|
1 Kasım Seçimleri üzerine - 2. Bölüm: HAK-PAR’IN BAŞARISININ NEDENLERİ
|
2015-11-06 11:15
|
Kemal Burkay
|
|
1 Kasım Seçimleri üzerine - 2. Bölüm
HAK-PAR’IN BAŞARISININ NEDENLERİ Partimiz HAK-PAR’ın oylarında artış eğilimi daha 2014 yerel seçimlerinde başlamıştı. O seçimde oylarımızı 2009 yerel seçimlerine göre yaklaşık iki katına çıkarmıştık (27 binden 52 bine…) 7 Haziran seçimlerinde HAK-PAR’ın oylarında yine nispi bir artış vardı (59 bine ulaşmıştı.) Son seçimde ise oyumuz 110.000’in üstüne, yani nerdeyse iki katına çıktı.
Üstelik Partimiz bunu çok zor koşullarda başardı. Mali olanaklarımız gülünç derecede sınırlıydı. Yandaş bir TV ve günlük gazetemiz yok. Türkiye medyası, yandaşı-karşıtı ve “merkez medyası” ile bu seçimde de kapılarını bize kapadı. Üstelik kimi TV ve gazeteler seçim sürecinin daha başında “HAK-PAR’ın AK Parti yararına seçimden çekildiği” yalanını yaydılar ve tüm uyarılarımıza rağmen bunu sürdürdüler, ya da düzeltme gereğini duymadılar. Bazı çevreler bu yalanı ısrarla kullandılar.
Tüm bu olumsuz koşullar içinde, Partimizin oylarının böylesine istikrarlı biçimde artması, hele son seçimde ikiye katlanması büyük başarıdır. Bunun nedenleri var.
Birinci nedeni şu: Partimiz ülke gerçeğine uygun, ileri, sorunlara doğru teşhis koyan ve doğru çözüm öneren bir programa sahip.
Ülkenin en büyük sorunu olan Kürt sorununun çözümü için gerçekçi ve çağdaş bir çözümü öneren parti biziz, federatif çözümü öneriyoruz.
Alevi sorununun adil, demokratik çözümünü öneriyoruz; bu gerçek bir laiklikle olur.
AB standartlarında bir demokrasiden, temel hak ve özgürlüklerden yanayız.
Ülkeye barışı getirecek ve demokrasinin yolunu açacak siyaset budur. Böylece, kaynakların silaha ve savaşa gitmesini önleyerek, ekonomik sorunları çözecek siyaset de budur.
Tüm bu nedenlerle, sesimizin ulaşabildiği kadarıyla, başta Kürt halkı olmak üzere, kitleler, bu programın ve bu siyasetin değerini giderek anlıyor ve Partimize sempatizan halka büyüyor.
Öte yandan, bazı çevrelerin “Kürt siyasi hareketi” diye nitelemekten hoşlandıkları PKK-HDP kesiminin hiç de Kürt halkının temel haklarını savunmadığı giderek en saf, en koşullanmış olanlar bile anlamaya başlıyor. Bu kesimin savunduğu “demokratik özerklik” içi boş bir proje, aslında bir devlet projesi ve Kürtleri daha yumuşak yöntemlerle asimile etmeye yönelik. Son olarak “Türkiyelileşme” biçimine dönüşerek HDP’nin önüne konan haliyle ise, Kürt kimliğini, Kürt ulusal varlığını yok etmeye yönelik olduğu ayan beyan ortada. Öyle olunca da PKK’nin neden hâlâ silah taşıdığı ve bırakmamakta ısrar ettiği, zaman zaman da “halk savaşı” filan diye halkın burnundan getirdiği, bunca kana, acıya yol açtığı anlaşılmaz oluyor. Bu silahlar ve bu çatışmalar, bu kirli savaş kime hizmet ediyor?..
Aslında PKK gölge etmesin, başka ihsan istemez.
Kürt yurtsever çevreleri ve Kürt dostu insanlar, Kürt sorununun bir an önce çözülüp ülkenin barışa ve demokrasiye ulaşmasını isteyenler, gün geçtikçe HAK-PAR’la diğer kesim arasındaki farkı daha net görüyorlar.
