PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 
PSK: “Saldırılara birlikte karşı Duralım”

Kürdistan Sosyalist Partisi-PSK, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral İlker Başbug’un, Genelkurmay’da düzenlenen basın toplantısında dile getirdiklerine ilişkin olarak yaptığı basın açıklamasında, AB karşıtlarının, militarist ve tutucu çevrelerin yeni bir saldırı başlattıklarını belirterek, değişimden, özgürlük, barış ve demokrasiden yana olan güçleri sözkonusu saldırılara karşı el ele vermeye çağırdı.

PSK’nin basın bildirisini aşağıda yayınlıyoruz. 

Basın Bildirisi

Saldırılara Birlikte Karşı Duralım!

Irak’da egemenliğin Iraklılara devri ve seçimlerin yapılması süreci geliştikçe, Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili kararın verileceği tarih yaklaştıkça, Türkiye’deki AB karşıtlarının, tutucu, militarist çevrelerin saldırı ve çabaları da giderek artıyor.

AB üyeliğine karşı olduğunu gizlemeyen, AKP hükümetinin AB üyeliği yolunda attığı adımları “kerhen” onaylayan Genelkurmay’ın, düzenlediği basın toplantısında, 2. Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ vasıtasıyla dile getirdikleri ve basın toplantısı ardından yaşanan gelişmeler, değişim karşıtları ve militaristlerin gerçek niyetini ortaya koymaktadır.

Basın toplantısında “PKK, Kuzey Irak'ta tehdit olmaktan çıkana kadar Türk askeri orada kalacaktır" diyen Orgeneral İlker Başbuğ’un, ordu birliklerinin Güney Kürdistan’da bulunmalarına gerekçe olarak “PKK tehdidi”ni göstermesi aldatmacadır. Başbuğ, bölgede bulunmalarının asıl nedenini konuşmasının devamında itiraf etmiştir: Kerkük’ün demografik yapısını ve Türkmenleri koruma, Kürtlerin Kerkük’de etkin olmalarını engelleme...

Koruma altına alınan bugünkü demografik yapı, BAAS partisinin, işbasına geldikten hemen sonra yürürlüğa koyduğu ve yıkılana kadar sürdürdüğü “Araplaştırma Politikası” uyarınca, Kerkük ve çevresinde yaşayan yüzbinlerce Kürdü ata baba topraklarından uzaklaştırması ve yerlerine Arapları yerleştirmesiyle oluştu.

Kürtlerin Kerkük’ün siyasi ve demografik yapısının değişmesi için çaba sarfederek Irak’ın toprak ve siyasi bütünlüğünü tehlikeye soktuklarını ve bunun da Türkiye için ciddi güvenlik sorunlarına yolaçacağını iddia eden Başbuğ, güvenliği sağlamak amacıyla tedbir alınmasının zorunlu olduğunu söyledi.

Ve tedbir gecikmedi. Başbuğ’un basın toplantısında, Leyla Zana ve arkadaşlarının “bürokrasinin tereddüdünden” yararlanarak mitinglerde “bölücülük” yapmalarından duyulan kaygıları dile getirmesi, bürokrasiyi harekete geçirdi. Genelkurmay’dan gelen direktif uyarınca, Emniyet Genel Müdürlüğü “tereddününü” yenerek Leyla Zana ve arkadaşları hakkında, mitinglerde yaptıkları konuşmaları gerekçe göstererek suç duyurusunda bulundu.

Leyla Zana ve arkadaşları hakkında, mitinglerin üzerinde bunca zaman geçtikten sonra suç duyurusunda bulunulması, Türkiye’yi kimlerin yönettiğini bir kez daha ortaya koymakla kalmamış, soruşturma emrini veren AKP hükümetinin, demokrasi ve insan hakları konusunda ne kadar samimi ve tutarlı olduğunu da açığa çıkarmıştır.

Radyo ve televizyonlarda anadille yayın yapılmasına ilişkin değişiklikleri yapmakla övünen ve bunu AB yolunda atılmış önemli bir adım, bir “devrim” olarak sunan AKP hükümeti, Genelkurmay’dan gelen talimat doğrultusunda tüzüğünde anadille eğitim hakkını savunan Eğitim-Sen’i, kapatılması istemiyle mahkemeye veriyor.

Leyla Zana ve arkadaşları hakkında suç duyurusunda bulunulması, Eğitim-Sen’in kapatma istemiyle mahkemeye verilmesi, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan olayında olduğu gibi “derin devletin” eseri olduğundan kuşku duyulmadan Van Valisi’ne düzenlenen saldırı, özgürlük, demokrasi, barış ve değişim karşıtı güçlerin atağa geçtiklerini gösteriyor.

Planlı saldırıların, provokatif eylemlerin bundan böyle, özellikle de Güney Kürdistan’da artarak devam etmesi muhtemeldir.

Hazırlanan planları açığa çıkarıp saldırıları önlemeyi, demokrasiyi ve AB üyeliğini kendi iktidarını güvenceye alacak kadar isteyen, Genelkurmay’ın eleştirilerini direktif kabul edip harekete geçen AKP hükümetinden beklemek saflık olur.

Özgürlük, barış ve demokrasi karşıtlarının saldırılarını durduracak, ülkeyi değişim, barış ve demokrasi yoluna sokacak olan güçler, emekçiler, barışseverler, devrimci ve demokratlardır, demokrat, ilerici partiler ve kurumlardır.

Bu güçleri militarist ve tutucu güçlerin saldırı ve planlarına birikte karşı çıkmaya, özgürlük, demokrasi ve barış için elele vermeye çağırıyoruz.

Kongra Gel, politikasını gözden geçirmeli, Türk devletine, Güney’e yönelik planlarını hayata geçirmede gerekçe olarak kullanabileceği tavır ve devranışlardan kaçınmalıdır.

Yurtsever Kürt örgütleri, TC devletinin Kerkük’e ve Güney Kürdistan’a yönelik planlarını boşa çıkartmak için, ülkede ve yurtdışında ortaklaşa hareket etme göreviyle yüzyüzedir.

PSK, bu görevi omuzlamaya, bu kutsal amaçlar uğruna birlikte mücadeleye hazırdır.

12 Temmuz 2004

Kürdistan Sosyalist Partisi 

 
 
PSK Bulten © 2004