Bay Akyol beni mahçup etmedi!
Mustafa Metin
Milliyet Başyazarı Taha Akyol’u konu edinen, “Görevleri
Yalana Kılıf Uydurmak Olanlar” başlıklı
yazımın üzerinden daha iki gün geçmeden, Bak Akyol,
Kürtlerle ilgili yazdığı yeni yazıda beni
doğruladı. Belki yazımı okumuş olmanın
verdiği öfkeyle, belki de ondan habersiz olarak…
22 Eylül tarihli Milliyet’te çıkan “Kürtçü Harekette
Büyük Bölüme” başlıklı yazısında,
Bay Akyol, yine Türk devlet politikalarını savunma
çabasıyla gerçekleri, Kürt tarafının görüşlerini
çarpıtmak için ne lazımsa yapmış. Örneğin
arkadaşımız Kemal Burkay’ın Dema Nû gazetesinin
117. Sayısında çıkan “Korkunç bir Yalan ve
İkiyüzlülük” başlıklı makalesinden söz
ederken şöyle diyor:
“Kemal Burkay’ın çıkardığı Türkçe-Kürtçe
Dema Nû adlı haftalık dergide, Burkay kendi imzasıyla
bir yazı yayınladı…”
Bir kere sakatlık burdan başlıyor. Haftalık
Dema Nû’yu çıkaran Kemal Burkay değil. Dema Nû beş yıldan beri önce merkezi İstanbul,
sonra Diyarbakır olmak üzere, ülkede yayınlanıyor,
Burkay ise Stokholm’de kalıyor… Burkay ne Dema Nû’nun
sahibi, ne editörü, sadece bir yazarı.
Şöyle devam ediyor Akyol: “Korkunç bir Yalan ve İkiyüzlülük’
başlıklı yazının hedefi, tamamen
PKK ve Abdullah Öcalan’dı…”
Öyle değil. Burkay’ın yazısında Öcalan
ve PKK hedeflerden sadece biri idi; üstelik ana hedefi de
değil, tali hedef. Ana hedef ise Türk devleti idi, özellikle
de Türk derin devleti.Yazı şöyle başlıyordu:
“Kürt toplumu ve Türk toplumu şu son 30 yıldan
beri, devlet ve PKK eliyle sahnelenen korkunç bir yalan ve
ikiyüzlülükle, acımasız bir oyunla karşı
karşıya. Bu oyunu düzenleyen Türk derin devleti,
taşeronu PKK…”
Bu girişten de anlaşılacağı üzere,
Burkay’ın yazısında, söz konusu korkunç yalanın
ve ikiyüzlülüğün, yani Kürt ve Türk halkına oynanan
oyunun asıl aktörü olarak Türk devleti, özellikle de
onun derin odakları gösterilmiş, PKK’nın ise
bu işte sadece taşeron görevi yaptığı
anlatılmış. Öyle olduğu halde Bay Akyol
aziz devletini, yani asıl sorumluyu işin içinden
çıkarıyor, gerçeği çarpıtıyor ve
kamuoyuna yanlış enformasyon sunuyor. Yani her zamanki
görevini yapıyor: “Yalana kılıf uydurma”, kendi
devletinin kirini, pisliğini gizleme…
Ne var ki Akyol, bizzat bu yazıda kendi söyledikleriyle
kendisini tekzip ediyor:
“Burkay Öcalan’ın baştan beri ‘Türk derin devletinin
ajanı’ olduğunu yazıyor! Öcalan daha öğrencilik
yıllarında derin devlet tarafından kiralanmıştı.
Öcalan, 12 Eylül’e de hizmet etmişti! Çünkü ‘faşist
cunta’ Öcalan’ı ve PKK’yı kullanarak ‘Avrupa’daki
Kürt ve Türk devrimcilerine kıyım’ yaptırmıştı!
“Burkay’a göre PKK terörünü organize eden ‘Türk derin
devleti’; bu şekilde ‘Kürt hareketini terörize ve pasifize
etti”…
Bu sözlerden, “tamamen Öcalan ve PKK’nın hedef alındığı”
mı anlaşılır, yoksa Türk devletinin Öcalan’ı
ve PKK’yı maşa olarak kullandığı
mı? Böyle bir durumda günah ve sorumluluk asıl olarak
maşanın mıdır, yoksa onu kullananın
mı?
Burkay’ın, söz konusu yazısı, gündeme başka
yorum konuları girdiği için sitemizde yayınlanmadı.
Okurlarımızın bir bölümü Dema Nû’yu okumamış
ve onun internet sayfasını da izlememiş olabilirler.
Bu nedenle, “Korkunç bir Yalan ve İkiyüzlülük” başlıklı
bu ilginç yazıyı da bir alt sırada yayınlıyoruz.
Böylece hem Bay Öcalan’ın serüveni, hem Bay Akyol’un
çarpıtması da daha iyi anlaşılır.
|