PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

“YÖK Savaşları”nda Ateşkes
Kim kazandı?

Mesud Tek

Başbakan Erdoğan AKP Meclis Grubu’nda yaptığı konuşmada, bir hayli atıp tuttuktan sonra, Cumhurbaşkanı tarafından bazı maddeleri veto edilen YÖK Yasası’nı bir müddet için rafa kaldırdıklarını açıkladı.

Anlaşılan “YÖK savaşları” yerini geçici bir süre de olsa ateşkese bırakacak.

Savaşlarda, taraflar birbirine üstünlük kuramadıklarında, yeniden derlenip toparlanmak, güçlenmek amacıyla bazan ateşkes ilan ederler. Ateşkesten kimin kazançlı çıkacağı süreç içinde belli olur. Ama “YÖK Savaş”ı ateşkesinde kaybeden tarafı tesbit etmek için, kanımca belirli bir sürece ihtiyaç yok. Ayan-beyan ortada: Kaybeden taraf seçmenine verdiği sözü tutmayan AKP hükümeti.

Bu iddiayı kanıtlamak için derin tahliller yapmaya da gerek yok. Genelkurmayın, değişim ve gelişimin önünde bir takoz görevi yapan militaristlerin sözcüsü durumuna gelen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, Erdoğan’ı son tutumundan dolayı takdir etmesi, kimin kaybettiğini açıkca ortaya koyuyor.

Cumhurbaşkanı Sezer’in vetosuna YÖK Kontları, Genelkurmay, her fırsattan yararlanıp YÖK tasarısına karşı nutuk atan komutanlar ne kadar sevinseler azdır.

Demokrasi babında sindirim sistemi bozuk olanlar, halkın yüzde 42’sinin oyuyla seçilen “imam hatip mezunu bir başbakanı içine sindiremeyen” “hukukçular”, “aydın”lar da en az generaller kadar sevinçlidirler. Veto kararından  sevindirik olan, daha hayatta iken Sezer’i altın harflerle tarihe geçirenler bile var!..

Bu kesimlerin Sezerle gurur duyduklarına kuşku yok. Eğer Cumhurbaşkanlığı Köşkü önünde toplanıp “En büyük başkan bizim başkan, Türkiye seninle gurur duyuyor” diye bağırmıyorlarsa, bu, Sezer böylesi gösterilerden haz etmediği içindir.

                                                        

Bunlara bakılırsa TC Cumhurbaşkanı tarihi rolünü oynayıp YÖK Yasasını veto ederek “laik düzeni” korumuş!..

Olmayan bir şey nasıl korunuyorsa!..    

Türkiye’de var olanın laiklik değil bir ucube olduğunu “Mısır’daki Sağır Sultan” bile biliyor. Osmanlı İmparatorluğu döneminde dinin (ya da aynı zamanda halife de olan sultanların) emrinde olan devletin hızmetine, Cumhuriyet döneminde dinin koşulması laiklik değil başka bir şeydir. Laiklik çok dinli, çok mezhepli bir ülkede, dini işlerin devlete bağlı, tek bir din ve mezhep üzerinde şekillenen ve yöneticileri atamayla gelen bir kurum tarafından yönetilmesiyse eğer, Türkiye laik bir ülkedir.

Ve işte Sezer’in, devlet okullarından (İmam Hatiplerden) mezun olanların bazı üniversitelere girişlerini kolaylaştıran yasayı veto ederek koruduğu “laiklik” böylesi bir ucubedir, daha doğrusu “Türk usulu laiklik”tir.

YÖK Yasası karşıtı cephe, Cumhurbaşkanı Sezer’in vetosuyla, hükümetle olan maçında 1-0 öne geçti.

***

Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen yasanın rafa kaldırılması, aynı zamanda AKP’nin yüzündeki maskeyi de söküp aldı.

