PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Tantan Olayı

Cemil BARAN

Sonunda kendi partisinin yönetimiyle de ters düşen İçişleri Bakanı Tantan, nihayet yapılan bir operasyonla görevinden alındı, "Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanlığı"na atandı. O da bunu onur mselesi yapıp hem bakanlıktan, hem de partisinden istifa etti.

Tantan'ın, ilginç bir kişiliği olduğuna kuşku yok. Bir yönüyle o, kendisinden önceki içişleri bakanlarından farksızdı. Polis kökenliydi ve Türkiye gibi bir ülkede, polise özgü baskıcı yöntemlerle biçimlenmişti. Ona göre de devlet her şeydi, yurttaş hiçbir şey. Bu nedenle İçişleri Bakanlığı sırasında polisin antidemokratik uygulamalarını, işkenceyi, yurttaşlara kötü muameleyi önlemek için göze çarpar bir çabası olmadı. örneğin işkence yapmaktan mahkum olan, baskınlar sırasında masum, terörle hiçbir ilgisi olmayan yurttaşları keyfi biçimde kurşuna dizen polisleri bile görevinden almadı. Geçen yılın Aralık ayındaki kanlı cezaevi operasyonu ise, Adalat Bakanı Hikmet Sami Türk'ün yanısıra, onun sorumluluğunda yapıldı. O konuda sert ve uzlaşmaz davrandı; hatta, daha bir yıl öncesinden operasyonu planladığı anlaşıldı.

Öte yandan, Tantan'ın kendisinden önceki içişleri bakanlarından oldukça farklı bir yanı da vardı. O, yolsuzluklarla mücadelede samimiydi, bunu kendisine iş edindi. Bu yüzden, yalnız küçük hırsızların değil, büyüklerin de üzerine gitti. Banka hortumlayanlara, hayali inracatçılara ve benzerlerine yönelik operasyonlar birbirini izledi. Muteber ve saygın bilinen, şimdiye kadar dokunulamayan büyük hırsızlar, suç ortaklarıyla birlikte ilk kez cezaevlerini doldurmaya başladı. Kamuoyu Tantan'ı işte bu yönüyle, yolsuzluklarla mücadele eden biri olarak tanıdı ve bu nedenle iyi puan topladı.

Ama bu durum, aynı zamanda çıkarlarına zarar verdiği kesimlerin kendisine karşı alttan alta cephe açmalarına yol açtı. Yolsuzluğa batmış olan kesim çok büyüktü, genişti ve sözde "temizlikten yana" görünmesine rağmen, işin kendisine kadar uzanacağından kaygılıydı.

Nitekim, önemli bir operasyon, bizzat ANAP'lı Ersümer'in sorumluluğundaki Enerji Bakanlığı'na yöneldi. ANAPın rakipleri bunu fırsat bilip bizzat Yılmaz'ı ve bir bütün olarak ANAP'ı suçlar oldular. Ayrıca "Mavi Akım" dosyasını açtılar. Mavi Akım üzerine koparılan fırtına, Hazar bölgesi ve Orta Asya petrol ve gaz yataklarının bölüşümüyle ilgili olarak uluslararası çekişmeyle de yakından ilgilidir. Bu alanda özellikle de ABD ve Rusya arasında bir kapışma vardır. Mavi akıma karşı olanların ve Rusya'yı bu işten dışlamaya çalışan kesimlerin, bu projeyi sahiplenen ANAP'ı suçlamaları anlaşılır birşeydir.

Öte yandan AB ile bütünleşme karşıtları, globalizmden ürken milliyetçi, ırkçı çevreler, saydamlaşma karşıtları, bu arada ordu ve polis içindeki demokrasi karşıtı eğilim, AB ile bütünleşme konusunda açık, net bir tutuma sahip olan Yılmaz'ı ve ANAP'ı tasfiye için özellikle yüklendiler. Jandarmanın ve 12 Eylül çarkının bir ürünü, faşist uygulamaların sembolü olan Ankara DGM savcılarının bu işte "gestapo" yöntemlerini andırır biçimde seferber olmaları boşuna değildi. Sözde yolsuzlukla mücadele, siyasi rakipleri tasfiye aracına dönüşmüştü. Tantan bunun farkında mıydı bilemiyorum. Ama en azından beyaz enerji operasyonunu kendi emrindeki polise değil de, kendisine bağlı görenmesine rağmen aslında Genelkurmay'dan emir ve talimat alan jandarmaya yaptırması ciddi bir yanlıştı. Belli ki bu olayda o da iplere hakim değildi.

