|
Bizi neler bekliyor?
|
2012-03-03 21:56
|
Doğu Ergil
|
|
Yeni bir anayasa yapmak için uğraşıyoruz.
Ne sürede yaparız, içeriği nasıl olur, ruhu gene otoriter, devletçi özünü korur mu? Kestirmek zor. Bana sorarsanız yeni anayasa, yapabildiğimiz takdirde, bu toplumun devlete biat etmek ve kuvvetli önderin peşinden gitmek alışkanlıklarından oldukça etkilenecek. Diğer yandan, Başbakan R. Tayyip Erdoğan"ın arzuladığı başkanlık sisteminin gerçekleşebileceği ana kadar ertelenecek ve başkanlık sisteminin hukuksal çerçevesini çizecek. Tabii bu bireysel bir beklenti. Yanılma olasılığım yüksek.
Madem şu veya bu biçimde bir anayasa yapılacak en çok dikkat etmemiz gereken iki şey var. Bunlar aynı zamanda sürmekte olan toplumsal gerginliklerin ve idari sorunların da kaynağı. Onları halledebilirsek toplum da sistem de bir hayli rahatlayacak.
Bunlardan ilki azınlıklar meselesi. Azınlık, sayıya, dine, dile, kültüre, cinsiyete, siyasete, soya ve egemenliğe (yönetici merkeze) olan mesafeye göre oluşan bir durumdur. Yani görelidir. Dolayısıyla her toplumda azınlıklar vardır. Soy (etnik), dinsel ve dilsel farklılıkların yarattığı kültürel azınlıklar en dayanıklı ve sorunlu olanlardır. Çünkü en iyi azınlıklar hukuku bile, azınlığı çoğunlukla eşitlemez. Eşitlese bile günlük hayatta var olan değer hiyerarşileri nedeniyle kimi kümeler daha önemli ve etkindir kimi daha az böyledir. Kimi ise kendini "dışarıda bırakılmış" hisseder. Oysa millet (ulus), toplumu oluşturan kültürel ve siyasal kümelerin örtüşmesinden oluşan birliktir.
İnsan kümeleri çeşitli nedenlerle azınlık olabilirler ama azınlık muamelesi görmemeleri ve farklı olsalar da azınlık hissetmemeleri için tabi oldukları yasaların yapımına ve toplumun idaresine katılmaları gerekir. Azınlıklarımız konusunda resmi otoritenin eğitim, hukuk ve günlük uygulamalar yoluyla yaydığı kuşku, kaygı ve nefret öylesine koyu bir tepki doğurdu ki geçmişte bakan düzeyinde insanlar bile onların ne kadar kötü olduğunu göğüslerini gere gere söylediler.
Ogün Samast, bir barış güvercini olan Hrant Dink"i öldürdükten sonra "Bi Ermeni"yi öldürdüm" diye sevinçle haykırdı ve memleketinde bayrak altında gurur fotoğrafı çektirdi güvenlik elemanlarıyla. Geçenlerde askerdeki bir Ermeni genci (Sevag Balıkçı) öldürüldü, ulusal bayrağa sarılı olarak defnedildi. Sosyal medyada biri, "ölene sevinilmez ama galiba sevineceğim" kıvamında bir şey yazdı.
Bir yurttaşı öldürülünce sevinebilen başka yurttaşlardan ulus olur mu? Nasıl zoraki ve korkuya-nefrete dayalı bir birlikteliktir ki bu bize ulus olarak belletilmiştir? Olmadığı için mi ki silah zoruyla ve zor kullanılarak bir arada tutulmaya çalışılmıştır? Zaten otoriterliğin kökeninde zoraki birliktelikleri yaşatmak olgusu yatmıyor mu?
Ancak bir ülkenin azınlıklarının azınlık gibi hissetmemeleri (yani onlara ayırımcılık yapılmaması) durumunda birlik ve dirlik sağlanabilir. Yeni anayasanın birinci ilkesi bu olmalı. Yani bu ülke halkına azınlıklardan oluşan bir çoğunluk olduğu duygusu aşılamalı. Çoğulculuk bu demek. İkinci ilkesi katılma olmalı. İnsanların kendi hayatlarını ve ortak yaşamı hangi esaslara göre yöneteceklerine ilişkin ilkelerin oluşmasına katılması demokrasinin özüdür. Başkasının kararlarına göre yönetilmek, düzenin yurttaşlardan yabancılaşmasına, yurttaşların düzenden yabancılaşmasına neden olur. Bugünün en büyük sıkıntılarından biri budur.
Bu nedenle yerinden yönetim kaçınılmaz bir gerekirliliktir. 1921 anayasamızda vardır. İmzaladığımız AB Yerel Yönetimler Özerlik Şartı"nda vardır. Yani hem geçmişimizde hem geleceğimizde olan bu ilkeyi geciktirmek, ülkede süren gerginlikleri artırmaktan başka bir işe yaramaz.
Biz merkezi yönetim sistemimizi Fransa"dan aldık. Ama Fransa, bu sistemi 30 yıl önce terk etti ve yerinden yönetim ilkesini ve düzenini benimsedi. Bugün Fransız anayasasında "Fransa ademimerkeziyetçi bir devlettir" yazıyor. Bu sistemin illaki federatif olması gerekmiyor. Egemenlik devri olmadan idari yetkilerin devri yeterince rahatlık sağlar. Bu yapılmadığı zaman hak ve özgürlük arayışının egemenlik devri talebine gittiğini görmek o kadar zor mu?
Yapacaksak yeni anayasayı bu esaslar üzerine oturtmalıyız. Yoksa yapmaya hiç gerek yok. Süren kavga zaten bizi bir yere götürecek
------------------------------------------------
3 Mart
|
|
|
|