Toplum
Hafızası ve MHP
Bayındırlık Bakanlığı’nda başlayan “Vurgun
Operasyonu” MHP’nin durumunu tartışmaya açtı.
Türk burjuva basınında “MHP’nin temizliği üzerine
kamuoyunda varolan kanı da sarsılmaya başladı”
tarzında fikir yürütmelere rastlanıyor.
Peki MHP’nin geçmişi temiz miydi? Bunu ancak hafızası olmayanlar
ileri sürebilir.
MHP’nin geçmişinde, daha kaynağında Türkeş’in 27 Mayıs’tan
aşırdığı altın külçeleri yatar.
27 Mayıs darbesinin ardından, “vatanı kurtarmış
kahraman” orduya yardım için bir kampanya açıldı.
Yurttaşlar altınlarını, bileziklerini,
değerli yüzüklerini ve küpelerini bağışlamaya
çağrıldılar. Bu biraz da metazori biçimde hayata
geçirildi ve bu şekilde yüzlerce kilo altın ve mücevherat
toplandı.
Sonradan, bu altının ve mücevheratın önemli bir bölümünün hazineye
ulaşmadan, darbenin “güçlü Albayı”, ABD’nin Panama
okulundan yetişme Türk Kontrgerilla elemanı Türkeş
tarafından iç edildiği anlaşıldı.
Türkeş’in bu yoldan oluşturduğu büyük servetin
bir bölümü yıllar sonra Alman bankalarından çıktı.
İlk eşinden olma oğlunun ve kızlarının
ve son eşinin bu miras üzerine yaptıkları kavga
son yıllarda basına yansıdı.
Bu bir yana, MHP’nin geçmişi yalnızca kanlı siyasi cinayetlerle
değil, aynı zamanda diğer kirli işlerle
de zengindir. Ülkücü mafya MHP’nin içinden boyverdi. Bu mafya
çek senet tahsilinden başlayıp uyuşturucu işine,
silah ticaretine, kara para aklamaya, ihalelere fesat karıştırmaya
ve bunun ürünü bir dizi cinayete kadar her işte kendini
gösterdi.
Geçmişi bu kadar kanlı ve kirli olan, bir başka örgüt gösterilemez.
Ama ne ilginçtir ki, 12 Eylül’ün sözde yasakladığı, kadrolarını
içeri tıktığı MHP, bir süre sonra, Kürt
halkına karşı yürütülen kirli savaş ortamında
yeniden palazlandı, rejim tarafından önü açıldı.
Derin devlet ve onun emrindeki basın militarist ve şoven
dalgayı pompalarken MHP’ye de gerek duydu. Böylece dünyada
eşi az görülür kriminal geçmişinden, ırkçı
ideolojisinden adeta yıkanıp, “vatansever ve temiz”
bir parti olarak kamuoyuna sunuldu… Diğer düzen partilerinin
sıfırı tükettikleri bir ortamda, DSP ile birlikte,
yelkenleri şoven rüzgarlarla şişirilip iktidara
getirildi.
Bu halk hafızasının zayıflığıyla ünlüdür!
Bu belki, dövüle dövüle sersem tavuğa dönmüş olmasındandır..
Bu nedenledir ki, bir zamanların “Karaoğlanı”nın
ne hikaye adam olduğunu da, kanlı MHP’yi unutmuştu..
Bu nedenle demokrasi ve halk düşmanlarının
yalanlarına bir kez daha kandı. Bir kez daha denize
düşmüşken yılana sarıldı.
DSP ve MHP rejimin son yedekleri idiler. Körfez depremi ve
son ekonomik krizlerle birlikte bu yedekler de artık
işe yaramaz hale geldi. Son iki yıldır toplumu
sarsan büyük yolsuzluk olayları, artık patlayan
bir kanalizasyonun dışa vurması gibi, pisliğin
ve çürümenin üstünün örtülemez hale gelmesinin sonucudur.
MHP de bunun dışında değildir.
MHP elindeki bakanlıklarda, özellikle Öksüz’ün Devlet Bakanlığı’na
bağlı Telekom’da, Sağlık Bakanlığı
ile Bayındırlık Bakanlığı’nda
yoğun bir kadrolaşma eylemi içinde idi. Bir ara
Sağlık Bakanlığı’ndaki yolsuzluklar
tartışıldı, ama üstü açılmadı.
Sonra kavga Telekom üzerinde patladı. Şimdi de Bayındırlık
Bakanlığı..
Bakan Koray Aydın da, lideri Bahçeli de bu büyük çaplı vurgundan habersizmiş
gibi davranıyorlar. Aydın, “allahtan marksistlermiş”
deyip olayı bir-iki eski marksiste yüklemeye çalışıyor.
Sözkonusu “marksisti” kendisinin oraya müsteşar yardımcısı
yaptığını unutarak, veya kamuoyunu aptal
yerine koyarak..
Ya Bay Bakan’ın kurduğu inşaat malzemesi satan
şirketler?. Onlar bu dönemde yüklerini iyi tuttular..
Rejim şimdi bu patlayan ve artık dikiş tutması zor yedek
lastiklerin yerine acaba neyi koyacak?
Ama koyarlar koyarlar! Bu halk bu denli hafıza özürlü olduktan sonra, onlar
yine birilerini süsler püsler, kurtarıcı diye yuttururlar…
Hiçbir şey bulamasalar eskici dükkanından birşeyleri
çıkarır, Kayserilinin eşeği gibi boyar
parlatır, sahneye sürerler…
|