|
|
|
-
Stokholm Toplantısı
-
- Kürdistan
Sosyalist Partisi Genel Sekreteri Kemal Burkay, çoğu 12
Eylül sonrası İsveç'e politik mülteci olarak gelmiş ve hala
burada yaşıyan, ülkemizin kuzey parçasından 60 kadar politikacı
ve aydına gönderdiği 28 şubat tarihli bir mektupla onları,
Kürt sorunuyla ilgili son gelişmeleri değerlendirip ortaklaşa
bazı adımlar atmak için toplantıya çağırdı.
-
- Toplantı
11 Mart günü Stokholm'de yapıldı. Yapılan değerlendirme
sonucunda, katılımcıların üzerinde birleştikleri noktaları
kapsayan ortak bir bildiri yayınlanması ve bunun, toplantıya
katılamayan diğer aydın ve politik şahsiyetlerin de imzasına
açılması kararlaştırıldı ve bunun için Nezir Akat, Eyüb
Alacabey, Aziz Alış, Abdurahman Gundıki, Hamît Kiliçaslan,
Xalıt Xoce, Zınar Soran ve Vildan Tanrıkulu'dan oluşan yedi
kişilik bir komisyon oluşturuldu.
-
- Komisyon
toplantıyı izleyen günlerde, Burkay'ın daha önce sunmuş
olduğu taslağı ve öteki önerileri de değerlendirerek ortak
noktaları biraraya getiren bir bildiri hazırladı ve bu bildiri
104 kişi tarafından imzalanıp yayınlandı.
-
- Sözkonusu
bildiri aşağıda sunulmuştur.
-
-
-
Stokholm Toplantısı Bildirisi:
-
-
-
- Biz , şu anda İsveç'te
yaşamakta olan bir bölüm Kuzey Kürdistanlı Kürt, sayın Kemal
Burkay'ın çağrısı üzerine, Kürt ulusunun Kuzey Kürdistan'daki
siyasi ve toplumsal durumunu değerlendirmek için, 11 Mart
2000 tarihinde Stokholm'de biraraya geldik. Toplantının
sonucunda bir komisyon oluşturulması ve toplantıda olmayanları
da kapsayacak bir bildiri yayınlanarak görüşlerimizin kamuoyuna
yansıtılması kararlaştırıldı.
-
- Biz aşağıda imzası bulunanlar
kamuoyuna açıklarız ki:
-
- Kürt ulusu Ortadoğu'nun en
eski ve büyük uluslarından biridir; zengin bir tarihe, dile
ve kültüre sahiptir. Tüm uluslar gibi Kürt ulusu da kendi
kaderini özgürce belirleme, kendi toprağı üzerinde özgürce
yaşama, ülkesinin işlerini kendi eliyle yönetme, ülkesinin
zenginliklerinden, çağdaş bilim ve teknikten yararlanma,
dilini ve kültürünü özgürce kullanıp geliştirme hakkına
sahiptir.
-
- Türkiye Cumhuriyeti devleti
başından bugüne Kürt ulusunun varlığını inkar etmiş, Kürtler
ulusal ve demokratik haklarını istedikleri zamansa , çok
yönlü bir politikayla, baskı, zulüm ve soykırımla karşılık
vermiştir. Türkiye Cumhuriyeti yüzbin kişi dolayındaki Kıbrıs
Türkleri için federasyonu dahi az bulup konfederasyon isterken,
yirmi milyonu aşkın Kuzey Kürdistanlı Kürt için hiçbir hak
tanımıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürtlere karşı politikası
bugün de inkar, asimilasyon ve soykırımdır.
-
- Türkiye Cumhuriyeti Avrupa
Birliği'ne aday üyelik yolunun açılması için Kopenhag Kriterlerini
yerine getireceğine söz verdi. Bu kriterlerin azınlık haklarına
ilişkin olmasına, Kürtlerin ise kendi toprakları üzerinde
bir ulus olmalarına rağmen, en azından bu sorunun çözümüne
yolu açabilirler. Ancak şimdi, AB aday üyeliği kapısının
Türkiye'ye açılmış olmasına rağmen, Türk yönetimi eski politikasını
sürdürüyor. O, Kürt halkının varlığını, halkımızın ulusal
haklarını tanımamakta ısrar ediyor, Kürtlere siyasetin kapılarını
açmak, Kürt parti ve örgütlerinin demokratik ve yasal yollarla
serbestçe çalışmasına, Kürt diliyle eğitime, radyo ve televizyon
yayınına olanak tanımak istemiyor.
