PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 
Yeni Yıl Hediyesi

Mesud Tek

Kürt gündeminin daimi maddelerinden biri de her parçadan örgütler arasındaki ilişkilerle, bu ilişkileri derleyip toparlayacak ulusal bir yapının oluşturulması konusudur.

Kürdistan’ın 4 parçasından örgütleri biraraya getirecek ulusal bir kurumun oluşturulması amacıyla yıllar önce başlatılan, bazan canlanan, bazan da derin kış uykusuna yatırılan çalışmalar, ne yazık ki bugüne kadar başarıya ulaşmadı.

Elbette bu başarısızlıkta Kürt örgütleri arasında var olan çatışmalar kadar, Kürdistanlı örgütler arasındaki dağınıklık, soruna yönelik farklı yaklaşımlar, bazı Kürt örgütlerinin komşu devletlerle olan ilişkileri de etkili oldu.

Şartlar bugün geçmişten çok farklı. Böylesi bir ulusal kurumu gerekli kılan önemli gelişmelerin yanısıra, Kürt örgütleri açısından durumun eskiye nazaran daha elverişli olduğunu düşünüyorum.

Adı ne olursa olsun dört parçadan Kürt örgütlerini biraraya getirecek ulusal bir kurumu gerekli kılan gelişmelere değinmeden önce, konuyla ilgili bazı tesbitleri bir kez daha hatırlama da yarar var.

Kürdistan Kürtlerin iradesi dışında parçalanan bir ülke. Bu nedenle Kürt sorunu sadece bir tek ülkeyi değil, 4 ülkeyi ilgilendiriyor. Birçok konuda farklı düşünen, farklı çıkarlara sahip sömürgeciler Kürdistan ulusal kurtuluş hareketini bastırmak amacıyla sık sık biraraya geliyorlar, ortak kurumlar oluşturuyorlar.

Kürdistan’ın herhangi bir parçasındaki başarı, öteki parçaları doğrudan etkiliyor. Herhangi bir yenilgide de aynı şey yaşanıyor.

Kürtler ülkelerini bölen sınırları hiç bir zaman tanımadılar, bu sınırları meşru görmediler. Ama görmemiz gereken bir gerçek var. O da irademiz dışında çizilen sınırların her parçada farklı toplumsal yapılara yolaçtığı, her parçadaki ulusal hareketin önüne farklı hedefler koyduğu ve o parçadaki örgütler tarafından yürütüldüğü gerçeğidir.

Bu gerçeği görmeme, yok sayan bir tutum ve davranış içine girme, Kürdistanlı örgütler arasında gerginliklere, binlerce yurtseverin canına malolan çatışmalara neden olmakla kalmamış, sömürgeci devletlerin mudahalesine açık bir ortamı da yaratmıştır. PKK’nin önce Kürdistan Hükümeti’ne, daha sonra PDK ve YNK’ye saldırmasında bu sakat anlayışın azımsanmayacak payı vardır.

Kürdistanı bölen dikenli teller, mayın tarlaları parçalar arasındaki ilişkiyi engelleyemedi. Herhangi bir parçada zora düşen halk, “sınırın öte yanındaki kardeşleri”ne sığındı. Sömürgecilere karşı savaşanlar da bazan nefes almak, derlenip toparlanmak için “sınırları” aştılar, öte taraftaki kardeşlerinin yardıma koştular; Irak güçlerine karşı yürüttükleri savaşta sıkışan Barzanilerin İran Kürdistanı’na geçip, Muhabad Kürt Cumhuriyeti’nin emrine girmesinde olduğu gibi...

***

Dört parçadan örgütleri biraraya getirecek bir yapının oluşturulmasını gerekli kılan gelişmelerin başında küreselleşme geliyor. Dünyayı büyükçe bir köye dönüştüren küreselleşme süreci, internet, uydu telefonları ve televizyon kanalları Kürtleri daha çok birbirine yakınlaştırıyor.

Fas’tan Afganistan’a kadar uzanan bölgeye yeni bir düzen vermek isteyen, bu amaçla harekete geçip Afganistan’dan sonra Irak’a giren ABD, Ortadoğu’daki varlığını -özellikle de askeri alanda- artırdı.

