PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Uzun yolda şoför değişimi iyidir..

Sayın Doğan Çelik mektubunda şöyle diyor:

Değişen ve gelişen dünya karşısında kurum, kuruluş ve partilerin gerek programsal ve gerekse kadrosal anlamda değişmemesi diktatörlük sistemini çağrıştırır. Fakat önemli olan bence değişimi gerçekleştirirken yerini ve zamanını iyi tespit etmek gerekir. Aksi taktirde değişim ve gelişim adına yapılan işler ters tepebilir.

Sürekli olmasa da bazen yayınlarınızı takip eden bir okuyucu olarak size şunu sormak istiyorum:

Gerek Kürdistan’da onca karmaşa yaşanırken, gerekse dünya konjünktüründe azda olsa ibre Kürtler için, Kürtlerden yana dönmeye çalıştığı bir zamanda genel sekreteriniz sayın Kemal Burkay’ın, görevini bırakmasını nasıl doğru buluyorsunuz?

Hem Ortadoğu gibi bir yerde varlığını sürdürmüş ve kendince bir takım kazanımlar da elde etmiş bir parti açısından böylesine alışık olunmayan durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?”

Değerli Çelik,

Dediğiniz gibi, ister bir siyasi parti, isterse başka türden bir kurum veya kuruluş olsun, değişen zamana ve ihtiyaçlara uyum sağlamalı, sırası gelince programını, görüşlerini yenilemesini bilmeli. Nitelikli partiler bunu başaran partilerdir. Nitelikli liderler de böylesi dönüşümlere öncülük edebilen ileri görüşlü kişilerdir. Bunu yapamazlarsa zamanın gerisinde kalırlar, toplumun değişim ve dönüşümüne öncülük yapacaklarına, ya da katkıda bulunacaklarına ayak bağına dönüşürler. İlerici-devrimci bir parti bile, böylesi durumlarda tutuculaşabilir. Değişen koşulları göz önüne almayan, yenilenmeyen bir görüş donar ve olumsuzlaşır.

Kanımızca, sosyalist bir parti olarak kurulan ve halen öyle olan PSK, değişen yurt ve dünya koşullarına uygun olarak hem programını, hem teorik görüşlerini yenilemeyi başardı. Dogmatik olmadı.

Yine, demokratik ülkelerdeki siyasi partilerde demokratik gelenekler oluşmuştur. Tartışma özgürlüğü, organların, yöneticilerin seçimle belirlenmesi gibi. Yöneticiler ise, ne denli yetenekli ve değerli de olsalar, hayat boyu yönetici olmazlar, 4-5 yılda, bilemediniz 8-10 yılda bir değişirler. ABD cumhurbaşkanları en çok iki dönem, yani 8 yıl başkanlık yapabiliyor. Çorçil ve De Gaulle gibi seçkin batılı liderler bulundukları görevlerde kazık çakmadılar.

Hem toplum, hem siyasi partiler yeni liderler çıkarabilir ve çıkarmalı.

Ama demokratik olmayan toplumlarda, ya da demokrasileri lafta kalan toplumlarda böyle değil. Liderler, başkanlar ancak ölümle veya darbelerle gidiyorlar. Politikacıların eli bulundukları posttan olmuyor. Türkiye’de Atatürk padişahlığı yıktı ve sözde cumhuriyet kurdu; ama ölünceye kadar da cumhurbaşkanıydı; ne muhalefete şans tanıdı, ne rakiplerine. Bu, demokrasisi olmayan bir cumhuriyetti. Daha sonra İsmet Paşa da, onca yıl başbakanlık, devlet başkanlığı yaptıktan sonra, seçimlerle iktidarı yitirdikten sonra da parti liderliğini bırakmadı; 80 yaşında hala bırakmamak için direndi. Demirel, onca başbakanlıktan, devlet başkanlığından sonra, yeniden seçilmek için yasaları değiştirmeye kalktı; 80’ini geçmiş, ama gözü hala doymuş değil.. Ecevit’in durumu ise malum; gitmiş gelmiş, kaç kez başbakan olmuş, şimdi de elden ayaktan düşmüş, gülünç duruma düşecek kadar anlatım güçlükleri çekiyor, partisini son seçimde sıfırlamış; yine de eli parti başkanlığından olmuyor…

