|
KAYGAN ZEMİNE DÜŞENLER
|
2022-05-20 18:52
|
Kemal Burkay
|
|
Değerli arkadaşlar, dostlar,
Olup bitenlerle, gündeme gelen konularla ilgili olarak sık sık, “bu konuda bir şeyler yazsam mı?” derim. Elbet eskisi kadar sık olmasa da sitemde bu türden yeni yazılarım çıkıyor. Ama zaman zaman da yenisini yazacağıma eski yazılarımı paylaşıyorum. Çünkü konuların bir bölümü hiç de yeni değil. Olup biten pek çok şey de öyle.
Ben de bugüne dek çeşitli konularda o kadar çok yazdım ki...Ressam olsaydım “resmini çizmediğim şey kalmadı,” derdim. Bir rubaimde de şöyle demiştim: “Dostum söylenmeyen, yazılmayan şey mi var?”
Öyle olunca da zaman zaman, tekrar aynı veya benzer şeyler yazacağıma konuya uygun düşen, hiç de eskimemiş olan eski yazılarımdan birini paylaşıyorum.
Uzun siyasi hayatım boyunca tanık olduğum olaylardan biri de kaygan zemine düşen tiplerdir. Siyaset, özellikle de tutarlı, ilkeli olmayı gerektiren devrimci siyaset, uzun soluk ister. Ama herkes bunu başaramaz. Bazı insanlar kısa ya da uzun bir dönem mücadele saflarında yürürken, mücadeleye olumlu katkılar yaparken, şu ya da bu nedenle kaygan zemine düşerler. Yanlış yaparlar ve yanlışlarını görüp düzelteceklerine onu savunmaya kalkar, böylece daha derin yanlışlara yol açarlar. Diğer bir deyişle, içine düştükleri batak onları çeker.
Ben buna, “kaygan zemine düşmek” diyorum. Kaygan zeminde çırpındıkça aşağı doğru sürüklenip giderler.
Beraber çalıştığım, yola birlikte çıktığımız veya sonradan katılan insanlar arasında da ne yazık ki böylelerine çok rastladım. Böyle durumlar benim için de, yürüttüğümüz dava için de elbet üzücü idi. Ama üzülseniz de, bunu önlemek için çaba gösterseniz de birçok durumda önleyemezsiniz. Siyaset böyle iştir. Bir dava için yola çıkılmış olsa da yorulan olur, posta-paraya tamah eden olur, bilerek ya da bilmeyerek yanlışa düşen ve ondan kurtulmayı başaramayan olur.
Geçmişte kaygan zemine düşenlerle ilgili olarak da yazmışımdır.
Yanlış yapanlar, kaygan zemine düşenler, bunu söylediğiniz zaman birçok durumda öfkeye kapılır, saldırganlaşır, giderek düzeysizleşir, sizi suçlarlar...
Bu aşamadan sonra onları ciddiye almanın bir yararı yoktur. Böyleleri için benim 31 yıl önce, 1991’de kaleme aldığım didaktik türden bir şiirim var.
Son günlerde yeniden ve yaygın biçimde arz-ı endam eden bu türlere karşı söz konusu şiiri aşağıya alıyorum:
PANZEHİR
Barış ve özgürlük kavgasında Başı dik, onurlu, direngen Bir ersen Dostun da çok olur, düşmanın da Kimi de sözde senin kampında Okları sana çevriktir Kıskanç cüceler, dönekler, şerefsizler ordusu Ama sen çetin ceviz ol Daha da hırsla sarıl işe Tarlanı ek-biç, donat ürünlerle Tüm kötülüklerin panzehiri odur
Mayıs 1991
|
|
|
|