ABD’nin bazan BM desteğinde, bazan bazı müttefikleriyle bölgeye yaptığı müdahale varolan statükoyu yıkıyor, istemese de değişim ve demokrasiden yana olan güçlerin işini kolaylaştırıyor. Ki bunların başında Kürt ulusal kurtuluş hareketi geliyor. ABD’nin bölgeye yönelik projesinde Suriye ve İran değişmesi gerekli hedef ülkeler. Bu ülkeler aynı zamanda Kürt sorununda taraflar. Daha da önemlisi Irak örneğinde olduğu gibi, ABD’nin çıkarlarıyla Kürtlerin çıkarları giderek birbirine yakınlaşıyor.

Irak’ın geleceğini belirleyecek olan genel seçimler Kürtlerin taleplerini karşılamayan biçimde, örneğin federasyon karşıtlarının başarısıyla sonuçlanırsa, Kürtler açısından yeni alternatifler gündeme gelebilir. Kürt örgütleri bugüne kadar yaptıkları açıklamalarda federasyon aşağı bir çözümü kabul etmeyeceklerini, başta Kerkük olmak üzere Musul Haniqin, Sincar gibi kentlerin Kürdistan bölgesine bağlanmasında israrlı olduklarını söylediler. Güney Kürdistan’in önde gelen iki gücü PDK ve YNK ülkenin geleceğine yönelik ortak tavır belirlemeyi de güvence altına alan Selahaddin Anlaşması’nı imzaladılar. Buna karşılık Kürt sorununun tarafları Suriye, İran, Türkiye arasındaki trafik de yoğunlaştı. Bu ülkelerin yöneticileri her sözün başında Irak’ın birlik ve bütünlüğünden bahsediyorlar, Kürtleri tehdit etmeden geri durmuyorlar.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden tam üyelik için görüşme tarihi alması da bir başka önemli faktördür. Kürt sorununun görüşme sürecinde önemli bir yer tutacağı daha şimdiden belli olmuştur. Bu, aynı zamanda AB’nin dolaylı da olsa Kürt sorununun bir tarafı olacağı anlamına gelmektedir.

Belki de Kürt tarihinde ilk kez iki dünya devi AB ve ABD, doğrudan Kürt sorunuyla ilgileniyorlar ya da ilgilenmek zorunda kalıyorlar.  Ve bu durum Kürt ulusal kurtuluş hareketine olanaklar sunmakla kalmıyor, önümüze yeni görevler de koyuyor.

Yeni dönemdeki görevlerimizden birisi tüm Kürdistanlı örgütler arasındaki bağları güçlendirmek, döneme uygun ortak politikalar belirlemektir. Ki, bunun için de dört parçadan örgütleri biraraya getirecek bir ulusal kurumun oluşturulması gereklidir.

Adı ne olursa olsun bu kurum tüm yurtsever-demokratik örgüt ve partilere açık, Kürt örgütleri arasında uyum ve işbirliğini sağlamakla görevli olmalıdır. Kürt örgütlerine strateji çizmemeli, parçalara politika belirlemekten uzak durmalıdır. Kendi iradesini dayatmak yerine, genel bir irade oluşturmalı, Kürt ulusal kurtuluş hareketinin uluslararası arenadaki sesi, temsilcisi olmalıdır.

Her parçadaki Kürt örgütleri arasındaki ilişkilerin durumu, sözkonusu yapının oluşturulmasında belirleyici bir etkiye sahiptir. PKK-Kongra Gel’in kendi dışındaki tüm güçlere yönelik saldırgan tavrı sayılmazsa, Kürt örgütleri arasındaki ilişkilerin iyi bir noktada olduğunu söylemek mümkün.

Güney’de imzalanan Selahaddin Anlaşması ve öteki güçlerin bu anlaşmaya desteklerini bildirmeleri, İran Kürdistanı’ndaki güçler arasında işbirliği oluşturmak amacıyla görüşmeler yapılması, Suriye Kürtlerinin güç ve eylem birliği, Kuzey Kürdistanlı örgütlerin oluşturduğu Kürdistan Ulusal Platformu-PNK ve Avrupa Kürt Platformu-PKE  olumlu adımlardır. Tüm Kürt örgütlerini biraraya getirecek kurumun oluşturulmasını kolaylaştırmaktadır.

Böylesi bir örgütün oluşturulması için çalışmaları başlatmak ve başarıyla sonuçlandırmak, halkımıza verilebilecek en anlamlı yeni yıl hediyesi olacaktır.

 
 
PSK Bulten © 2004