2024-11-22
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Kemal Burkay
 
BARIŞÇI VE ADİL BİR DÜZEN Mİ; YOKSA SAVAŞ, KİN VE DÜŞMANLIK MI?..
2019-10-09 23:09
Kemal Burkay

Kemal Burkay

Türkiye, bir tampon bölge ya da kendi tabiriyle “güvenlik bölgesi” oluşturmak için, “Kuzey Suriye”, ya da “Fırat’ın Doğusu” diye nitelediği bölgeye girmek için harekete geçti. ABD’nin bu konuda belli sınırlar içinde buna yeşil ışık yaktığı görülüyor.
Bu yeşil ışık nereleri kapsıyor, Akçakale’nin karşısındaki Talebyat ile Ceylanpınar’ın karşısındaki Serê Kaniyê’yi (Resulayn) mi, yoksa daha geniş bir alanı mı? Bu henüz belirsiz. Türkiye buralara girerse bununla kalacak mı, o da belirsiz.
ABD bir kez daha Kürtleri kullandı ve yalnız bıraktı, yani aldattı deniyor. Bunda şaşacak bir şey yok. Büyük ya da küçük, her devletin çıkarlarına göre davrandığını, bu nedenle ABD’nin hep Kürtlerin yanında olmasının beklenemeyeceğini daha önceki yazılarımda dile getirmiştim.
Harekâta daha şimdiden insanlarla alay eder gibi, barış harekâtı diyorlar. 1974 yılında Kıbrıs’a yönelik “barış harekâtı” gibi…
Türk yönetimi giriştiği askeri harekâta gerekçe olarak PKK-PYD’nin bu bölgedeki etkinliğini gösteriyor ve “terör koridoru”na izin vermeyeceğini söylüyor.
Devlet yetkilileri, düzen partilerinin başındakiler, medya, dizi dizi yorumcular günlerdir bu konuda müthiş bir kazan kaynatıyorlar. Buradaki gelişmeleri Türkiye için bir beka sorunu gibi gösteriyorlar. Sanki sınır ötesinden Türkiye’ye yönelik saldırılar varmış gibi… Söz konusu “teröristler” yarın öbür gün sınırlardan girip Türkiye’nin sonunu getireceklermiş gibi!.. Ama Türk ordusu, ÖSO ile birlikte bölgeye girerek teröristleri silip süpürecek, yok edecek. Bununla da kalmayacak, buraya 2-3 milyon Suriyeli göçmen yerleştirilecek. Böylece Türkiye’nin yüz yüze olduğu göçmen sorunu da çözülecek!.. Plan bu…
AKP hükümetinin izlediği Suriye politikasını eleştiren CHP bile, askeri harekâta yeşil ışık yaktı. Kılıçdaroğlu’nun deyişiyle, “bağrına taş basarak ve askerlerimizin burnunun kanamaması için…” CHP Böylece iflah olmayacağını, geçmişin kamburunu sırtından atamayacağını, sorun çözmeye elverir bir örgüt olamayacağını bir kez daha kanıtladı.
Bu nasıl anlayıştır. Kuzey Suriye diye nitelenen yer, yoğunlukla Kürt nüfusun yaşadığı bölgedir. Bu bölge Lozan antlaşmasıyla bir kez daha bölünen ve çizilen suni sınırın ötesinde kalan Kürt coğrafyasıdır. Burada yaklaşık 2 milyon dolayında Kürt nüfus var. Türk ordusunun ve ÖSO’nun, teröristlerle, ya da PYD ile savaşma adına oraya girmesi durumunda neler yaşanacak?
ÖSO mu çok terörist, PYD mi?..
Oraya eğer 2 -3 milyon dolayındaki Suriyeli Arap mülteci yerleştirilecekse Kürtler ne olacak? Tümden yok mu edilecekler, yoksa yüzyıllardır, hatta binyıllardır yaşadıkları topraklarından sürülecekler mi?
Türkiye’nin böylesine akıl almaz bir harekâta girişmesi için gerçekte ne sebep var? Şimdiye kadar Suriye Kürt bölgesinden Türkiye’ye yönelik herhangi bir saldırı oldu mu? Hayır, tüm kışkırtmalara rağmen olmadı. Gerek sınır illerinde gerek iç kesimlerde gerçekleşen terör eylemlerinin tümü IŞİD’in eseriydi. IŞİD’i gözetip kollayanların kimler olduğu ayrı bir konu… IŞİD’i püskürtenler ise, söz konusu savaşta 11 bin dolayında kurban veren Suriye Kürtleri oldu.
