2025-01-15
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Doğu Ergil
 
Bir şahıs
2014-05-01 11:22
Doğu Ergil
Bir şahıs çıkmış ve aşağıda paylaşacağım şeyleri söylüyor. Okuduktan sonra siz; cinsiyetiniz, siyasi eğiliminiz, inancınız ve soyunuz ne olursa olsun, bir insan ve vatandaş olarak onun sözleri hakkında ne düşünürsünüz? Lütfen yargınızı sona saklayın.

"Son yıllarda birey ve toplum olarak, yaşanan sorunlarla ilgili en masum çözüm önerilerini, düşünce ve görüşleri derhal siyasi bir süzgeçten geçirdikten sonra kabul veya reddeder hale geldik. Bu yaklaşım, toplumun aşırı siyasallaşmasına, kutuplaşmasına ve kaygı verici bir gerilimin yaşanmasına yol açıyor. Yaşanan gerilim insanlarımızı taraf olmaya zorlamakta, söylenenler yanlış da olsa, taraf olmanın güçlendirdiği inatçılıkla düşünceler savunulmaya çalışılmaktadır."

Bu konuda itirazınız var mı?

Şahıs devam ediyor: "Sorunlara veya önerilen çözümlere tepkisel tavırlarla meydan okumak, taraftar bağlılığını güçlendirmekte ise de insanların bir araya gelme, diyalog ve uzlaşma iradelerini zayıflatmaktadır. Diyalog ve uzlaşma zeminini kaybettiğimizden dolayı, farklı olanların doğruları ile zenginleşemiyoruz."

Haklara sahip çıkmak erdemdir

Hep farklılıklarımızın zenginlik olduğunu söyledik ama farklı sesleri susturmaya, bizden farklı gelenek, inanç ve dili olanları dışlamaya çalışmadık mı?

"Başkalarının haklarına sahip çıkmak bir insanlık erdemidir. Katılmasak da hakkı ihlal edilenlerin yükünü paylaşmak, onurlu insan olma refleksinin doğal bir sonucudur. Demokratik ülkelerin gücünün yasaklara değil özgürlüklere dayalı olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir."

Biz, bölgemizde ve İslam dünyasında "örnek" ülke olarak anılmamızı onlarda olmayan demokrasimize borçlu olduğumuzu söylemiyor muyduk? Pekiyi demokrasi, yurttaşlar arasında gerginlik, kutuplaşma ve nefret kaldırır mı?

"Yaşanan gerilimlere kim sebep olursa olsun, bu ortamda gelişen kin ve nefret söyleminin farklı düşünce ve inanç sahipleri arasında duygusal bir kopuşa yol açtığı açıktır... Bu duygulardaki ayrışmaların, birlikte yaşama irademiz üzerinde olumsuz sonuçlar doğuracağını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu olumsuz sonuçlar siyaset, kültür, inanç, sanat, spor ve buna benzer etkinliklerde, farklı kesimlerin bir arada yaşamaları için gerekli olan "buluşma alanlarını" yok etmektedir."

İnsanın özü onurudur

Bu değerlendirme size yanlış geliyor mu?

"Kin ve nefret söyleminin, korkuyla buluştuğu böyle bir noktada, insanlarımızı iç dünyalarına hapsedilmiş inançlar ve düşüncelerle baş başa bırakıyoruz. Oysa çoğulcu ve katılımcı demokratik sistem, "farklılıkların sesli yaşaması değil midir?"

Şahıs, bunları dedikten sonra insanın tüm siyasi, hukuki ve dini sistemlerin merkezi değeri olduğuna vurgu yapıyor:

"Kâinatın özü insan, insanın özü ise eşdeğeri bulunmayan onurudur. Hukukun ve dinlerin koruma altına aldığı yegâne değer budur. Kamu gücüne sahip olanların topluma sunduğu hak ve özgürlükleri, lütuf ya da bağış düzleminde değerlendirmesi düşünülemez. Farklı olanların hak ve özgürlüklerine karşı kimse, ev sahibi edasıyla duruş da sergileyemez. Yetmiş altı milyonun her ferdi bu evin sahibi ve anayasa ile teminat altına alınmış hakların kullanıcısıdır."

Bu sözlerle devletin asli görevini ve bu görevi üstlenmiş olanların topluma/yurttaşlara olan sorumluluklarını hatırlatan şahıs, size bir bozguncu, menfaatçi veya pişmiş aşa su katan bir işgüzar gibi görünüyor mu?

Bu şahıs son günlerde çeşitli ithamların hedefi haline gelen Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç"tır. Şu sözler size bir tehdit mi yoksa güvence gibi mi geliyor? "Mahkememizin 52. kuruluş yıldönümünde size verebileceğimiz söz, bu hukuki ve insani değerlerin korunması konusunda mensuplarımızın kararlı iradelerinin devam edeceğidir."

------------------------------------

Bugün-1Mayıs
Print