|
Hint düğünleri, Antalya ve sosyalizm üzerine…
|
2016-09-20 18:53
|
Kemal Burkay
|
|
Gazetede kocaman bir başlık: Antalya Hint düğünlerine hazır!..
Bunu okuyunca bir süre önce Antalya’da yapılan bir Hint düğünü haberini hatırladım. Şatafatlı, bol masraflı bir düğündü. Lüks bir oteli kiralamışlar, su gibi para akıtmışlardı.
Elbet bunu yapanlar, Hindistan’ın biraz da görgüsüz burjuvalarıydı. Eşi dostu toplamış, kalabalık bir kafile halinde Antalya’ya hücum etmişlerdi.
Anlaşılan bu düğünün tadı Antalya otellerinin damağında kalmış, yeni düğünlere hazır bekliyorlar…
Bir milyar nüfuslu Hindistan’da yoksulluk ve sefalet içinde yüzen yüzmilyonları düşündüm… Bu büyük ülke bir deri bir kemik Gandi’si ve yoksullarıyla ünlüdür. Ama belli ki orada, sayıları görece az da olsa yükünü tutanlar, milyonları, milyarları istif edenler de var.
Böyledir, bazılarının zenginliği çoklarının yoksulluğu sayesindedir.
Ve Hindistan’ın yığınla yoksulu sokaklarda yatıp kalkıp ekmek peşinde sürünedursun, görgüsüz burjuvaları da düğünlerini uzak ülkelerin kıyı kentlerindeki lüks otellerde yapar, su gibi para harcayarak gösteriş tutkularını tatmin ederler.
Biz solcular böyle şeylere tanık olunca dilimizin uçuna hemen şu gelir: “İşte kapitalizmin marifetleri! Sosyalizm olsa böyle olmazdı…”
Doğrudur da. Bizi ve her vicdan sahibi insanı öfkelendiren bu çelişkiler kapitalist sistemin ürünleridir, onun doğası gereğidir.
Ne var ki sosyalizmin hayata geçmesinin kolay olmadığını da görüp yaşadık. 1917 Ekim devrimiyle başlayan, daha sonra genişleyen sosyalist sistem, yüzyılın sonlarına doğru çözülüp dağıldı. Sevgili emekçiler ilk fırsatta, buldukları açık kapılardan kitleler halinde kapitalizme koştular…
Böylece umutlarımız başka bahara kaldı…
Hindistan’a sosyalist devrim gelse, bu ülkenin o namlı yoksullarının da bir süre sonra kapitalizme koşturacaklarından kuşkum yok.
Çünkü sosyalizm onu hayata geçirecek, eşitlikçi bilince sahip, kendi hakkı ve payı ile yetinen, gerçekten uygar denmeye layık bir insan nesli gerektiriyor. O da hemencecik oluşmuyor. Yıllar önce olup bitenlere bakıp yazdığım bir rubaide şöyle demiştim:
Dostum, has gül her zaman açmaz, günü demi dolmalı Derde göre derman, yaranın merhemi olmalı Sen güzel bir dünya istedin, özgür ve barışsever Ama o yeni insan nerde? Denize uygun gemi olmalı
Kürtçe orjinali:
Hevalo, gula xas tim venabe, jê ra dem divê Li gor derdî derman, gor birînê melem divê Te dinyayek delal xwast, azad û aştîxwaz Lê ka ew merivên nu? Gor behrê belem divê
20 Eylül 2016
|
|
|
|