Yeni Irak Anayasası neler içeriyor?
Mustafa Metin
Irak’ta yeni Anayasa tasarısı, taraflar arasında
uzun pazarlıklardan sonra imzalanıp parlamentoya
sunuldu. Önümüzdeki 15 Ekim’de halkoyuna (referandum) sunulacak.
Tüm çabalara ve verilen tavizlere rağmen Sünni temsilcilerin
itirazları birtürlü aşılamayınca, sonuçta
tasarı komisyondaki Şii ve Kürt çoğunluğun
imzalarıyla sonuçlandırılıp geçen pazar
günü Parlamento’ya sunuldu.
Federe Kürdistan Bölgesi
Yeni Anayasa Irak’ı “demokratik, federal ve parlamenter
cumhuriyet” olarak olarak niteliyor.
Kürdistan’daki federal ve özerk yapıyı onaylıyor.
Ülkenin diğer bölgelerinde başka federe bölgelerin
oluşması için ise kural ve yöntemleri belirliyor.
Bölgeler ve merkezi yönetim arasında yetki bölüşümü
117. Maddede bölgelerin kendileri için, federal anayasa ile
çelişmiyecek biçimde bir anayasa yapacakları belirtiliyor.
a) Bölge yönetimlerinin, münhasıran
federal merkezi yönetime özgü olanlar dışında,
yasama, yürütme ve yargı hakları var.
b) Federal yasaların
bölge yasalarıyla çelişmesi halinde, federal yönetime
özgü yetkiler hariç, bölge yönetimlerinin bu yasalarda değişiklik
yapmak hakkı var.
c) Federal düzeyde toplanan
gelirler, bölgelerin görev ve sorumluluklarını,
bölge kaynaklarını, ihtiyaçlarını ve nüfus
oranlarını göz önüne alarak adil biçimde dağıtılacak.
(Bu, petrol gelirinin dağıtımına ilişkin
olarak üzerinde en çok tartışılan bir konuydu.
Görüldüğü gibi burada, eyaletlar arasında adil dağıtımdan
söz edilirken, kıstas olarak nüfus oranının
yanı sıra, bölgenin ihtiyaçları ve kaynaklarının
çokluk ve azlığı da göz önünde tutuluyor)
d) Irak’ın elçilik ve
öteki diplomatik misyonlarında, kültürel, sosyal ve yerel
gelişme sorunlarıyla ilgilenmek üzere bölge ve eyalet
büroları oluşturulacak. (Bu Irak elçilik ve konsolosluklarında
bir Kürdistan bürosunun da olacağı anlamına
geliyor. Türkiye’de bazılarının kulakları
çınlasın!)
e) Bölge hükümeti, sözkonusu
yönetim görevlerini yerine getirmek, özellikle de bölgenin
güvenliği için gerekli polis, emniyet ve savunma güçlerini
oluşturabilecek. (Bu Kürdistan’da peşmerge ve polis
gücünün, yerel ordunun ve öteki güvenlik örgütlerinin korunacağı
anlamına geliyor).
Ordu:
Silahlı güçler Irak toplumunu oluşturan parça ve
bileşenleri göz önüne alarak, tümünü etmsil edebilecek
biçimde oluşturulacak (burada Irak’ın etnik yapısı
kast ediliyor), ordu sivil otorite altında olacak, halka
baskı aracı olarak kullanılamıyacak ve
politikaya karışmayacak… (Türkiye’deki birilerinin
kulakları çınlasın!)
Kerkük
Kerkük’te durumun önümüzdeki iki yıl içinde, geçici
anayasadaki 58. Maddeye uygun olarak normalleşmesi (Saddam
döneminde buradan sürülen halkın dönmesine olanak verilmesi,
burayı Araplaştırmak için başka bölgelerden
taşınan Arapların eski yerlerine dönmeleri)
ve bunu müteakiben 2007 yılı sonuna kadar halkoyuna
başvurularak, halkın özgür tercihine göre Kerkük’ün
statüsünün belirlenmesi öngörülüyor.
İki resmi dil
Yeni anayasanın 4. Maddesinde Irak’ta iki resmi dil
(Arapça ve Kürtçe) olduğu belirtiliyor. Türkmen, Assuri,
Emeni gibi etnik gruplara da, devlet veya özel eğitim
kurumlarında kendi anadillerinde eğitim hakkı
tanınıyor. (Görüldüğü gibi yeni Irak anayasası,
sayıları ancak binler, onbinler, ya da yüzbinlerle
ifade edilebilecek etnik gruplar için bile devlet okullarında
ve özel okullarda anadilde eğitim hakkı tanıyor.
