2025-01-15
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Doğu Ergil
 
Ekonomide kırmızı alarm
2015-08-24 21:57
Doğu Ergil
Türkiye, 2003"ten sonra bir dönem çok hızlı büyüdü. Milli gelir arttı. Bu durum alım gücünü artırdı, hizmetlerin çeşitlenmesi ve halka ulaşması yoluyla yaygın bir memnuniyet yarattı. 2002 yılında bu ülkede kişi başına gelir 3 bin 492 dolardı. 2014’te 10 bin 404 dolara yükseldi. Ancak büyüme, sürdürülebilir olduğu takdirde yarattığı olumlu etkileri artırıp devam edebilir.

Ne yazık ki Türk ekonomisinin büyümesinin sürdürülebilirlik şartları çok önemsenmedi. Ekonomik canlılık, iç talep körüklenerek ve inşaat sektörüne dayanarak sağlandı. Büyüme, 2010 ve 2011"deki yüzde 9"dan, 2014 yılında yüzde 3"ün altına düştü. Türkiye’de milli gelir 2013 yılında 822 milyar dolar, kişi başına gelir 10 bin 823 dolar düzeyindeydi. 2014 yılında milli gelir 800,1 milyar dolara geriledi; kişi başına gelir de 10 bin 404 dolara düştü. 2015 verileri, milli gelirin 792 milyar dolara, kişi başı gelirin de 10 bin 153 dolara gerilediğini gösteriyor. Türk Lirası’nın Amerikan Doları karşısında erimesi dikkate alındığında milli gelirin 700 milyar dolar civarına, kişi başı gelirin de 9 bin doların altına indiği görülüyor.

“Orta gelir tuzağı”ndan çıkamadığımız gibi daha da aşağıya kayıyoruz. Türk Lirası, dolar karşısında Mayıs 2013"ten bu yana yüzde 40’ın üzerinde değer kaybetti.

Bu, ekonomik büyüme beklentilerinin gerilemesi demek. Söz konusu kaybın nasıl durdurulacağı konusunda hükümetin net bir görüşü yok. Yapılması gereken yapısal reformlar, tüm iç ve dış uyarılara rağmen yapılmadı. Ölçülen tüketici güven oranı son 5 yılın en düşük seviyesine düşerken, işsizlik yüzde 11 ile son 5 yılın en yüksek düzeyine çıktı. Büyüyemeyen ekonomide Türk Lirası’nın serbest düşüşü durdurulamadığı takdirde Türkiye dünyanın en büyük ilk 20 ekonomisini kapsayan G20 ülkeleri arasında kalamayacak.

Ekonomideki gerilemenin siyasal istikrarı olumsuz etkilemediği söylenemez. Buna rağmen siyasal çekişmeler, güç oyunları, iktidarı bırakmamak için yapılan zorlamalar ekonomiyi daha da kırılgan hale getiriyor. Sağlayamadığımız ulusal birlik, ekonomik belirsizlikle birleşince yitirilen 2015’e 2016’yı da ekleyecek gibi görünüyor.

Ekonomik büyüme için gerekli uluslararası para kaynakları (likidite) hâlâ bulunabiliyor. Ama Cumhurbaşkanı’nın önemsediği ticaret ve inşaat gibi sektörler likidite sıkıntısı çekmesin diye önlediği faiz artırımı nedeniyle bu paranın cezbedilmesi zorlaşıyor. Petrol fiyatlarındaki düşüşten de yararlanılamıyor.

Uzmanların ısrarla vurguladığı ekonomik ve hukuki reformların yapılması ve katma değeri daha yüksek ürünleri üretecek sektörlerin geliştirilmesi savsaklandığı sürece Türkiye ekonomisi düze çıkamayacak. Bu gerçeği hükümet ve hemen herkes görmesine rağmen gerekli ve giderek acillik kazanan adımlar atılmıyor.

Yönetimin, kolay paranın siyaset ve ekonomik getirilerine bel bağlaması, yargının, ordunun hatta Meclis’in etkisini en aza indiren bir başkanlık sisteminin hayata geçirilmek istenmesi Türkiye"nin siyasi ve ekonomik geleceğini tehdit ediyor.

Bu gerçekleri görmemeleri için gözlere, akıllara ve vicdanlara ne oldu?

-----------------------------------------

Bugün-23 Ağustos
Print