2024-11-22
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Kemal Burkay
 
KÜRT HALKININ DRAMI VE ŞU HEYKEL MESELESİ…
2018-10-06 18:04
Kemal Burkay

Kemal Burkay

Bizim Cemali’nin sayfasında, RUDAW’dan alınmış ilginç bir haber var: “Dünyanın Merkezine Peşmerge Heykeli Dikiliyor…”
Haberi okuyunca anlıyorsunuz ki, içinde Kürt dostu bazı ünlü kişilerin de yer aldığı “Kürtler İçin Adalet Örgütü” diye bir örgüt kurulmuş ve bu örgütün yapmayı düşündüğü işlerden biri de, dünyanın merkezi olarak nitelenen New York’un meydanlarından birine bir peşmerge heykeli dikmekmiş. Bunun nedeni de peşmergenin DAİŞ’le mücadelede büyük yararlılıklar göstermiş olması; diğer bir deyişle, aynı zamanda Amerika ve Avrupalılar için savaşmış olması…
Bu haber bana geçmişte dinlediğim ilginç bir öyküyü hatırlattı. Sofya’ya bir ziyaretim sırasında Bulgar dostlar anlatmışlardı: Bulgaristan’ın sosyalist deneyime geçişinden önceki dönemde, yani 2. Dünya savaşı öncesinde bir bankada yangın çıkmış. Bankanın önündeki nöbetçi asker, yangın çevreyi sardığı ve nöbetçi kulübesine de ulaştığı halde, görev duygusuyla nöbet yerini terk etmemiş ve orada çıra gibi tutuşup hayatını kaybetmiş… Bu nedenle onu kahraman ilan etmiş ve bankanın önüne heykelini dikmişler.
Bulgaristan sosyalist düzene geçtikten sonra da o heykel öylece bankanın önünde uzun yıllar durmaktaymış. Bir gün sosyalist yöneticilerden biri bu durumu garipsemiş ve şöyle demiş:
“Yahu bu askerin yaptığı hiç de akıllıca bir iş değil. O burjuvazinin bankasını korumak için nöbet yerinden ayrılmamış ve canını vermiş. Kapitalist rejiminin onun heykelini dikmesi anlaşılır bir şey; ama biz neden o heykeli orda tutuyoruz?”
Bu yorum haklı bulunmuş ve heykel kaldırılmış. (1990’lı yılların başından itibaren, öteki Doğu Avrupa ülkeleri gibi Bulgaristan da kapitalizme döndükten sonra, söz konusu heykel gerisin geri yerine konmuş mu, onu bilmiyorum…)
Neden mi bu hikâyeyi hatırladım? Çünkü şu sıralarda Kürtlerin savaşçılığını övüp göklere çıkaranların, bizi kahraman ilan edenlerin ve bu nedenle Kürt peşmergesinin heykelini New York’un ortasına dikmek isteyenlerin bakış açısı da yukarda anlattığım olayı andırıyor.
Kürtler kahraman, çünkü onlar DAİŞ’e karşı savaştılar… Kürtler kahraman, çünkü onlar Irak’ta ve Suriye’de hayatlarını feda ederek hem Amerikan, İngiliz, Fransız askerlerinin, Georgylerin, Sebastiyanların tatlı canıını korumuş oldular, hem de tüm dünyanın başına bela olan DAİŞ canavarının etkisiz hale getirilmesinde önemli bir rol oynadılar; dolaylı olarak New York, Londra, Paris sokak ve meydanlarını da korudular…
İyi ama Kürtler neden savaşıyorlar? Aynı zamanda ve asıl olarak kendi topraklarını, canlarını, onurlarını korumak için değil mi? Özgür olmak ve barış içinde yaşamak için değil mi?..
Ve eğer bunun içinse, sevgili Batılıların, dostlarımızın da bizim için yapması gereken can ve vicdan borçları yok mu? Örneğin Kürtler on yıllardır özgürlük için bunca ağır bedeller öderken onlar bizim için ne yaptılar?
Bundan 28 yıl önce, 1990 yılında Kürtler 1. Körfez Savaşı sırasında Saddam zorbasına karşı ayaklanıp bu yüzden bir kez daha soykırım tehdidi ile yüz yüze kalınca, Kürtlere destek olması yönündeki çağrılara karşı Başkan Bush ne demişti:
“Ben Kürtler için bir tek askerimin burnunu kanatmam!”
Neyse ki bölgede bir basın ordusu vardı, olan biteni dünyaya yansıttı, dünya kamuoyu ayağa kalktı, Mitterrand gibi vicdanlı liderler de devreye girdiler ve bu kez korkulan olmadı, Kürtler için Saddam’a karşı bir koruma şemsiyesi, “Çekiç Güç” oluştu. Bunu, Güney Kürtleri bakımından bilinen olumlu gelişmeler izledi: Önce otonomi, 2. Körfez Savaşı’nın ardından ise federasyon…
Demem o ki, Kürtlerin beklediği sadece kahraman ilan edilmek ve heykellerinin dikilmesi değildir. Bu kadarı bizim peşmergeyi Bulgar nöbetçinin durumuna düşürür.
Nitekim, Güney Kürdistan’da geçen yılki bağımsızlık referandumunun ardından yaşadığımız durum biraz da bunu andırıyor. Irak’ın, ve ötekilerin, “Bağımsız Kürdistan olamaz!” çığlıklarına ve sahnelenen oyunlara karşılık, ne Amerika ne AB, -Fransa, İngiltere, Almanya- çıkıp da “yahu bağımsızlık bu halkın da hakkıdır. Kürtler neden kaderlerini özgürce belirlemesin?” demedi.
Öte yandan, haberin tamamını okuyunca yine görüyorsunuz ki söz konusu örgütün düzenlediği konferansta konuşmacılar Kürtlerle ilgili güzel sözler de söylüyor ve doğru istemlerde bulunuyorlar. Örneğin Kürtlerin büyük bir millet olduğunu ve Kürdistan’ın bağımsızlığının desteklenmesi gerektiğini dile getiriyorlar.
Haydi hayırlısı! Umarız bu kez heykel dikmekle kalınmaz ve Kürtlere, komşularıyla özgür ve eşit koşullarda yaşamaları için uluslararası ciddi destek de verilir.
Örneğin Güney Kürdistan halkımızın geçen yılki referandumda ortaya çıkan iradesine saygı gösterilir ve Suriye’de barış sağlanırken Kürt halkına da özerklik veya federe biçimde bir statü tanınır.
Böylece DAİŞ’e karşı savaşta yitirilen binlerce Kürt peşmergesinin, gencinin hayatı da boşa gitmemiş olur.
6 Ekim 2018
Print