Barışçıl ve Demokratik Mücadelede
Israr Etmeliyiz
Kürdlerin inkar ve amilasyonu üzerine kurulan resmi devlet
sistemi, haklı taleplerini dile getirmelerini önlemek
amacıyla da, onları legal, sivil ve demokratik mücadele
alanlarından dışarı atmak için yasal,
idari ve kurumsal tedbirleri almıştır.
Kürdlere sadece “dağın yolunu” açık tutan,
Kürd ulusal muhalefetinin önüne bin bir engel çıkartarak
onları dağın yolunu tutmaya iten resmi devlet
politikası ve bu politikanın hayata geçirilmesinin
temel aktörleri olan ordu ve yüksek yargı gibi kurumlar,
12 Haziran 2011 seçimleri yaklaştıkça, var olan
gerginliği artırma, kargaşa yaratma ve Kürdlerin
seçimlere katılmasını engelleme çabalarına
hız verdikleri görülmektedir.
Statükocuların son kalelerinden Yüksek Seçim Kurulu’nun
bir kısım Kürdlerin adaylıklarını
veto etmesinin, ateşkes ilan edilmesine rağmen ordunun
Mart ayından itibaren gerillalara saldırması
ve son olarak Dersim’de 7 gerillayı öldürmesinin amacı
aynıdır: Statünün devamını sağlamak,
özgürlük ve demokrasi mücadelesinin önünü almak, legal, sivil
ve barışçıl mücadele kapısını
Kürdlerin yüzüne kapatmak, vb…
Militarist ve statükocu güçlerin sinsi planları ve planlarını
hayat geçirmek için neler yaptıklarını çok
iyi bilen AK Partisi, oyunları boşa çıkartmak
için gerekenleri yapmadığı gibi yangına
körükle gitmekte, gerginliği artıracak söylemlerden
geri durmamaktadır.
Başbakan Erdoğan’ın, Kürd özgürlük mücadelesine
hiçbir katkısı olmayan, sinsi planların hayata
geçirilmesine yardım etmekten öte bir işe yaramayan
Kastamonu saldırısı sonrasında, hesap
sorulmasından, intikamın alınacağından
bahsetmesi, militarist ve statükocu kesimlerin ekmeğine
yağ sürmüştür.
AK Partisi sinsi planların amaçlarından birisinin
de kendisi olduğunu bilmelidir.
Bu nedenle Başbakan tehdit ve intikam çığlıklarını
bir kenara bırakmalı, gerginliklerin giderilmesi,
12 Haziran seçimlerinin normal ortamda yapılmasını
sağlamak için gerekli adımları atmalı,
ordunun operasyon yapmasını engellemelidir.
Türk ordusunun gerillalara yönelik son operasyonları
ile Kastamonu saldırısını mahkûm eden
Kürdistan Sosyalist Partisi, PKK ve yandaş kurum ve kuruluşlarını
sağduyulu davranmaya, soğukkanlı olmaya, yüreğine
taş basarak ateşkes kararından vazgeçmemeye
çağırır.
Kürdistan özgürlük ve demokrasi hareketi el ele vererek,
düşmana, Türk ırkçı ve şovenlere inat
legal, demokratik ve barışçıl mücadele alanında
kalmalıdır.
Çünkü özgürlüğe, barış ve demokrasiye götürecek
olan yol, uzun ve meşakkatlerle dolu olsa da bu yoldur.
Halkımızın çıkarına olan, barış,
demokrasi ve özgürlük mücadelemizi ilerletecek olan bu yolda
kararlı olmalıyız.
6 Mayıs 2011
Kürdistan Sosyalist Partisi
|