|
Aygün olayı
|
2012-08-18 09:51
|
Kemal Burkay
|
|
Hüseyin Aygün’ü özellikle Dersim yöresindeki insan hakları ihlalleriyle ilgili çalışmaları ve Dersim araştırmaları nedeniyle izledim. Yurda döndükten sonra da tanıştım. Genç yaşına göre olgun, sakin ve kişilikli bir insan. Görüşleri ve çalışmaları nedeniyle risk aldı, hem PKK çevresinin, hem de CHP içindeki ve dışındaki ulusalcı şoven kesimin tepkilerini çekti.
Ovacık yolunda yolu kesilip PKK’lılar tarafından kaçırıldığını duyduğumda, çeşitli ihtimalleri düşünerek hayatı ile ilgili olarak kaygılandım. İki gün sonra serbest kalışına ise sevindim.
Bazıları bu kaçırılışı danışıklı bir dövüş gibi göstermek istediler. Buna hiç ihtimal vermedim. Siyaset dünyasında reklam için bu tür oyunlara bile sapacak magazinel kişiler olsa bile, Hüseyin bunu yapacak karakterde biri değil. PKK’nin bunu propaganda amaçlı yaptığı yorumlarına ben de katılıyorum. Ayrıca seçimlerde Hüseyin’le karşı karşıya geldikleri ve onu bilinen tarzlarına uygun olarak suçladıkları da biliniyor. Çatışmaların ve yol kesmelerin arttığı şu dönemde Dersim yöresinde Hüseyin’e karşı böylesi bir eyleme girişmiş olmaları şaşırtıcı değil.
Onu kısa sürede serbest bırakmaları ise gelen yoğun tepkilerin ürünüdür. Genel olarak demokratik kamuoyu, en başta da Dersimli hemşehrilerim Hüseyin’e sahip çıktılar.
Şimdi ise Hüseyin, serbest kaldıktan sonraki açıklamaları nedeniyle bazı çevreler tarafından zan altında tutulmak isteniyor, hatta suçlanıyor.
Bence bu da kendisine haksızlık. Aygün kendi üslubuna uygun yumuşak bir dil kullandı. Kendisini kaçıran ve yaşları 17-25 arasında olan militanların kendisine saygılı davrandığını söyledi. Onların da savaşın bir an önce bitmesinden yana olduklarını, hatta “demokratik özerklik” gibi bir talep için savaşa gerek olmadığını dile getirdiklerini ve kendisinden barış için daha çok çaba göstermesini istediklerini söyledi. Bu kanımca yapıcı bir dil. Oysa belli ki bazı çevrelerin ondan bekledikleri suçlayıcı, öfkeli bir dildi. Yani modaya uygun olarak hamaset…
Oysa önemli olan asıl böyle durumlarda soğukkanlı ve yapıcı davranmak. Öte yandan bu kirli savaşın sorumluları, kendileri de aslında kirli savaşın kurbanları olan dağdaki genç çocuklar değil. Onlar oyunun planlayıcıları değil. Yapılması gereken asıl bu savaşı planlayan ve bugün de ısrarla yürüten odakları doğru teşhis edip teşhir edebilmektir. Ve yine yapılması gereken bu savaşı bir an önce sona erdirip Kürt ve Alevi sorununu da çözecek biçimde halkın, kitlelerin temel hak ve özgürlüklerini tanımak, ülkeyi demokratikleştirmektir.
18 Ağustos 2012
-------------------------------------------------------------------
Tüm Müslümanların Ramazan Bayramını kutlar, ülkemize ve bölgemize barışın bir an önce gelmesini dilerim.
|
|
|
|