|
Ortadoğu’da siyaset
|
2013-01-19 11:02
|
Kemal Burkay
|
|
Sevgili okurlar, köşemdeki yazım eskidi. Zaten eskiden yazılmıştı.
Yazacak ve söyleyecek bir şey yok mu, çok şey var. Konular peş peşe kafama akın edip yazılmadan yerlerini başkasına bırakıyorlar. Ama zaten söyleyeceklerimi medyaya yansıtıyorum. Bu ara daha da yoğun bir ilgi var. Ben de yetiştirebildiğim kadarıyla TV programlarında ve gazetelerle yaptığım röportajlarda görüşlerimi yansıtıyor, bazen de açıklamalar yapıyorum. Hatta sitemizde bu kadar çok konuşmamın, söyleşimin –ve de resmimin- yer alması, inanın ki beni rahatsız ediyor.
Ama siyaset de böyle bir şey işte. Her sıcak konuya laf yetiştirmeniz gerekiyor. Üstelik bize uzun dönemler ambargo koymuş, görüşlerimiz, eylem ve çalışmalarımız konusunda sağır ve dilsiz kalmış medyayı, tam da ambargonun kalktığı böyle bir dönemde küstürmeye gelmiyor…
“Şin û şahi”lerde (*) dostların, tanıdıkların, hatta yedi yabancının yanında olmak gerekiyor. Size hançerlerini saplamak için can atmış ve atmakta olanların, linç güruhu size saldırırken kervana katılanların bile…
Bu memlekette kör ölür fincan gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur… Bu memlekette ilkeler, değerler yılan bedeninden daha esnektir… Akşam adam gibi yatıp sabah hamam böceği olarak uyanmak sık sık yaşanan bir olay. Çokları için “değişim” böyle bir şey…
Bunu yapmadınız mı yaylarını germiş bekleyenlerin, yeminli karşıtların okları hemen size yönelir.
Bense ne ölü sevici oldum ne de siyaset için ikiyüzlülük yaptım. 50 yıl önce, bir edebiyat ve sanat tutkunu, şair ve yazar olarak genç yaşımda siyasete gönülsüz girsem de, para ve post umurumda olmasa da, ezilenlerin, haksızlıklara uğrayanların yanında yer aldım; gecemi gündüzüme katarak onları aydınlatmak için, onların hakları ve özgürlüğü için çalıştım. Benim de siyaset tarzım böyle işte.
Yeminli karşıtların derdi ne halktır, ne vatan. Yeteneksizlik, beceriksizlik, yenilgi, kıskançlık, kin ve öfke onların bedenlerini sarmış, ruhlarını esir almıştır. En çok da dürüst, kararlı, yaratıcı insanlara düşmandırlar. Bu, uçan kuşa bakınca kahrolan yerdeki sürüngenin psikolojisidir. Yükseklerde özgürce süzülen o kuşun da kanadının kırılmasını, yerlere düşmesini, hatta kendilerine de hiç dost olmayan alıcı kuşun onu da avlayıp işini bitirmesini canı gönülden isterler…
Ortadoğu’da siyaset zor iş, vesselam!
Ama ben de işte bu zoru seçmiş olanlardan biriyim. Ortadoğu siyasetinde, hatta genel olarak siyasette mide bulandıran çok şeye tanık olsam da bugüne kadar bırakıp kaçmadım.
Ben inatçı biriyim. Özellikle de zalimlerin halka ördüğü tuzakları, halkın safında görünüp zalimlere hizmet edenleri, güçlünün yanında görünmeyi marifet sayanları, yanlış yolda olanların ardına takılmayı “birlik” sananları, onurlarını paraya ve posta satanları, gerçekleri gördükleri halde gizleyenleri, halka yalan söyleyenleri, korkakları gördükçe doğruları haykırmak için daha da büyük arzu ve istek duyarım.
Gerçeği söyleyecek insanlara gerek var. Başka türlü bu devran değişmez, ileriye doğru yol alınmaz.
Elbet bu işte yalnız olmadığımı biliyorum. Gerçeği gören ve dile getiren, tanıdığım, tanımadığım çok insan var. Aralarında çok sayıda dostum, arkadaşım var. Bu toplumda benimle aynı siyasi safta olmasalar bile gerçeği söyleyenlere saygı duyan, gönül bağı kuran çok insan var. Onlar bana güç veriyorlar, ben onlara güç veriyorum. 1982 yılında yazdığım bir şiirimi hatırladım, okuyanınız okumayanınız vardır:
DEVRİM YOLU ŞENLİK YOLU DEĞİL
Bu bir maratondur unutma Yol da inişli çıkışlı Sağı-solu uçurum, batak
Sana umut ve coşku gerek Yol-yöntem bilmelisin Adımını rastlantıya bırakma
Ustalık tanrı vergisi değil Bol alınteri gerek Uzun soluk yoksa işin bitiktir Mindere çıkmadan önce Pazuları güçlendir
Baldan tatlı öfkeyi gemlemeyi bil Peşinden seğirtip duran Korkuyu kovamazsan Yolda tıkanıp kalırsan eğer Velveleye verme çevreni Unutma, yiğitçe de Alçakça da düşebilir insan
İşle ölçülür bizde yiğitlik Dirençle tartılır Dik yokuşta sınanır yürek
Bu işte yenilgi de var ölüm de Devrim yolu şenlik yolu değil Türkün yarım kalırsa eğer Gam yeme Başkaları sürdürür, tamamlar onu Evet, sevgili okurlar, devrim yolunun şenlik yolu olmadığını bilerek yola devam... Bu bir maraton koşusu. Bu hem bugünkü ve gelecek kuşaklara, hem de bizden önce özgürlük ve adalet arayanlara karşı bir sorumluluk ve görev.
Bizim de mutluluğumuz burada.
------------------------------------------
(*) Şîn û şahî: Yas ve şenlik anlamına gelen Kürtçe söz.
|
|
|
|