Türkiye’nin üyelik çıkmazı
Metin Can-Viyana
Avusturya’nın başkenti Viyana’da 30 Ekim 2003
tarihinde Sosyal Demokrat Partisi tarafından (Avusturya
Komkar’ın da desteklediği) "AB ve Türkiye"
konulu bir konferans düzenlendi.
Konferansa konuşmacı olarak Sosyal Demokrat Partisi’nin
Avrupa parlementeri, aynı zamanda AB-Türkiye Karma
Komisyonu’nun da üyesi Hannes Swoboda, IMK’dan da Ebubekir
Saydam, yine eyalet parlamentosu üyesi Bayan Nurten Yılmaz
katıldılar. Konferansı yine eyalet parlementeri
olan Ernst Woller yönetti .
Toplantiya 60 kadar Kürt, Türk ve Avusturyalı katıldı.
Toplantıda her zamanki gibi Türk Konsolosluğu’nun
protokolcuları da hazır bulunuyordu. Yine bol
bol not alıyorlar, yazıp çiziyorlardı. Ama
bunun ne işe yaradığı belli değildi;
çünkü bu güne kadar söylenen ve tartışılan
konulardan ders alındığı ve bunların
olumlu bir değişikliklere yol açtığı
görülmedi.. Türk yöneticiler hep ”bizi niye AB’ye almıyorlar?”
diye aglayıp sızlamakla yetiniyorlar.
Swoboda Türkiye’nin 40 yıllık AB macarasının
gelişimini anlatırken ”Türkiye’nin reform paketlerinin
(ki bana göre bu reform paketleri, üreticisi MGK tarafında
postacı parlamenterler aracılığıyla
piyasaya sürülüyor-M.C.) pratikte uygulanmadığı
sürece inandırıcı olmadığını
vurguladı Bu güne kadar zaman hep böyle harcandı.
Ayrıca MGK’nın siyaset üzerindeki yaptırım
gücü ortadan kalkmadıkça, yani askeriye kışlaya
çekilmediği sürece Türkiye AB’ye girmeyi unutmalıdır.
”Kopenhag Kriterleri bütün üyeler için geçerlidir, bu kriterleri
yerine getiren Türkiye de AB’ye üye olmaya hak kazanır
ki ben de bunları yerine getiren bir Türkiye özlüyorum.
Bu bağlamda Türkiye için her hangi bir özel muamele
söz konusu olamaz ve Türkiye de böyle bir taleple bizi zorlayamaz”
dedi.
Uluslararası Kürdistan İnsan Haklari Örgütü’nün
yöneticisi Ebubekir Saydam ise Türk hükümetinin yaptığı
bazı reformların ihtiyacı karşılamaktan
çok uzak olduğunu, ancak bunların dahi uygulanmadığını
söyledi. Kürtçe kursların açılmasına ve Kürtçe
isimlerin yazılmasına çıkarılan gülünç
engelleri örnek gösterdi. Ayrıca insan hakların
alanındaki ihlallerin son zamanlarda artış
gösterdigini vurguladı. Türkiye AB ye girmek
istiyorsa yol haritasında belirtilen bütün şartlarıda
yerine getirmek zorundadır, dedi.
Türk kökenli olan eyalet parlementeri bayan Yılmaz
da Türk resmi sakızını çignercesine ”Avrupalılar
bize hep reçete yazarlar, diger üye ülkelere gösterdikleri
kolaylığı bize göstermiyorlar, diğer
ülkelerin de sorunlari var, ama sira bize gelince işi
yokuşa sürüyorlar” dedi.
Soru-cevap bölümünde Süryani bir bayan, TC Rejiminin kuruluşundan
günümüze kadar genelde Türkiye sınırları
içinde bulunan halklara, ama özelde Süryanilere yapılan
katliam ve zülümleri anlatan bir metni okudu ve yapılanların
hesabı sorulmadan Türkiye’nin AB’ye alınmamasi
lazımdır, dedi.
Ben de o görüşteyim. TC rejiminin katliamlarının
hesabı sorulmadan, yapılan zararların bedeli
ödenmeden, başta Kürtler olmak üzere söz konusu zulme
ve soykırıma muhatap olan diger halklardan dünya
kamoyu önünde özür dilenmeden Türkiye AB’ye alınmamalıdır.
Sonuç olarak TC AB’ye girmek için her yolu deneyecektir,
hem de Kürtlerin haklarını bireysel haklara indirgeyerek.
Bu tuzagın karşısında bütün kürt kamoyunun
hassas olması lazım. Haklarımızın
takipçisi olmak zorundayız.