"Parti kapatma
demokrasi için!"
"Milliyet" gazetesi, Anayasa
Mahkemesi’nin bir kararı
için bu başlığı atmış: “Parti
kapatma demokrasi için!“
Bilindiği gibi, Anayasa ve
Siyasi Partiler Yasası, siyasi partilerle ilgili öylesine
engel ve tuzaklar koymuşlar ki, şimdiye kadar bu
yasakları ihlal ettikleri gerekçesiyle onlarca parti
Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatıldı. Türkiye
bir partiler mezarlığıdır. Kapatılanların
çoğu da sol partiler, ya da Kürtlerin kurduğu ve
Kürt sorununu gündemlerine almış, bu konuda resmi
görüşten farklı çözüm öneren partilerdir. Bazan
da İslami partiler
aynı akıbete uğrar. Bunlardan biri, bir dönem
seçimlerde en fazla oyu alıp birinci parti durumuna gelmiş
ve hükümet kurmuş oyan Refah Partisi idi. Şimdi
de Fazilet Partisi hedefte..
Ama artık hükümet edenler
de uygulamanın böylesine geniş tutulmasını
sakıncalı bulur oldular. Hem parti kapatma bir çözüm
olmadığı, hem de bu uygulama yeni baş
ağrıları yarattığı için. Örneğin
Fazilet Partisi’nin kapanması bir kısmi, ya da erken
genel seçimi gündeme getirebilir. Bu nedenle de şimdi
iş başında olan Ecevit hükümeti
bu sınırları daraltmak, hiç değilse Fazilet
Partisi’ni dışarda bırakacak bir formül peşinde.
Yani hükümetin amacı, benzer yasa değişikliklerinde
hep olduğu gibi, demokratikleşme değil, pratik
yarardır.
Bu amaçla kısa süre önce
Siyasi Partiler Yasası’nın 103. Maddesi değiştirilerek,
parti kapatma bir ölçüde zorlaştırıldı.
Ne var ki bu değişiklik, Cumhuriyet Başsavcısı’nın
itirazı üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’ya
aykırı bulunarak iptal edildi. Gerekçe ise
şuydu:
"Siyasi partilerin Anayasa’yla
belirlenmiş demokratik temel düzeni yıkmaya veya
önemli ölçüde tehlikeye düşürmeye yönelmeleri sözkonusu
olduğunda yaptırım (kapatma) uygulanmasını
engellemek ya da önemli ölçüde zorlaştırmak, demokratik
sistemin özüyle bağdaşmaz."“
Peki "demokratik temel
düzen“ için “önemli ölçüde tehlike“ nedir? Bu da başsavcının
ya da Anayasa Mahkemesi çoğunluğunun keyfine kalmış.
Bu mahkeme şimdiye kadar pekçok sol partiyi ve Kürtlerin
kurduğu veya Kürt sorununun barışçı çözümünden
söz eden partileri (örneğin HEP,
DEP, DDP, DKP) kapattı. Öyle anlaşılıyor
ki bu ülkede Kürtlerden söz etmek ve bu konuda izlenen devlet
politikasını eleştirmek bile, “demokratik düzen“
için önemli bir tehlikedir!.
Tam da burada, şöyle bir soru
da akla gelebilir: Bu ülkede “demokratik düzen
var mı ki?.“
Demokratik düzen olsa hukuk adına
böyle acınası kararlar olur muydu?.
Evet, bu ülkenin Anayasa Mahkemesi’nden
de işte böyle kararlar çıkıyor. Sen gel de
bu ülkede haktan, hukuktan söz et!..
Ama bu karara şaşmak
için bir neden yok. Susuzluktan
kavrulan bir çölde elbet çınar ağacı değil,
deve dikeni yetişir. Böyle başa böyle tıraş!..
Bu mahkeme bu ülkenin seviyesine
son derece uygun!
|