Bunu nasıl anlatmalı? Herhalde post tutkusu, dinmek bilmez bir kişisel hırs…

Bu sadece, çoğu kişi için önemli, çekici, elde edilmesi gibi el edilmesi de zor devlet postları, ya da büyük, güçlü, nimet dağıtabilecek durumdaki partiler için değil, küçüklü büyüklü siyasi partiler, kurumlar için de söz konusu. Küçük, eti budu olmayan bir partide bile post-makam savaşlarına sıkça rastlanabiliyor…  

Kürdistan Sosyalist Partisi’ni ve Kamal Burkay’ı tanımıyanlar veya kimi önyargılı kişiler, bu partiyi ve uzun yıllardır onun genel sekreterliğini yapan Burkay’ı da öyle sandılar veya öyle göstermeye zalıştılar. Partiye ters düşen ve kovulan kimi dönekler de, bu türden gerçekdışı rivayetler yaydılar. Oysa, onurla diyebiliriz ki, Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), başından beri demokratik mekanizmaların oldukça iyi işlediği bir parti. Birliği tümüyle gönüllü birliğe dayanıyor, zora veya çıkar dağıtımına değil. Zaten ne insanları partiye çekmek için maddi çıkarlar veya rant dağıtımı söz konusu, ne de onları zorla örgütte tutmak için baskı ve zor araçlarına sahip. Kadrolarımızı biraraya getiren ve orada tutan ulusal kurtuluş ve sosyalizm idealleridir. Sorunlar kongre ve konferanslarda, yayın organlarında özgürce tartışılır ve kararlar alınır. PSK yedi kez kongre yaptı ve yönetici organı MK’yı yeniden seçti, Genel Sekreteri yeniden belirledi. 29 yıl boyunca MK birçok kez değişti, eski kadrolar gittiler, yeniler, gençler geldiler. Burkay Yoldaş da görevini daha önce birkaç kez devretmek istedi; ama yoldaşlar, herhalde çalışmasından memnun oldukları için yeniden ve ısrarla ona görev verdiler. Bunun zaman olarak bir sınırı olacaktı elbet. 29 yıl, Burkay yoldaşın, 7. Kongre açış konuşmasında da belirttiği gibi uzun bir süredir. Bu görev devri daha önce de olsaydı doğaldı.

Sayın okurumuz bunu, “Ortadoğu gibi bir bölgede alışık olunmayan bir durum” olarak niteliyor. Bunda haklıdır! Gerçekten bölgenin gördüğü dikatörlükler ve diktatörlerdir. Bu ülkelerde birisi ya darbeyle iktidarı alır ve zorla korur, ya da seçimle gelse bile, bir daha bırakmamak için her türlü zora, tezgaha başvurur. Siyasi partilerde de böyle. İnsanlar çoğu kez, ilkeler, farklı politikalar için değil, post için didişirler. Bazıları post kapmayı birinci öncelik yaparken, bazıları da postu yitirince örgütlerine küser, ayrı baş çeker, eski örgütlerini yıkmak, ona zarar vermek için akla karayı seçerler… Ortadoğu’da (herhalde demokratik geleneklerin oluşmadığı tüm ülkelerde de) insanların gönüllü olarak bir postu ya da makamı bıraktıkları ender görülür.

Üstelik, söz konusu ülkelerin rejimleri lafta cumhuriyet olsa dahi, baştaki diktatörler, liderler ya da başkanlar, gittikleri ya da buna mecbur kaldıkları zaman bile, yerlerine çoğu kez oğullarını, kızlarını, eşlerini, kardeşlerini bıkarıyorlar… Bu ülkelerdeki siyasi partilerde de bu çokça rastlanan bir durum. Bu bir tür hanedanlık; şahlık, padişahlık, sultanlık, krallık… Yani feodal gelenegin cumhuriyet ve demokrasi kılıfı altında da sürmesi olayı... Üstelik, modern olmayan toplum da buna alışık..