20 milyon Kürde eğitim hakkı tanımamakta ısrar
eden Türkiye’deki birilerinin kulakları çınlasın!)
Ş u alanlarda her iki resmi dil de geçerlik olacak:
· Resmi gazete;
· Parlamento,
kabine toplantıları, mehkemeler, resmi konferanslar;
· Resmi belgeler
ve haberleşme;
· Okullar;
· Para, pasaport,
pul vb…
Türkmen ve Asurilerin yoğun olarak yaşadıkları
yönetim birimlerinde onların dili de resmi dil olabilecek.
Bir bölge veya eyalette bir başka dilin resmi dil olabilmesi
için orada halkın çoğunluğunun buna evet demesi
gerekiyor. (Tek dil diye yırtınan Türkiye’deki birilerinin
kulakları çınlasın!)
Kürt halkı Arap ulusunun bir parçası değil..
3. maddede Ülkenin Arap halkı Arap ulusunun bir parçası
olarak kabul ediliyor. Böylece Irak’ın tüm nüfusunu,
bu arada ülkenin Kürt halkını da Arap ya da Arap
ulusunun bir parçası sayma biçimindeki çabalar kabul
edilmedi. (Tek ulus diye yırtınan Türkiye’deki birilerinin
kulakları çınlasın!)
İslam devletin resmi dini
Özellikle Şiilerin ısrarı üzerine İslam
devletin resmi dini ve yasamanın “temel bir kaynağı”
sayıldı. (Madde 2). Hiçbir yasanın “İslamın
tartışılmaz kurallarına aykırı
olamayacağı” belirtildi. Bunun yanısıra,
“Hiç bir yasanın demokratik ilkelere bu bu anayasada
belirlenen temel hak ve özgürlüklere aykırı olamıyacağı”
da belirtildi. (Bu düzenlemeden anlaşılacağı
üzere, İslam yasamanın “temel bir kaynağı”,
ya da “ana bir kaynağı” sayılsa bile, tek kaynak
değil, yasalar bu anayasada belirtilen hak ve özgürlüklere
ve demokratik ilkelere de aykırı olamıyacak.
Bu iki belirlemenin birbiriyle nasıl uyuşacağı
ise ayrı bir sorun…)
Bunun yanısıra Hıristiyan, Ezidi, Mandean
gibi diğer dini azınlıkların da inanç
haklarının güvencede olduğu belirtildi. (Bunlar,
sayıları onbinler veya yüzbinler dolayında
dini gruplar; Türkiye’de Hıristiyan azınlıklara
hala dünyanın eziyetini yapan, nice engeller çıkaran,
Ezidilerin varlığını bile tanımayan,
hele hele 15-20 milyon dolayındaki Alevi’nin inanç özgürlüğü
için gerekli güvenceleri sağlamaktan kaçınan Türkiye’deki
birilerinin kulakları çınlasın!)
“Saddam’ın Baas Partisi” ve onun sembolleri yasaklanıyor.
Madde 122 de ise şöyle deniyor: “Bu anayasa Türkmen,
Geldani, Asuri ve benzer etnik grupların yönetsel, siyasal,
kültürel ve eğitsel haklarını garanti eder.
(Türkiye’de 20 milyonluk Kürt halkını ve bir o kadar
Alevi inancındaki insanları hala etnik bir grup
symamak ve bunlara yönetsel, siyasal, kültürel ve eğitsel
hiçbir hak tanımamak için çırpınan birilerinin
kulakları çınlasın!)
Yukarda yeni Irak anayasasının bazı ilginç
maddelerinden söz ettik. Bu kadarı bile bu anayasanının
demokratik karakterini gözler önüne seriyor. Irak’ta ve Güney
Kürdistan’da olup bitenleri küçümseyenler, engellemeye çalışanlar
bence biraz düşünmeli, bundan dersler çıkarmalı.
Yapılacak şey bu ülkedeki insanların demokrasi
ve özgürlük yolunda gösterdikleri çabaları, ödedikleri
bedelleri küçümsemek, hatta engellemeye çalışmak
değil, destek olmaktır. Hele hele El Kaide, Zarkavi
türünden gözü dönmüş gerici kan dökücülere değil.
Tabi bu sözler demokrasi ve özgürlüklere değer verenler
içindir, onlardan telaşa kapılanlar için değil.
Bu Anayasanın akıbeti ne olur ayrı bir konu.
Bir ihtimalle Sünni eyaletlerde takılabilir, bu iş
uzayabilir ve Irak daha da karışabilir. Böyle olması
için dua edenler, bundan öte ellerinden geleni yapanlar da
var. Ama herhalde bu, tüm iyi niyetli, barışçı,
özgürlükçü insanlar için istenir bir durum değildir.
|