Jandarmanın bu işte, yolsuzlukla mücadele gibi iyi niyetli bir amaçla yola çıktığını ileri sürmek saflık olur. Jandarmanın böyle bir niyeti olsa, öncelikle cinayet, uyuşturucu ticareti ve kara para işine batmış kendi suç örgütü JİTEM'in üzerine gider. Oysa Jandama JİTEM'i hep gizlemeye çalıştı. Jandarma'nın bir eli Susurluk çetesindedir ve bu nedenle o da Susurluk olayının aydınlanmasını önlemeye, olayı kapamaya çalıştı.

 

Jandarma örgütü Türkiye'nin suça, pisliğe, yolsuzluğa batmış örgütlerinin başında geliyor. Eski Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman, General Veli Küçük bu işte önde gelen isimler. Koman emekli olduktan sonra Çağlar'ın bankasında yönetim kurulu üyesi oldu. Son olarak Çağlar'ın yurt dışına kaçırdığı bir milyar doların, taşınmasında rol oynadığı ortaya çıktı. Ama emekli olduğu halde kimse üzerine gidemiyor.

Mesut Yılmaz'a ve bir bütün olarak ANAP yönetimine gelince, jandarmanın bu işe bulaşması ve DGM savcılarının ve perde gerisindeki öteki güçlerin açtıkları cephe konusunda duydukları kaygılarda haklı olmalarına rağmen, soruşturmaya ilişkin telaşlı ve sinirli tutumlarıyla kötü bir sınav verdiler. Beyaz enerji ve mavi akım işlerinde bir yolsuzluk olmasa bile, onlar bu tutumlarıyla kuşku yarattılar. Eğer alınmış rüşvet yoksa, eğer birileri bu ihalelerde yolsuzluk yapmamış ve haksız çıkar sağlamamışsa soruşturmadan bu kadar korkmak için ne gibi bir neden var? Eğer bir komplo varsa sen de kendini savunursun.

Yılmaz'ın Tantan'a ilişkin tavrı oldukça duygusaldı, deneyimli, olgun bir politikacıya yaraşır türden değildi. Yolsuzlukla mücadele eden Tantan, ANAP'a puan kazandıran bir bakandı. ANAP onu karşıya alıp itmekle, aslında önemli bir propaganda kozunu vurdu ve kamuoyunda haksız duruma düştü, kendi üstündeki kuşkuları da arttırdı.

Tantan'ın İçişleri Bakanlığı'ndan alınması, aynı zamanda yolsuzluklarla mücadeleyi de kaçınılmaz olarak zayıflatacaktır. Bu, Tantan döneminde üzerlerine gidilen ve aynı zamanda üzerlerine gelineceğinden kaygı duyan vurguncu çevreleri memnun etmiştir.

Tantan bu yönüyle geleneğe aykırı bir içişleri bakanıydı. Yalnızca küçük hırsızların, garibanların değil, büyük ve "şerefli, itibarlı, önlerinde düğme iliklenen" hırsızların da üzerine giti. Gerçi, Türkiye batma noktasına vardığı için temizlik bir zorunluluktu, iç ve dış koşullar bunu dayatıyordu. Ama öyle de olsa, bu işi rejimin güçlülerini, para babalarını incitmeden, ortalığı fazla altüsüt etmeden yapmak gerekir.. Küçük hırsızların ve büyük yazarların eline kelepçe vurmak bu memlekette normaldir. Ama ne kadar çalmış olurlarsa olsunlar -ki kapitalizm gerçekte bir çalma rejimidir- "muteber iş adamlarının" eline kelepçe vurulmaz.. Zindanlar onlar için yapılmamıştır! Tantansa işi pek ciddiye aldı ve eşitlikçi davrandı!.

Tantan bu yönüyle çağdaş bir Donkişot'tu. Düzenin böylesi saf ve "haddini bilmeyen" birine daha uzun süre katlanması beklenemezdi..

 
PSK Bulten © 2001