Çağdaş ve modern toplumların, demokratik paritlerin yöneticilerine yaraşan ise, gönüllü olarak bir göreve gelmek ve yine gönüllüce oradan ayrılmasını bilmek… Burkay Yoldaşın yaptığı işte budur.

O, bir örgütte çalışmak için ille de genel başkan ya da genel sekreter olmak gerekmediği kanısındadır. Burkay yoldaş bundan böyle de, yönetici planda olmasa bile, partiye ve Kürt ulusal mücadelesine katkılarını sürdürecektir. Bizce bu  geleneği güçlendirmek gerekir.

Sayın Çelik, siz de zaten yeri gelince hem program, hem de kadro planında görev değişiminden yana olduğunuzu söylüyorsunuz. Ama Kürdistan’da ve uluslararası planda mevcut koşullarda (bir yandan karmaşa, bir yandan ibrenin bir parça Kürtlerden yana dönmesi) görevden ayrılmanın doğru olup olmadığını sorguluyorsunuz. Elbet bu önemli bir nokta. 

Ama unutmamalı ki Kürt sorunu, 19. Yüzyıl başından beri tam iki yüz yıldır ki alevli bir sorun. Daha ne kadar süreceği de bilinmez.. Birçok kuşağın ömrü ve mücadelesi amaca ulaşmaya yetmedi. İster istemez nöbet değişimleri oldu ve olacak. Ortada “dere geçerken at değiştirilmez” gibi bir durum olduğunu sanmıyoruz. Burkay Yoldaş, kırk yılı aşkın süredir aktif politikanın içinde, en ön saflarda. Bunun 29 yılını PSK'nın Genel Sekreteri olarak yürüttü. Bu uzun dönem boyunca Kürt ulusal mücadelesi birçok kez kritik, çok sıcak dönemler yaşadı. Örneğin Güney’de 1975 yenilgisi, 1980’li yılların sonunda sosyalist sistemin çöküşü, 1991’de Birinci Körfez Savaşı ve Kürdistan’ın Güney parçasının özgürleşmesi, 1990’ların sonunda Öcalan’ın yakalanmasıyla Kuzeyde Kürt ulusal mücadelesinde yaşanan kriz… Şimdi de, bir yandan, özellikle Kuzey Kürtlerini yakından ilgilendiren Türkiye’nin AB adaylığı süreci, öte yandan Irak’ta yaşananlar, Güney Kürdistan’daki daha büyük ölçekli değişim… Olaylar devam ediyor. Her örgüt ve kişi bu değişimde kendi rolünü oynamaya çalışıyor. Burkay bu uzun dönem boyunca üzerine düşeni, yetenekleri ölçüsünde yapmaya çalıştı. Parti kurulduğu zaman 20 yaşında olan gençler şimdi 50’sine vardılar. Onların da partili mücadele deneyimleri 25-30 yılı buluyor. Yani bu işe sıfırdan başlamıyorlar. Yeni Genel Sekreter Mesut Yoldaş da bunlardan biri..

Uzun yolda şoför değişimi iyidir. Bu, usta, deneyimli ve uzun soluklu olduğunu düşündüğümüz şoförler için de geçerlidir. Hem onların biraz dinlenmesi, hem de, -belki daha da önemlisi- ötekilerin sorumluluk altına girip deneyim kazanması, ustalaşması için…Değişime razı olmayanların çokça yol açtığı yol kazalarına taze bir örnek Saddam’ın düştüğü durumdur..

Değerli, dost, bizce PSK bu kongresiyle Kürt politikasında demokratik geleneklerin yeni ve güzel bir örneğini verdi. “Örgütsel çalışma kollektif çalışmadır; ha safların başında olmuşsunuz, ha sonlarda, hepsi de değerlidir..."

Selamlar ve iyi dileklerle…

Aralık 2003

 
PSK Bulten © 2003