Bu nedenledir ki, bu seçimde hem mevcut oylarımızı koruduk, hem de 55.000 dolayında yeni insan, sesimizi duydu, bize hak verdi ve oylarıyla bize destek verdi.
Tüm bu nedenlerle bu seçimin bir galibi HAK-PAR’dır. İlkeli, kararlı tutum sonuçlarını vermeye başladı.
Yüksek baraj nedeniyle parlamentoya girme şansı olmayan partilerin oylarının daha da eridiği, geçmişte hükümet kurup ülkeyi yönetmiş partilerin bile küçülüp silindiği bir ortamda HAK-PAR’ın başarısı daha da anlamlıdır.
HAK-PAR için baraj dışında olumsuz bir etkeni daha eklemeliyim: Bu da herkesin bildiği gibi, PKK’nin diğer Kürt örgütlerine karşı tutumu, kendisinin dışında bir ses istememesi ve ortaya çıktığı günden bu yana onlara uyguladığı baskıdır. Bu çevre HDP dışındaki partilere oy vermeyi ihanet saymaktadır. Şu anda bölgede, kırda ve kentte çatışmaların devam etmesi bu baskıyı arttırmakta ve bu durum sandığa yansımaktadır. Böylesine bir tehdit ortamında HAK-PAR’a oy vermek çok zor olduğu gibi verilen oyların büyük çoğunluğu dahi sayım sırasında ve daha sonra yok edilmektedir. Bunun Diyarbakır, Van ve Ağrı’daki örnekleri kamuoyuna yansıdı.
Seçmenlerin oylarını diledikleri partiye vermeleri için nispeten rahat bir ortamın var olduğu Batı illerinde HAK-PAR daha yüksek oranda oy alırken Kürdistan illerindeki oy yüzdesinin düşüklüğü bunun göstergesidir. Örneğin son seçimde HAK-PAR Bursa gibi bir batı ilinde 4.500, Muğla’da 2170 oy alırken Diyarbakır’da oyları 1300, Van’da 880’dir.
Batı illerinde HAK-PAR’ın oylarının, bir bölüm ilerici –demokrat insanın yanı sıra, asıl olarak bu bölgeye göç etmiş Kürt seçmenlerden geldiğine kuşku yoktur. Açıkça görülüyor ki Kürt seçmen Batı’da oyunu korkmadan kullanmakta ve politikasını doğru bulduğu, beğendiği HAK-PAR’a verebilmektedir. Oysa Kürdistan’da PKK’den kaynaklanan baskı ortamı buna meydan vermiyor. Öyle olmasaydı HAK-PAR’ın Diyarbakır ve öteki Kürdistan illerinde bugün almış göründüğü oyların onlarca kat fazlasını alacağına kuşku yoktu.
Bir yandan yüzde 10 barajının, diğer yandan silahın ve şiddetin geçerli olduğu bir ortamda demokratik seçimlerden söz etmek gülünçtür. Bu nedenle bu ülkedeki seçim komedisine son vermek için hem seçim barajı kaldırılmalı, hem de silahlar susmalı, PKK tümden silahsızlanmalıdır. PKK’nin silahları ve eylemleri devlete de şiddet uygulamanın gerekçesini veriyor ve Kürt halkının gerçek iradesini ortaya koymasını engelliyor.
Barajın ve şiddetin olmadığı bir ortamda siyaset normalleşecek ve siyasi partiler bakımından dengeler hızla değişecektir. HAK-PAR’ın gerçek gücü, halk desteği de böylesine bir ortamda görünür olacaktır.
Her şeye rağmen, 1 Kasım seçimleri Partimiz bakımından bir dönüm noktasıdır. HAK-PAR bir seçenek olarak kendisini kanıtlamıştır. Bu tutarlı politikayı sürdürmesi durumunda giderek büyüyeceğine ve ülke politikasında daha önemli bir rol oynayacağına inanıyorum.
Siyasette amaca ulaşmak için birinci koşul doğru yolda olmak, ikincisi de ilkeli ve kararlı olmaktır. Bunlardan birisi olmadan hedefe ulaşmak olanaksızdır.
DOĞRU YOLDAYIZ, PARTİMİZE GÜVENELİM, BAŞARACAĞIZ!
5 Kasım 2015
|
|
|
|