2025-01-15
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Doğu Ergil
 
Bırak dağınık kalsın
2015-09-28 10:43
Doğu Ergil
Artık kimse seçimlerin sonucunda “Şu parti veya şu nitelikteki kişiler kazanıyor, vah vah” demesin. Onları seçen, yetkilendiren ve uygulamalarına sonuna kadar katlanan biziz. Onlar da bildiklerini yapıyorlar.

Peki biz kimiz? Kuşkusuz ki biz aziz ve necip bir milletiz. Ama ne hikmetse sonunda kendimize zarar verecek şeyler yapıyoruz. Örneğin bu bayramda da aşırı güvenimiz nedeniyle yollar, bir türlü önlenemeyen açık kurban alanları gibi yine kana bulandı. Bakmayın siz, Türk şoförü, “en halis duyguların insanıdır”.

Bayramın daha ilk günü 4514 acemi kasap hastanelik olmuş. İzleyen günler daha bu sayının içinde değil. Oysa biz palalarıyla Avrupa içlerine dalmış bir milletiz. Demek ki delikli demir çıkalı kesici aletleri kullanma yetimiz azalmış.

Gazetelerde ilginç kurban öyküleri var. Örneğin daha kesmeden onu boynuzları ile havaya kaldırıp yere çarpan kurbanın başından yaraladığı adam, “Yakalayıp kesecektik, kısmet olmadı, kaçtı” demiş.

Kimi yerde büyükbaş hayvanlar, vinç veya iş makinesine tek ayaklarından zincirle bağlanıp kesilmiş. Böylece ileri teknoloji de devreye girmiş!

Tüm ihtar ve ricalara rağmen birçok kişi yine kurbanlarını açık alanlarda, parklarda kesmişler. Kan gölleri ve atık et parçaları cennet vatanımıza ayrı bir renk katmış.

Bu esnada Suriye’de

Türkiye Kurban Bayramı telaşındayken insanların her gün kurban edildiği Suriye’ye bakışımızda ciddi bir değişiklik oldu. Amerika’nın Türk hükümetinin terörist ilan ettiği Suriye Kürtler’ine müdahale edilmemesini kesin bir dille Ankara’ya söylemesinden, Esed’in düşmemesi için ona her türlü askeri desteği veren Rusya’nın Türkiye’nin Suriye politikasına açıkça cephe almasından sonra hükümetimiz bambaşka bir dil kullanmaya başladı.

Bunda galiba Türkiye’nin Suriye muhalefetini örgütlemek için cansiperane çalışmasının istenen sonucu doğurmaması; büyük ümitlerle yürüttüğü ‘eğit-donat-gönder senin için savaşsınlar- formülünün başarısızlığı da etkili oldu. Ankara’nın derinlikli stratejisinde hata yoktu ama seçilen veya gönüllü olan savaşçı adayları kof çıktı.

Washington ile Ankara’nın eğit-donat programının ürünü olan ‘30. Tümen’ mensuplarından bir parti savaşçı, geçen haftalarda Türkiye’den Suriye’ye geçtikten sonra El Nusra tarafından ya öldürülmüş ya da esir alınmıştı. Birkaçı Kürtler’e sığınarak canını kurtarmıştı. Geçen pazar bir 75 kişilik parti daha sınırı geçti. Bu sefer Şam Cephesi adlı bir örgüt tarafından kaçırıldılar.

BBC’nin aktardığına göre, Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın desteklediği Şam Cephesi (Jabha al-Shamiya), ağır silahlar ve 12 araçlık konvoyla Suriye’ye giren eğit-donat programı savaşçılarını gözaltına aldı. Sonra bırakıldığı bildirilen 30. Tümen mensuplarından geriye pek kimsenin kalmadığını, geçen hafta ABD Kongresi’ne bir sunum yapan ABD Merkez Kuvvet Komutanlığı’nın (CENTCOM) başındaki General Lloyd Austin, “Az bir rakam… Dört veya beş kişi kaldı diyebiliriz” itirafından bulundu.

Bütün bunlardan sonra yetkililerimiz, kısık sesle “Geçiş döneminde Esed kalabilir” demeye başladılar.
Bu, beyan Suriye iç savaşı çıktığından beri Ankara’nın benimsediği Şam’da rejim değiştirmek ve Sünni bir bölgesel birlik kurmak stratejisinin sonunun geldiğini gösteriyor. Üstelik bunu yapacağımız ana ortak Mısır’la da köprüleri atmıştık. Allah’tan bu diklenmenin de işe yaramadığını, Kahire-Tel Aviv-Lefkoşa işbirliği ile Akdeniz tabanındaki doğalgaz yataklarından pay almanın zorluğu anlaşıldı ki yıkılan diplomatik köprüler sessizce tamir edilmeye çalışılıyor.

Bütün bu aksilikler neden oluyor bilmiyoruz ama kendimize ve yöneticilerimize güvenimiz tam.

-------------------------------------

Bugün-27 Eylül
Print