-
- Kürt ulusu hiçbir zaman yabancı
boyunduruğunu ve teslimiyet politikasını kabul etmemiştir
ve bundan böyle de etmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti artık
boş hayallerden vazgeçmeli, gerçeği görmeli, Kürt ve Kürdistan
sorununun çözümüne giden yolu açmalıdır. Sorunun çözümü
Kürtlerin ulusal ve demokratik haklarını tanımaya bağlıdır.
Bu nedenle, "demokratik cumhuriyet", "anayasal vatandaşlık"
ve benzer evcilleştirme politikaları çözüm değildirler.
Bu politikayla öngörülen strateji ve tutumlar, Kürtleri
ulusal, siyasal ve demokratik değerlerinden uzaklaştırmakta
ve doğru hedefleri gözden yitirmelerine yol açmaktadır.
Kürt ulusu, İmralı süreciyle daha da açığa çıkan bu ikiyüzlü
politikaya kanmamalıdır.
-
- Biz, Türkiye Cumhuriyeti'ni
uluslararası sözleşmelere uymaya ve herşeyden önce "Kopenhag
Kriterleri"ni hayata geçirmeye, aşağıdaki adımları bir an
önce atmaya çağırıyoruz. Öyle ki Kuzey Kürdistan bakımından
Kürt sorununun çözümü için barışçı yol açılabilsin ve Kürt
halkı kendisinin ve ülkesinin geleceği hakkında özgür iradesiyle
karar versin.
-
- Kürdistan'da olağanüstü hal
durumu sona ermeli; Kontrgerilla, JİTEM, özel timler ve
"Köy Korucuları" sistemi gibi savaş ve terör örgütleri dağıtılmalıdır.
- Köy ve kasabaları yakılarak
zorla göç ettirilen Kürt göçmenlerin yurtlarına serbestçe
dönmelerine olanak tanınmalı, toprakları mayınlardan temizlenmeli
ve zararları tazmin edilmelidir.
- Kürt ulusal kimliğini tanıyan
yeni ve demokratik bir anayasa yapılmalıdır.
- Kürtçe okullar açılmalı,
radyo ve televizyon Kürt diliyle yayın yapmaladır.
- Düşünce ve örgütlenme özgürlüğü
önündeki tüm hukuki ve siyasi engeller kaldırılmalı, böylece,
Kürt siyasi partilerinin kendi adları ve programlarıyla
serbestçe çalışmalarına olanak verilmelidir.
- Tüm politik tutuklu ve hükümlüler
koşulsuz serbest bırakılmalı, yurt dışındakilerin özgürce
dönmesine olanak sağlanmalıdır.
- Kürtçe adları yasaklıyan
tüm yasa ve kararnameler kaldırılmalı, köy ve kentlerin
değiştirilen adları geri verilmelidir.
-
- * * *
-
- Son dönemde Kürdistan'da
ve Türkiye'de, "Hür demokratlar", "Birlik İçin Grişim" ve
"Demokrasi Hareketi Grişim Grubu" gibi adlar altında ortaya
çıkan, Kürtlerin haklarını elde etmeye ve çıkarlarını korumaya
yönelik girişimlerin, Kürt halkının, yıllar boyu büyük bedeller
ödeyerek elde ettiği siyasi değerleri, halkın çıkarlarını
ve amaçlarını gözden ırak tutmayacaklarına, Kürt halkının
haklı davası ve istemleriyle oynanmasına izin vermeyeceklerine
inanıyoruz. Kürtlerin hak ve çıkarlarını korumaya yönelik
bu türden yasal girişimler ve tüm yurtsever kesimler, kendileriyle
devlet politikaları, ve "Barış ve Demokratik Cumhuriyet
Projesi" adı altında, devlet eliyle piyasaya sürülen politikalar
arasına kalın ve net bir çizgi çekmeliler. Ülkemizin ve
toplumumuzun geleceğini hiçbir şekilde politik ipotek altına
sokmamalı, Kürt halkının hak ve özgürlüklerini göz önünde
tutmalıdırlar. Bu çerçevede , sosyalistlerden liberallere
ve dindarlara kadar herkeş yalnızca kendi amaçları doğrultusunda
çalışan ve kendi organları tarafından yönetilen bir legal
partide biraraya gelmelidir.
