|
|
|
-
GERÇEKLER
HALKTAN GİZLENMESİN!
-
- Devlet nihayet Hizbullah
örgütüne yönelik yoğun bir operasyon başlattı. Bu bir süreden
beri bekleniyordu. Şimdi Hizbullah'ın kaçırıp öldürdüğü,
evlerin altına ve bahçesine gömdüğü, kadın-erkek onlarca
insanın hikayesi ve onların çürümüş cesetleri pekçok insanı
şoke ediyor.
- Türk hükümeti de bu operasyondan
kendine pay çıkarıyor. Ecevit övünerek, "PKK'yı çökerttik,
Hizbullah terörünün kökünü de kazıyacağız," diyor.
- Devlet güdümlü Türk medyası
ise, bir kez daha kamuoyunu yanıltmak, gerçekleri çarpıtmak
için ne lazımsa yapıyor.
- Ne var ki son operasyonla
birlikte ortaya dökülenler ancak aşırı saf kişileri yanıltabilir.
Bu ülkeyi iyi tanıyanlar ve yıllardır olup bitenleri izleyenler
içinse şaşırtıcı bir durum yoktur. Aklı başında herkeş bu
örgütün bir Türk Hizbullahı olduğunu ve devlet tarafından
beslendiğini, eğitildiğini, korunduğunu biliyor. Rejimin
Hizbullah terörü üstüne kopardığı fırtına, bu nedenle tam
bir demagojidir.
- Bu sözde islami örgüt, başlangıçta
İran'dan etkilenerek oluşsa bile, Türk MİT'i içine sızdı,
onu örgütledi ve Kürt ulusal hareketine karşı kullandı.
- Hizbullah için kurulan eğitim
kampları, bir zamanlar "ülkücü bozkurtlar" için açılan kamplar
gibi, sır değildi. Bu kamplar, Türk jandarmasının denetlediği
bölgelerde kuruldu. Hizbullah militanlarının eğitimini,
subaylar ve polisler yaptılar. Onların eylem planlarını
devlet güçleri çizdi ve hedefleri onlar gösterdi. Hizbullah
devlet desteğini arkasına alarak Kürdistan'ın kent ve kasabalarında
terör estirdi. Yüzlerce Kürt aydını, politikacısı, halktan
insan Hizbullah militanları tarafından sokak ortasında kurşunlanıp,
satırla doğranıp öldürüldü veya kaçırılıp yok edildi. Failler
hep "meçhul" kaldı. Bir rastlantıyla yakalanlar ise karakolların
bir kapısından girip ötekinden çıktılar.
- Kanunlar onlar için işlemedi.
Onlar da devlet içindeki öteki çeteler gibi özel bir himayeye
mazhar idiler.
- Bu vahşi, akıl almaz terörden
amaç, Kürt halkını sindirmek, kitleleri teslim almaktı.
- Bu gerçeği, her zaman aldanmaya
alışık aşırı saf yurttaşların dışında, yerli-yabancı herkes
biliyor. Hizbullah da Kontrgerilla, JİTEM, İBDA-C gibi devletin
güdümündeki bir vurucu güçtü.
- Sonuç olarak, Hizbullah terörü
de doğrudan devletin ürünüdür. Bunu, bu ülkede çocuklar
bile biliyor. Türk Parlamentosu'nun üç yıl önceki araştırma
komisyonu da hazırladığı raporda bu gerçeği açık biçimde
dile getirdi. Hizbullah'ın devlet içindeki odaklar tarafından
eğitildiğini, yönlendirildiğini, korunduğunu saptadı. Ama
ne hükümet, ne de parlamento bunu duymazdan geldi. Siyasi
parti liderleri sus-pus oldular. Gerçekler elbirliğiyle
gizlendi. Kimse bu cinayet furyasını durdurmak için elini
ya da dudaklarını kımıldatmadı. Sanki aralarında bir gizli
anlaşma vardı. Çünkü bu bir devlet polikası idi.
