Şişkin ve
Pişkin Devlet..
IMF yüzbin işçi ve memuru işten çıkarın
diye buyurmuş. Türk hükümetinin eli mahkum, ek 10 milyar
doların gelmesi için besbelli evet dedi. İlk elde
60 binin üzerinde işçi ve memura yol göründü. İnsanlar
elli yaşında emekli, ya da iş akitleri iptal…
Bu
da sözde “devleti küçültmenin” bir uygulaması..
Peki,
halkın sırtında yük olan devlet bu fukara işçiler
ve memurlar mı?
Hayır,
onlar sadece ilk elde harcanan kurbanlar. Kimse askeri harcamalara,
ordunun ve polisin oluşturduğu yüke, siyasilerin
ve bürokrasinin saltanatına değinmiyor.
Bütçenin
aslan payını ordu ve silahlanma masrafları
yutuyor. Bu payı çok aşan bütçe dışı
fonlar da cabası. Her yıl, IMF’nin verdiği
borcun kat kat fazlası buraya gidiyor. Peki neden?
Türkiye
halkının ekmeğini, işini, okul ve ilaç
parasını silaha yatırmaya mecbur mu?
Türkiye’nin
tüm komşularıyla bu kadar kanlı bıçaklı
olması için ne sebep var? Türkiye onlarla barış
içinde yaşayamaz mı? Türkiye’ye saldırmak için
sınıra ordu yığanlar mı var?.
Hele
hele Türkiye kendi halkıyla savaşmak zorunda mı?.
Kürtlerin
haklarını verip, emekçilere ve tüm halka avrupa
düzeyinde demokratik hak ve özgürlükler tanıyıp
iç barış sağlanamaz mı?
Tanka,
topa, savaş uçağına, savaş gemisine, füzelere
giden onmilyarlarca dolar ülkede iş sahası yaratmak,
okul-hastane açmak, adliye binası yapmak, halkın
hayat standardını düzeltmek için kullanılamaz
mı?
Kimse
bu soruları sormuyor. Bu soruları sormak yasak.
Sanki herkes sağır ve dilsiz!
Oysa
sorunun özü, püf noktası budur. Çözüm de bundadır.
Türkiye
iç ve dış barışa ulaşabilir, silaha
verdiği parayı ekmeğe, işe, okula, ilaca
çevirebilir.
Bu
kadar büyük bir orduya, polis gücüne ve silaha gerek yok.
Barışa ve demokrasiye gerek var.
Buna
engel olanlar ülkeyi dünden bugüne yöneten çağdışı,
ilkel, şoven, baskıcı kafalardır. Ülkenin
ve halkın en büyük düşmanı onlar. Önce ülkeyi
onlardan kurtarmak gerekir.
* * *
Devletin
küçülmesi için, bunun yanısıra yapılması
gereken başka işler var.
Örneğin
yüzbinlerce lojman.. Bu lojmanlarda genellikle maaş düzeyi
yüksek subaylar ve bürokratlar sembolik fiyatlarla oturuyor.
Onlar neden herkes gibi kira ödemiyor?.
50
bin makam arabası… Birkısım bürokratlara sağlanan
bu kıyak neden? Neden onlar da tüm yurttaşlar gibi
genel araçları, otobüsü, treni, taksiyi, dolmuşu
kullanmıyor?
Uygar
ülkelerde kimseye böyle imtiyazlar yok.
37
bakanlık… ABD, Almanya Fransa, İngiltere gibi büyük
ve zengin ülkelerde bile bakanlık sayısı yirmiyi
aşmıyor.
550
milletvekili… Bu ülkeye çoktur. Zaten bir iş yaptıkları
da yok.
Personel
indirimine da Başbakanlıktan ve bakanların
çevresinden başlamak lazım. Çünkü buralar tam bir
çiftlik! İnsanın ağzını bir karış
açıkta bırakacak şu rakamlara bir bakın
hele:
Başbakanlık
Tabipliği’nde 12’si doktor olmak üzere 30 personel çalışıyor..
Bir
devlet bakanına en az 6 şoför, iki garson düşüyor..
Bazı devlet bakanlarının ise 8 sekreteri ve
9 şoförü var…
Şu
pek mütevazi geçinen, bir dönem sözde tasarruf amacıyla
yerli otomobil kullanan Başbakan Ecevit’in makamında
5 basın ve halkla ilişkiler müşaviri, 1 doktor,
1 hemşire, 2 Başbakanlık Halkla İlişkiler
Müşaviri, 2 şef, 6 sekreter, 4 garson, 2 hostes,
4 hizmetli görev yapıyor.. Çankaya’daki Başbakanlık
Konutu’nda ise 10 aşçı, 1 aşçıbaşı,
7 garson, 5 hizmetli, 4 teknisyen, 4 bahçıvan, 3 şoför,
bir çamaşırcı…
Ayrıca
bir “korumalar” ordusu…
Başbakanlık
Müsteşarı nın personel kadrosu da hani Başbakan’dan
aşağı kalmıyor. Müsteşar Ahmet Sagar’ın
hizmetinde şunlar var: 4 müşavir, 3 basın ve
halkla ilişkiler müşaviri, 3 memur, 3 bilgi iletmeni,
2 Başbakanlık müşaviri, 2 geçici görevli, 1
şoför, 1 hizmetli…
Başbakan
Yardımcısı Devlet Bahçeli’nin makamında
1 özel kalem müdürü, 2 özel kalem müdür yardımcısı,
7 müşavir, 1 şube müdürü, 3 sözleşmeli personel,
1 şef, 2 memur, 3 sekreter, 2 garson, 6 şoför, 3
hizmetli görev yapıyor.
Başbakan
Yardımcıları Hüsamettin Özkan ile Mesut Yılmaz’da
da bir o kadar…
Bakanların
makamında sekreterlere, şoförlere, şuna buna
ek olarak ayrıca hostesler var! Örneğin Hasan Gemici’nin
2 hostesi, Mehmet Keçeciler, Abdülhalik çay, Fikret Ünlü,
Edip Safter Gaydalı, Recep Önal’ın birer hostes…
(Bu sonunculara haksızlık olmuş değil
mi; neden bazısına iki tane de bazısına
sadece bir?!.) Bu hosteslerin orada ne iş yaptıkları
da ayrıca merak konusu..
Elbet
bunlar “vezir..” Madem öyle, birkaç tane de balerinleri veya
oryantal dansözleri olamaz mıydı?. Kimbilir, belki
onlar da vardır!
İşte
şişkin ve pişkin devletten bazı örnekler…
Bu adamlar başbakan, bakan filan değil, kıral!
Dünyanın
hiçbir uygar ülkesinde böyle birşey -daha doğrusu
rezalet- yok.
Bir
örnek: İsveç’te Başbakan Palme’nin öldürülmesinin
ardından yeni Başbakan’a iki koruma verildi. Ama
bu, mali külfet bakımından tartışma konusu
olunca, sayı bire indirildi. Bir de Türkiye’deki korumalar
ordusunu düşünün..
Peki
“devlet küçülürken” bu çiftliklere de dokunulacak mı?
|