karşı” askeri operasyon düzenleyerek Kürdistan yönetimiyle karşı karşıya geliyor. Bir yandan da Kürtlerin sert ve kararlı tepkileri karşısında yemin billah ederek yapılanlardan pişmanlık duyduğunu en üst düzeylerde dile getiriyor.

Bu karmaşa içinde Irak’ın üçe bölünmüşlüğü giderek kökleşiyor. Pratik’de varolan bölünmüşlük yavaş yavaş resmiyet kazanıyor.

Güneyli Kürtler, Selahaddin Anlaşması’yla,  “kıldan ince, kılıçtan keskin” olan Sırat Köprüsü’nden zararsiz geçiş için gerekli olan birliklerini bir ölçüde sağladılar.  Ama her zamanki gibi yurtdışında ve diğer parçalardaki kardeşlerinin dayanışmasına ihtiyaç duyuyorlar.

Güney Kürdistan’a verilecek en büyük destek, her parçada güçlü bir ulusal demokratik hareket yaratmaktır. Bu da de yurtsever parti, kurum, kuruluş ve şahsiyetlerin biraraya gelmesiyle mümkündür.

Güney’deki Federasyon’un azılı karşıtlarından Türkiye’nin tehditlerini, baskısını boşa çıkartmak da, ancak tüm yurtsever güçlerin ortak çabasıyla olur. Bu nedenle tüm yurtsever güçleri biraraya getiren kurumlarımızı güçlendirmek, yenilerini oluşturmak sadece Güneyli kardeşlerimize destek için değil, aynı zamanda AB ile Türkiye arasındaki görüşme sürecini lehimize çevirmek için de gereklidir.

 
 
PSK Bulten © 2004