Sezer yasanın hepsini değil, İmam Hatip Lisesi mezunlarının üniversitelere girişini kolaylaştıran maddelerini iptal etmiştir. AKP hükümeti, veto edilen maddeleri yeniden düzenleyerek, ya da aynen kabul ederek Cumhurbaşkanı’na sunma yerine, yasanın tümünü askıya almakla gerçek yüzünü ortaya koydu. Bir kez daha belli oldu ki hükümetin veto yiyen YÖK Kanunundan muradı, öyle iddia ettiği gibi YÖK’e çeki düzen vermek, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak değil, seçimlerde verdiği sözü tutup İHL mezunlarının üniversiteye girişlerini kalaylaştırmak...

Ama elbette hiçbir hükümet, seçmene verdiği sözü yerine getirmek için çaba sarfediyor diye suçlanamaz. Verdiği sözü tutmak amacıyla girişimlerde bulunmak, her parti gibi AKP’nin de hakkı. Ama AKP hükümeti bu hakkını kararlıca kullanmaktan kaçınıyor.

Kıbrıs konusunda AB, ABD ve Birleşmiş Milletlerin desteğine güvenip, Genelkurmay başta olmak üzere Annan Planı karşıtları karşısında aslan kesilen hükümet, yeterince dış destek bulamadığı “YÖK Savaşları”nda aynı kararlılığı gösteremedi, Kemalistler, militaristler, YÖK Kontlarıyla giriştiği savaşta ateşkes ilan etti!..

Kendisine en yakın toplumsal kesim olan IHL’lilere verdiği sözü tutamayan hükümetten, toplumun öteki kesimlerine verdiği sözü tutmasını, örneğin mazlumun hakkını korumasını, değişim ve demokrasi konusunda kararlı adımlar atmasını, halkın yaşam standartını yükseltmesini beklemek, en azından “abesle iştiğal etmektir”. Çünkü “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir”, çünkü lafa bakılmaz “iştir insanın ayinesi”...

Hükümetin yasanın veto edilmesini, YÖK konusunda daha derli toplu bir yasa hazırlamak amacıyla bir fırsat olarak değerlendirmesini isteyenler, bunu hükümete önerenler eger kötü niyetli kişiler değillerse, çok saflar.

AB üyeliğini kendi iktidarını korumak, güvence altına almak için isteyen, kendisine yetecek kadar demokrasiden yana olan AKP hükümetinin bugüne kadar yaptıkları, bundan böyle yapacaklarının göstergeleridir.

AB’ye uyum çerçevesinde çıkartılan uyum yasalarının, anayasa değişikliklerinin birer rötuştan ileri gitmediği gün gibi aşıkar. Hükümetin değişikliklerin hayata gaçmesi için ağırdan aldığı, “yerel lehçelerle yayın” konusunda TRT ve RTÜK bünyesinde yaşananlarla bir kez daha belli olmuşken, AKP’den YÖK konusunda da rötuştan öte adımlar atması beklenemez. Kaldı ki üniversiteleri hükümete muhtaç eden YÖK’de köklü değişiklikler yapmak, üniversitelere hakim olmak isteyen AKP’nin de işine gelmez.

Türkiye’de, sadece hükümete değil, devlete de bağlı olmayan, gerçek anlamda özerk üniversitelerin oluşturulması için, 12 Eylül rejimi kalıntısı YÖK başta olmak üzere bazı kurum ve kuruluşların ortadan kaldırılması gerekir, birer makyajdan, rötuştan öteye gidemeyen değişiklikler değil.

Ki, bugüne kadar yaşananların gösterdiği gibi bu işi, “fincancı katırlarını ürkütmekten” kaçınan AKP ve benzeri partiler başaramaz. Bunu başaracak olan güçler, gerçekten demokrasi ve değişimden yana olanlardır.

“YÖK Savaşları”nın ilk raundunu kaybeden taraf AKP hükümeti, ama bu, Kemalistlerin, YÖK kontlarıyla öteki tutucuların kazandığı anlamına gelmez. Kısa vadede bu kesimler kazandı gibi görünüyorsa da, uzun vadede kazanan taraf  emekçiler, devrimci, demokrat ve yurtsever güçler oldu. Çünkü son gelişmeler AKP’nin yüzündeki maskeyi çekip aldı, hükümetin gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koydu.

 
PSK Bulten © 2003