PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 
Kürdistan sosyalist Partisi: “Kürt Sorununun Barışçıl Çözümü İçin El Ele!”

Kürdistan Sosyalist Partisi, 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle yayınladığı bildiriyle, Türk ve Kürt devrimci, demokrat, ilerici ve barışseverlerini Kürt sorununun barışçıl çözüme kavuşturulması için el ele vermeye çağırdı.

Türk devletinin Güney Kürdistan ve Irak’a yönelik politikasının bölge barışına hizmet yerini, durumu daha karmaşıklaştırdı anlatılan PSK bildirisinde, Türk devletinin sözkonusu politikadan vazgeçmesi, kürt sorununun barışçıl yolla çözümü için gerekli şartları oluşturması istendi.

Güney Kürdistan’daki kazanımlar korumak amacıyla, yurtsever Kürt kurum, kişi ve partilerin birlikte mücadelesine vurgu yapılan PSK bildirisinde şu görüşlere yer verildi:   

1 Eylül Dünya Barış Günü

Kürt Sorununun Barışçıl Çözümü İçin El Ele!

Doymak bilmez kar hırsıyla savaş sanayisi, dünya barışı üzerindeki tehdidini sürdürüyor. Dünyanın birçok yerinde, bir avuç silah üreticisiyle onların işbirlikçisi militarist, tutucu, şoven ve gerici hükümetlerin neden olduğu savaşlar devam ediyor.

Silahlanmaya harcanan paranın çok az bir kısmıyla Afrika kıtası başta olmak üzere, geri kalmış üçüncü dünya ülkelerinde, salgın hastalıkların kökünü kurutmak, açlığı ve kuraklığı önlemek mümkünken, kaynaklar tank, top, savaş uçakları vs, alımında harcanıyor.

Buluşlar, bilimsel ve teknolojik gelişmeler, insan mutluluğundan ziyade, daha fazla kar amacıyla silahların üretiminde de kulanılıyor. İnsan bilgisinin, becerisinin eseri olan gelişmiş silahlar, insanlık üzerinde tehdit olmayı sürdürüyorlar.

Barışseverlerin, silah üreticisi ve tücccarlarıyla onların işbirlikçilerine karşı yürüttükleri barış mücadelesi de, dünya ölçeğinde devam ediyor.

Barışı tehdit edenlerle savunanlar arasında, yoğun çekişme ve çatışmaların yaşandığı bölgelerden birisi de Ortadoğu.

Ortadoğu’daki istikrarsızlığın, çatışmanın ve geri kalmışlığın başlıca nedeni, işbirlikçi, tutucu,  ırkçı-şoven hükümetlerin, bölge halklarının iradesi hiçe sayıp özgürlük, demokrasi taleplerine baskı ve zorbalığı artırarak cevap vermeleridir.

Bölge devletlerinin sozkonusu değişim, özgürlük ve demokrasi karşıtı politikası, aynı zamanda dünya barışını da tehlikeye atıyor. Bölgede yaşanan çatışmaların kıvılcımları ara sıra Avrupa ülkerine sıçrıyor, bu ülkeleri de tehdit ediyor.

Ortadoğu’daki savaş ve istikrarsızlığının nedenlerinden başlıcası, sömürgeci devletlerin Kürt halkının ulusal demokratik taleplerine kan ve burutla karşılık vermeleridir.

Kürt sorunu konusunda, uluslararası kamuoyunda var olan sessizlikten de yararlanan sömürgeci devletler, imha ve asimilasyon politikasında israr ediyorlar.

Sömürgeci devletler, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere bir çok uluslararası anlaşmada yeralan hakları Kürtlere tanımak bir yana, Güney Kürdistan’da, halkımızın fedekadarlığı ve mücadelesi sonucu oluşan yapıyı ortadan kaldırmak için, her türlü çabayı harcıyorlar.

Bunların başında Avrupa Birliği’ne üye olmak isteyen Türk devleti geliyor.

Ülkemizin en büyük parçasını elinde tutan Türk devleti, Kürt sorunun barışçıl çözümü isteyen seslere kulaklarını tıkıyor. AKP hükümeti, Kürt sorununun çözümü doğrultusunda köklü adımlar atma yerine, AB üyeliği amacıyla uygulamaya konulan TRT’deki yarım saatlik yayını ve birkaç dil kursunu “devrim” diye yutturmaya çalışıyor.

TC, Güney Kürdistan’daki ulusal ve demokratik yapının yıkılması amacıyla,  İran ve Suriye hükümetleriyle birlikte sömürgeci seferler düzenlemeyi hedefliyor. Bu amaçla Irak’ın içişlerine müdahale ediyor, ülkemizin bu parçasındaki güven ve huzur ortamını yok etmek için provokasyanlar çıkartıyor. Bu politika ise bölgede, Irak’da istikrarsızlığı besliyor, çatışmaların artmasına neden oluyor.

Türk hükümeti bu politikasını terketmeli, Güney Kürdistan halkının iradesine saygı göstermeli, Irak’ın içişlerine burnunu sokmaktan vazgeçmelidir.

Türk hükümeti, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü doğrultusunda yapılan sağduyulu önerilere kulak vermeli, “silahlı çatışmaya yol açan ırkçı-şovenist politikalarını bir an önce terk etmeli ve Kürt Halkı’nın, kendi siyasal geleceğini belirlemesi için gerekli demokratik ve hukuksal ortamı yaratmalıdır.”

KONGRA-GEL, “taşıdığı amaç ve hedefleri açısından kabul edilmez” olan,  “Güney Kürdistan'daki ulusal kazanımları riske” eden, “Türk Ordusu’nun Güney Kürdistan’a girmesi için zemin” hazırlayan, “kısmi olsa da gelişen demokrasiyi engellemek için” savaşa ihtiyaç duyan AB karşıtı Derin Devlet’in ihtiyaçlarına cevap veren ateşkes ile ilgili kararını geri almalıdır.

Türk barışseverleri, devrimci, demokrat ve ilericileriyle Kürt yurtsever ve demokratları, Kürt sorununun barışçı ve demokratik çözümü için, Türk devletinin militarist, saldırgan ve barış düşmanı politikasına karşı el ele vermelidir.

Kürt yurtsever, devrimci ve demokratik güçleri, kişi ve kurumları, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümünü talebini daha gür bir sesle haykırmak, Güney Kürdistan’daki ulusal yapıyı her türlü saldırıya karşı korumak için güçbirliği yapmalıdırlar.

Partimiz 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle, barışseverleri, yurtsever, devrimci, demokrat  ve ilericileri Kürt sorununun barışçıl çözümü için el ele vermeye çağırır.

30 Ağustos 2004

Kürdistan Sosyalist Partisi

 
 
PSK Bulten © 2004