Peki bundan sonra Suriye Kürtleri, özerk ya da federal bir statü elde etseler bu Türkiye için çok mu kötü olur, bir beka sorunu mu olur? Neden olsun? Irak Kürtleri, Güney Kürdistan federal bir statü elde edince Türkiye bundan ne yitirdi?
Açık ki, Türkiye’nin söz konusu askeri harekâtından amaç, savaş sonrası yeniden şekillenecek olan Suriye’de herhangi bir Kürt oluşumunu –özerk ya da federal- engellemek. Ama baylarımız bununla kalmıyorlar, “tehlikeyi” tümden bertaraf etmek için bir de bölgeyi tümden Kürtlerden boşatmak, oraya bir Arap kuşağı örmek istiyorlar! Yani bir zamanlar Suriye’nin yapmak isteyip başaramadığını şimdi Türk yönetimi yapacak…
Baylar, bayanlar, insaf! Bu ülkenin politikacıları, medyası, yazar çizerleri, uzman geçinenleri, savaş naraları atan cümleniz, ne oluyorsunuz?! Hangi yüzyılda yaşıyorsunuz?!. Bu kadar Kürt düşmanlığı, bu denli şovenizm neyin nesidir?!.
Siz, Kürt halkının meşru haklarını tanıyarak, yan yana, barış içinde bir arada yaşamayı beceremez misiniz?
Türkiye sınırları içinde adil bir sistem kurmayı başarmadığınız yetmiyormuş gibi, sınır ötesindeki Kürtlere de dünyayı cehennem etmek gibi bir hak ve göreviniz mi var?
Baylar, bayanlar, yanlış yoldasınız! Türk’e Türk propagandası yapmakla bir yere varamazsınız. Yaptığınız bizzat Türk halkının da çıkarlarına terstir. Şu 21. Yüzyılda yoksul halkın genç çocuklarını sınır ötesi seferlere çıkarmayın; ne Türk, ne de Kürt gençlerinin hayatıyla oynamayın.
PKK’dan şikâyetiniz varsa, bizim sizden fazla var. PKK’nın 1970’li yıllarda kimler tarafından ve nasıl sahneye çıkarıldığını biliyoruz ve bu ülkenin tüm politikacıları, yazar-çizerleri, uzman tayfası da biliyor. PKK, barışçı Kürt ulusal hareketiyle savaşmak için bizzat devlet tarafından sahneye çıkarıldı. Bir dönem ipler Suriye’ye kaptırılsa bile sonra yeniden kontrole alındı. Öcalan’ın 20 yıl önceden, yani yakalanıp İmralı’ya konduğundan bu yana devlet hizmetinde olduğunu, PKK’nın da onu izlediğini bilmeyen mi var?
Suriye’de savaş sonrası bulunacak çözümde Kürtlerin kaderinin PKK-PYD takımına bırakılmaması gerektiğini asıl biz özgürlük, demokrasi ve barış yanlısı Kürtler istiyoruz. Çünkü PKK yalnızca başkalarının hizmetindeki taşeron bir örgüt değil, aynı zamanda Kürt halkının haklı davasına sürekli zarar veren, böyle kurgulanmış, böyle bir anlayışla ve bu tür adamlar tarafından yönetilen bir örgüt.
Türkiye eğer gerçekten sınır güvenliğini düşünüyorsa, yapacağı iş Suriye’de savaşın bir an önce sona ermesi ve orada demokratik, barışçı bir düzenin kuruluşu için çaba göstermektir. Bu ise demokratik ve federal bir Suriye’nin inşasıdır. Böyle bir Suriye hiçbir komşusuna ve hiçbir ülkeye zarar vermez. Böyle bir Suriye’de Kürt bölgesinde de Kürtler bölgesel yönetimlerini demokratik yollardan seçerler ve kuşkum yok ki bu PKK-PYD olmaz.
Türkiye bugün bir kez daha bir yol ayrımındadır: Çağdaş ve adil bir yol tutarak Kürt halkıyla ve komşularıyla barış içinde yaşamak mı, yoksa savaş, kin ve düşmanlık mı?
Dileğim o ki sağduyu hakim olsun ve birinci yol tutulsun? Ama nerdeyse koro halinde savaş naralarının atıldığı bu ortamda bu mümkün mü?..
Ne yazık!
9 Ekim 2019

Print