|
Temiz kar manzaraları Ve siyasetin kirli manzarası (*)
|
2019-04-07 10:45
|
Kemal Burkay
|
|
Bir süredir Dersim’deki köyümdeyim.
Köy kışın daha da sakin. Bu yıl bol miktarda düşen kar güneye bakan yamaçlarda erimiş olsa bile, diğer yerler ve tepeler hala kalın bir kar tabakasıyla kaplı.
Zaman zaman çıkıp bahçede veya karşı yolda, Konkar Mezrası’na doğru geziniyorum.
Evimize kısa süre önce kapılanmış olan, kimin olduğunu, nereden geldiğini bilmediğimiz iri beyaz bir köpek bu gezilerde bana eşlik ediyor, koruma görevi yapıyor; kimden ve neden koruyorsa… Kış ve kar olsa da çevrede kurt filan yok.
Yo, Kurtlar asıl şehirlere akın ettiler. Baksanıza elinin işaret ve serçe parmağını kaldırıp kurtlaşmaya meraklı o kadar çok adam(?!) ve madam var ki… Karşı kutuplarda yer alsalar ve birbirlerine diş bileseler de kurtlukta yarışıyorlar.
Bu ülkenin ayan beyan, kal-u beladan beri ırkçısı-faşisti bir yana, sözde muhafazakârı, İslamcısı, sözde sosyal demokratı, hatta sosyalisti-Maocusu bir kurtluk yarışındalar ki deme gitsin!
Şu, bazılarının “Kürt Özgürlük Hareketi” diye adlandırdığı kesime gelince…
Dünyalar Seroku Apo ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın nezaretinde, Eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın tanıklığında, marjinalleşmiş, un ufak olmuş Türk sol hareketi ve de başlıca ulvi hedefleri birilerinin sırtından Türk Parlamentosuna kapağı atmak olan bir dizi adı var kendi yok sözde “Kürdistani” örgütlerle baş göz olup önce BDP’ye, sonra HDP’ye dönüşen bu “hareket”, hayır, söz konusu kurt işaretini yapmıyor, işaret parmağı ile orta parmağı kaldırıp zafer işareti yapıyor...
Ne zafer ama! Yıllar içinde önce Kürdistan kırını, sonra Kürdistan’ın tarihi kentlerini yerle bir eden, boşaltan, çöle dönüştüren, Kürtlerin azımsanmayacak bir bölümünü de bütün bunlara alkış çalan bir mürit yığınına çeviren o müthiş zafer!..
Kürtlere nerdeyse Kürtçeyi unutturan bir “Kürt Özgürlük Hareketi!..”
“Bağımsız, birleşik Kürdistan” şiarıyla yola çıkıp, geldiği noktada Kürtlere devleti, hatta federasyonu ve otonomiyi bile yasaklayan, böyle şeyleri çöpe atan, Kemalizmi alkışlatan, ne idüğü belirsiz “demokratik cumhuriyetçi”, “demokratik ulusçu” bir ufuk çizen, ama kendisi diğer Kürtlere, özgür siyaset ve ifade özgürlüğü bile tanımayan, demokrasi denen nesnenin kenarından bile geçmemiş bir “Kürt özgürlük Hareketi”!..
Ne oyun ama! Senariste, rejisöre, baş rol oyuncularına ve cümle oyunculara helal olsun! Kürt halkını da, Türk halkını da bu danışıklı dövüşe nerdeyse inandırdılar…
Hayır bu, bildiğimiz açık seçik kurt değil, gizlenmiş kurt… Kuzu postundaki kurt!
Açık seçik kurttan korunmak daha kolaydır; bilir, tedbirini alırsın. Ama tanrı insanı böylesine kuzu postundaki kurtlardan korusun!
Tabi beyni yıkanmış, saf kuzulara dönüşmüş müritlere, ne desen boş! Onlar bu kurdun çevresine akın edip, meleşip memelerine saldırıyorlar. Nazım’ın deyişiyle, “Salhaneye adeta gururla koşturuyorlar…”
“Dêlegur” ve “Nêregur” (**) da gerekeni yapıyor tabi… * * * Evet, bir süredir Dersim’deki köyümdeyim ve mart ortalarına gelmiş olsak da çevrede hala bol kar var. Kar temiz, bir yanıyla huzur verici.
Hayır, televizyonu açmıyorum. Huzurumu bozmuyorum.
31 Mart yerel seçimleri yaklaşırken, politika sahnesinde manzara giderek kirleniyor. Başa güreşenler arasındaki söz düelloları, suçlamalar, karalamalar mide bulandırıcı bir hal alıyor.
İktidar hırsı, post ve rant hırsı insanları nasıl da aç kurtlara çeviriyor. Nasıl da hınçla saldırıyorlar birbirlerine. İftira, yalan, tehdit gırla gidiyor…
Aslında bu başa güreşenlerin hiçbiri aç değil, evsiz değil, işsiz değil. Tersine yüklerini tutmuşlar, servetleri köşelere yığmışlar. Asıl açları, işsizleri, ezilenleri, ekmeğe ve özgürlüğe ihtiyacı olanları ise türlü yasaklar, oyunlar ve hilelerle yarış dışı tutmuşlar.
Örneğin geçen seçimlerde iyi bir gelişme eğrisi yakalamış olan HAK-PAR’ın bu seçimlere girmesi engellendi. Çünkü HAK-PAR Kürt halkının haklı taleplerini kararlıca savunuyor, federasyon istiyor. Alevi halkın haklı taleplerinin yerine getirilmesini istiyor. AB standartlarında bir demokrasi istiyor. Bu nedenle, binbir engel ve tuzakla örülmüş Siyasi Partiler ve Seçim Yasaları kullanılarak yarış dışı bırakıldı.
En az 41 ilde ve en az üçte bir ilçeleriyle örgütlenme şartı nedir?
% 10 barajı nedir?
Neden 1,5 milyar lira parlamentoda grubu olan partiler arasında bölüşülür ve diğerlerine tek kuruş verilmez?
Bunlar değişimci, emek ve özgürlük yanlısı partileri engellemek ve meydanı salt düzen partilerine bırakmak için değil mi?
Böyle demokrasi olur mu?
Yapılana bir de “demokratik seçimler” demiyorlar mı?! Geç beyim geç!..
Bu koşullarda belediye başkanı sen olsan ne yazar, öteki olsa ne yazar! Parlamentoya sen girsen ne yazar, öteki girse ne yazar!
Demokrasi adı altında gülünç bir oyun bu. Açık ve maskeli kurtların yarışı…
13 Mart 2019 ---------------------------------------------------------- (*) Bu yazı seçim öncesi, Dersim’deki köyümde olduğum günlerde yazılmıştı; ama bazı nedenlerle beklettim. Böylece seçim sonrasına kaldı. Seçimler neyi değiştirdi, seçim sonuçları neyi gösteriyor, bu da ayrı bir yazısı konusu ve ayrıca yazmayı düşünüyorum.
(**) Dişi ve erkek kurt.
|
|
|
|