Saddam romancılığa başlamış da haberimiz yok. Meğer bir süre önce ilk romanı “Zabiba ve Kıral”ı yayınlamış. Şimdi de, gazetelerin yazdığına göre, yeni bir “aşk ve savaş romanı” yazmış: “Yıkılmaz kale..”

Zabiba ve Kral’ın kimi anlattığını bilmiyoruz, ama bu ikincisinde Saddam’ın kendisini anlattığına kuşku yok.

Eh Saddam bu işleri yaptığına göre sıra “bizimki”nde…

“Bizimki” bu işte geç bile kaldı. Hatırlarsanız Bekaa’da Türk gazetecileriyle yaptığı röportajda, “ben yaşar Kemal’den daha iyi romanlar yazabilirim, Yılmaz Güney’den daha iyi filmler çevirebilirim!” demişti..

Bizimkininki  allah vergisi, yapamıyacağı iş yoktur ve herşeyi herkesten iyi yapar!

Şu anda İmralı’da zamanı da boldur. “Albatros Kuşçusu” türünden romanları, “Zapo Cumhuriyetinden Demokratik Cumhuriyete” türünden senaryoları pekala yazabilir…

Ya da “Parma Manastırı”nı gölgede bırakacak bir “Sumerli Rahibe” gibi…

Bu dünyanın işleri böyledir: Kimi “aşkın ve devrimin partisi”ni kurar, kimi “aşkın ve savaşın romanı”nı yazar, kimi de “aşkın ve vatanın” içine eder…