|
Dinin siyasetten arındırılması
|
2015-02-26 23:00
|
Doğu Ergil
|
|
Geçen hafta başladığım din ve eleştiri kültürüne başka bir açıdan yaklaşacağım. Bu kez, İhsan Eliaçık yanında Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu’nun fikirlerine de başvuracağım. Kendini bilmek Her iki düşünür de İslam dünyasında yaşanan sorunların kökeninde din öğretisinin asıl ve sahih kaynaklar olan Kur’an ve sünnetten uzaklaşıp tarihte yaşanan iktidar ve menfaat çatışmalarıyla şekillenmiş yorumların etkisine girmesine dikkat çekiyor. Eliaçık, bu gayrisahih kaynaklara ‘sorgulanmamış eski İslam kültürü’ adını veriyor. Bu kültürle yüzleşmedikçe İslam’ın hurafelerden, kin-nefret dili ve şiddetten arınamayacağını düşünüyor.
Bardakoğlu’na göre, Türkiye ve İslam ülkeleri hızla dünyevileşiyor. Dini cemaat ve tarikatlar, artık dünyevi oluşumlardır. Din adına topladıklarıyla dünyaya yatırım yapıyorlar. “Yani akide (inanç) ve ahlak sona, muamelat (uygulamalar) başa alındı.”
Uydurulmuş ama sorgulanmayan eski İslam kültürü içindeki şiddet ve çatışma eğilimi bugünkü dünyevi sorunlarla iç içe geçince dini eğitimi de etkileyen tehlikeli bir karışım ortaya çıkıyor. Eliaçık “Hrant Dink’i öldürenler, Maraş’ta, Sivas’ta insanları yakanlar, öldürenler, insanları ‘Haydi Allah için savaşıyoruz’ diye meydana sürenler kim? Hepsi bu kültürden beslenenler” diyor.
Batı’da yayılan İslamofobi konusunda Bardakoğlu Müslümanlar’ın önemli rolü ve sorumluluğu olduğunu düşünüyor: “İslam dünyası hep ötekinin yapıp ettiklerine bakıyor. Oysa yapılması gereken aynaya bakmaktır. İslam dünyasında şiddet var. Mezhep çatışmalarında kan akıyor, birbirlerinin camilerini bombalıyorlar. Sünni ve Şii ulema bir araya gelip tavır alamıyor. Aksine kendi mezhep mensuplarını haklılaştıran karşıt fetvalar yayınlıyorlar. Çeşitli âlimler sürekli cihat, tekfir ve canlı bomba fetvaları veriyorlar.”
Eliaçık, bu konuda somut kanıtlar sunuyor: “İslam’ın ilk 3 halifesini kim öldürdü? Batılılar mı yaptı bunu? Kerbela’yı kim yaptı? Batılılar mı? Mekke’yi, Medine’yi kim basıp ateşe verdi? İslam tarihi kan şiddet ve ayaklanmaları bastırmakla dolu... İslam tarihi bu açıdan kendisiyle yüzleşmesi gereken kanlı bir tarihtir. Peygamberin bütün mesajı (adaletli, eşitlikçi, barışçı) Kerbela’da bitmiştir. Kerbela’da peygamberin torunu Hüseyin’in kafasının kesilip, saraya gönderilmesiyle bu iş bitti. Ondan sonraki kanlı imparatorluklar tarihidir. Emeviler, Abbasiler, Osmanlılar... Ele geçirme, işgal, fetih hareketleri… İslam’ın barışçıl ruhu peygamberden 50 yıl sonra bitmiştir.”
Bu tarihi evrimin nedeni olarak Bardakoğlu da din ile siyasetin iç içe girmesini görüyor: “Siyaset ile İslam"ı özdeşleştiren ve bireyleri din konusunda yol ayrımına getiren bir dil benimsenmiş durumda. Bu dil, Kur’an"da ve peygamberde olmayan, sonradan üretilmiş siyasal bir dildir, dini dil değildir. Din, ideolojilerle yarıştırıldı... Kavgalar din üzerinden verildi. Herkes dinden kendini meşrulaştıracak veya ötekini dışlayacak argümanlar seçme yarışına girdi.
Bireye özgürlük alanı bırakmak şöyle dursun, kimi sevip kime karşı olması gerektiğine kadar inen "prototip Müslüman" modeli sunuldu. Oysa bizim kadim geleneğimiz böyle değildi. İslam hep sivil ve özgür ortamda gelişti.” Çare Belli ki çare Kur’an ve sünnete olduğu kadar çağın gerçeklerine uygun bir din eğitiminde. Ama kim verecek bu eğitimi? Bardakoğlu biraz karamsar: “Kim belirleyecek gerçek İslam"ı? "Ulema" deniliyor. İyi ama zaten sorunların arkasında ulemanın zihin yapısı yok mu?” Devam edeceğim.
----------------------------------------------
Bugün-26 Şubat
|
|
|
|