-
- Bunun yanısıra, toplantıda,
Kürt ulusal ve demokratik hareketinin legalleşmesi ve Kürt
adı, kimliği ve kendine özgün programıyla bir legal siyasi
parti için çaba göstermenin gereği üzerine görüşler dile
getirildi. Kendi adları ve özgün programlarıyla kurulup
serbestçe çalışmadıkça, Kürt siyasi partilerinin serbest
olduğunun ileri sürülemiyeceği vurgulandı. Bu nedenle, tüm
Kürt yurtseverleri bu temel ve doğal hakkın elde edilmesi
için ortak ve etkin bir çalışma yürütmelidirler. Buna yönelik
olarak yurt içinde ve yurt dışında kampanya yürütmeli, aralıksız
olarak çalışmalıdırlar.
-
- Bize göre, özgürlüğümüzün
ve ulusal-demokratik haklarımızın güvencesi, birlikle ve
ortak bir siyasi iradenin yaratılmasıyla mümkündür. Bu kapsamda,
ülke dışında da, siyasi, demokratik ve kültürel çalışmaların
koordinasyonu ve birliği için herkese, tüm siyasi, demokratik
ve kültürel kurumlara, buna yönelik çabalarını yoğunlaştırmaları
için çağrıda bulunuruz.
-
- Birleşmiş Milletler Örgütü'ne,
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na ve tüm uluslararası
kuruluşlara, Kürt ve Kürdistan sorununu güdemlerine alıp
çözümü için çaba göstermeleri için çağrıda bulunuruz. Avrupa
Birliği, Türkiye Cumhuriyeti'nin birlik normlarını dejenere
etmesine fırsat vermemelidir. TC Kürt sorununun barışçı
çözümü yolunda adımlar atmadığı sürece, AB askeri ve ekonomik
yardımları durdurmalı, siyasi destek vermemelidir.
-
- 30 Mart 2000
-
- Hawar Ackblad o Nihat
Akar o Nezir Akat o Üzeyir Al o Ata
Ala o Eyüp Alacabey o Hüseyin Aldur
o Aziz Alış o Kutbettin Alış o Süleyman Alış
o M.Ali Alp o Kovan Amedi o Husamettin Aslan
o M. Sıddık Avcı o Mumtaz Aydın o Mustafa
Aydoğan o Sait Aydoğmuş o Selim Bakaç
o Şükran Baksi o Dilo Balin o Taner Bayrak
o Abdurahman Gundıki o Belengaz Belge o Sıdık
Bozarslan o Şermin Bozarslan o Kemal Burkay
o Muzaffer Coşkun o Mustafa Cıziri o Yusuf
Cıziri o Vakas Çelik o Nedim Dağdeviren
o Mehmed Dehsıwar o Salih Demir o Süleyman
Demir o Sofi Demir o Cemil Demircan
o Abidê Diyarbekıri o Seyran Duran o Azad
Y. Erdem o Muxlis Erdem o Lokman Ertaş,
o Ali Ertaş, o Bawer Eser o Bube Eser
o Yaşar Gelêrî o Aram Gernas o Ahmet Gezici
o Selim Can o Bilal Görgü o A. Selam Güven
o Seyithan İmrak o Keya İzol o Atila Kalkan
o Mustafa Kalpak o Mazhar Kaplan o Hurşid
Kaplan o Firat Karagül o Enver Karahan
o Erol Karahan o İzzet Karaaslan o Mesude
Kaya o Remzi Kerim o Haci Kılıçaslan
o Hamit Kılıçaslan o Şeyh Mehmet Kulaksız
o M. Ali Kut o Yüksel Küçükoba o Mahmud Lewendi
o Mahanî Licok o Malmisanıj o Mamoste o Selim
Murat o M. Emin Narozi o Fırat Nemrud
o Yaşar Oğuz o Fahri Ölçer o Reşat Önen
o Zeynelabidin Özalp o Sıdık Özçiriş o Hatip
Özer o Orhan Özer o H. Öztürk o Laleş
Qaso o Çeko Pekgül o Bavê Rewşen o
Riza Polat o Lokman Polat o Serdar Roşan
o Zınar Soran o Nezir Şemikanlı o İhsan Şener
o Vildan Tanrıkulu o Mehmet Toprak o Şakir Tutal
o Erol Tümen o Hüseyin Uçmaz o İsmet Uzun
o Halıd Xoca o Şükrü Xoca o Burhan Yıldız
o Selahattin Yıldız o Mustafa Yılmaz o Arif
Zêrevan o Şoreş Zirek.
|
| |
|
|