|
DÜNYAMIZI VİCDANSIZ GÜÇLÜLER YÖNETİYOR
|
2023-06-17 10:09
|
Kemal Burkay
|
|
Gün yok ki Ege ve Akdeniz’de, Libya, Yunanistan, İtalya ve İspanya sahillerinde bir mülteci botu ya da gemisi batmasın, onlarca, hatta yüzlerce mülteci boğulmasın.
Dün (15 Haziran 2023) yine Yunanistan sahillerinde böylesine mültecilerle tıka basa dolu bir gemi battı ve 700’ü aşkın mülteciden ancak 100 tanesi kurtulabildi. Boğulanlar arasında 100 kadar çocuğun olduğu söyleniyor.
Vicdanı olan herkes için çok acı veren, yürek burkan bu olayların sonu gelmiyor.
Bu insanlar savaşın, baskıların, açlık ve yoksulluğun olduğu Asya-Afrika ülkelerinden kaçıyorlar, daha özgür ve rahat bir yaşam arayışı için Avrupa ülkelerine yöneliyorlar. Özellikle Orta ve Güney Amerika ülkelerinden ABD ve Kanada’ya da böylesi bir göç hareketi var.
Gelişkin Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinin yönetimlerinin bu insanlık trajedisi karşısında yaptıkları ise bu göçü ülkelerinden uzak tutmaya çalışmak. Onlara kapıları kapamak, bariyerler örmek.
Söz konusu ülkelerin yönetimleri, sömürü ve baskıyı tümden önleyememiş olsalar bile, kendi ülkelerinde yaşanır bir ortam, görece bir cennet yaratmışlar ve bunu cehennemi bir yaşamdan kaçan diğer ülkelerin insanlarıyla paylaşmak istemiyorlar.
Oysa geri kalmış ülkelerdeki cehennemi hayatın sorumluları da onlardan başkası değil.
Kapitalizme geçtikten sonra buharlı gemilerle, üstün silahlarla donanıp Amerika, Afrika ve Asya ülkelerine sefere çıkanlar, oraları sömürgeleştirip sömürenler, halklarını köleleştirenler onlardır.
Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinin, Japonya ve benzerlerinin refahı bunun sayesindedir. Afrika, Orta ve Güney Amerika ve bir bölüm Asya ülkelerinin yoksulluğu ve perişanlığı da.
Söz konusu emperyalist ülkeler 1. ve 2. Dünya savaşlarını, dünyayı yeniden bölüşmek için çıkardılar, dörtbir yanı yakıp yıktılar, oluk gibi kan akıttılar.
Bugün de hâlâ dünyayı bölüşmek için çabalayan, bu amaçla örneğin Ukrayna-Rusya savaşını tezgahlayan; habire tank-top, savaş uçakları, füzeler üretip dünyanın dört bir yanına ihraç eden aynı güçlerdir.
Bir nükleer savaşla dünyamızdaki tüm canlı hayatı tümden bir yok uluş tehditi ile yüz yüze getiren de onlardır.
Oburca, kontrolsüz bir sanayileşme ile dünyamızın havasını, suyunu, toprağını kirletip iklim dengesini bozan, günümüzde hızla büyüyen doğal felaketlerin yaratıcısı da onlardır. Bir nükleer savaş olmasa bile iklimdeki bu hızlı değişim dünyamızı alt üst edebilir.
Ve söz konusu emperyalist-kapitalist ülkelerin yöneticileri bu gidişi durdurmak için gerekli adımları atmaya yanaşmıyorlar. ABD yönetimi dünya iklim anlaşmasından bile çekildi.
Söz konusu gelişkin, güçlü ülkelerin yöneticileri eğer insanlığa karşı sorumluluk duysalar, bu akıl almaz kötü durumu ve bu gidişi değiştirmek için el ele verirlerdi.
Eğer bunu yapsalar, geri kalmış ülkelerdeki açlığı, yoksulluğu, savaşları önlemek, bu ülke halklarının temel insan haklarına, barışa ve özgürlüğe kavuşması için gerekli olanı yapabilirlerdi
Eğer el ele verseler daha çok silah üretip dünyaya boca etmek yerine, tüm insanlığın beslenme, sağlık ve eğitim düzeyini yükseltebilir, böylece göçleri ve her gün yaşanan mülteci felaketlerini de önleyebilirlerdi.
Ama onlarda ne bu sağduyu, ne de vicdan vardır.
Dünyamızı ne yazık ki, vicdansız güçlüler yönetiyor. Onlar kendi keselerinden başka şey düşünmüyorlar. Oysa bu şişen keseler onlara da mutluluk vadetmiyor.
Onlar bu tutumlarıyla çocuklarının ve torunlarının geleceğini bile tehlikeye atıyor, insanlığı ve dünyamızdaki tüm canlı hayatı büyük bir tehlikenin, yok oluşun eşiğine sürüklüyorlar.
Onlar bu tutumlarıyla aslında kendilerine bir cennet yaratamıyor, ama dünyayı cehenneme çeviriyorlar.
Bu gidişe dur demek, buna karşı sesini yükseltmek tüm sağduyu ve vicdan sahiplerinin görevidir.
16 Haziran 2023
|
|
|
|