- Böyle olduğu halde, şimdi
Ecevit'in "Hizbullah terörüyle mücadele" üzerine ettiği
keskin sözler çocukları bile kandıramaz. Demirel'in, "Devlet
cinayet işlemez, devletin Hizbullah'ı kullandığı iddiaları
doğru değildir" biçimindeki ısrarlı açıklamaları ancak kargaları
güldürür. Ordunun bildiri yayınlayıp bu gerçekleri inkara
kalkışması birşeyi değiştirmez. Bunlar bir telaşın ürünüdür.
- JİTEM de Jandarma komutanlığına
bağlı bir komplo ve cinayet örgütüdür; ama ordu onun da
varlığını yalanlıyor.
- Yasaları çiğneyenlerin, devlete
bağlı suç örgütü kuranların bunu gizlemeye çalışmaları doğaldır.
- Kürt halkına karşı savaşmış
olan bu örgütün amacını, bir Kürt İslam devleti kurma diye
göstermek ise çarpıtmanın, yalanın daniskasıdır. Hizbullah
aynı zamanda yurtsever Kürt din adamlarını katletti. İstanbul'daki
son eylemi de bu türdendir.
- Rejim bir kez daha halka
pervasızca yalan söylüyor. Kendi kurduğu, yönettiği, Kürt
halkına karşı kullandığı bu örgütü bir islami Kürt örgütü
gibi göstermeye kalkıyor.
- Rejimin Hizbullah'a karşı
dün değil de şimdi harekete geçmesi ise bir zamanlama sorunudur.
Rejimin Hizbullah'a ihtiyacı kalmadı. Onu kullandı, şimdi
de bir paçavra gibi atıyor.
- Elbet bu, Türk rejiminin
artık komplo ve provokasyondan elini çektiği, cinayet ve
işkence alışkanlığına son verdiği, tüm bu kötü huyları bıraktığı
anlamına gelmez. Onun, bu işlerden elini çektiğine dair
bir işaret henüz yoktur ve ihtiyaç duyduğunda Hizbullah
gibilerine yine başvuracaktır.
- Besbelli biz, Türk devletinin
Hizbullah'a karşı başlattığı operasyonlara karşı değiliz.
Asine, rejimin onlarla işi bittiği için de olsa, yakalanmalarını,
mahkeme önüne çıkarılmalarını gerekli ve olumlu buluyoruz.
Ancak birkez daha halka yalan söylenmemeli. Ve daha da önemlisi,
asıl sorumlular gizlenmemeli.
- Hizbullah'ı örgütleyen, eğiten,
yönlendiren odaklar açığa çıkarılmalı ve kendilerinden hesap
sorulmalı. Bu politikayı gizli kapılar ardında oluşturan,
bu uygulamayı onaylıyan, bildiği halde bilmezden gelen,
parlamento komisyonu raporunu bile hasıraltı eden devlet
adamlarından, politikacılardan hesap sorulmalı.
- Bunlar olabilir mi? Ülke
tüm bu kandan, pislikten yakın zamanda temizlenebilir mi?
Besbelli zor. Susurluk çetesini koruyanlar, temiz toplum
isteyen seslere kulaklarını tıkayanlar, bu kez de toplumun
beklentisini boşa çıkarmak için ne lazımsa yapacaklardır.
- Ülkenin barışa, demokrasiye
ulaşması, tüm bu pisliklerden arınması için toplumun kendisinin
harekete geçmesi gerekir.
- Kürdistan Sosyalist partisi
olarak barışı özleyen, özgür ve demokratik bir toplumda
yaşamak isteyen, Kürt-Türk tüm insanlarımıza çağrıda bulunuyoruz.
- Barış için, demokrasi için,
temiz toplum için sesimizi yükseltelim!
- Ülkeyi bu hale getirenlerden
hesap soralım!
-
-
KÜRDİSTAN
SOSYALİST PARTİSİ (PSK)
-
- 24 Ocak 2000
|
| |
|
|